Helena
Yatakta onunla birlikte uyanmak.
İşte bahsettiğim şey buydu.
Enfes kokusu, sımsıcak teni, istikrarlı bir halde atan kalbo avuçlarımın altında aşkımızı fısıldıyordu.
Henry'm. Neden sana bu kadar bağlı, çaresiz ve muhtaç olmak zorundaydım.
Kollarından birini, belimi sarmalayanı uykusundan tatlı tatlı gerinerek uyandığında usulca çekti.
Tanrım. Kasları, karın kasları bu kadar seksi olmamalı, uzun bacakları, çırılcıplak bedeniyle, kolları beni kaybetmemek adına sarmalanmıştı.
Bu adam her kadını saddce bakışıyla yatağa atabilecekken. Ben sadece ona karşı huysuzlanarak, edepsizce küfürler savurarak ve reddederek sahip olmuştum.
Şanslı sürtük seni.
Gözleri gözlerimi bulduğunda, açlıkla parıldıyordu.
Dün akşam üzeri olanların ardından, yataktan kalkmadan birbirimize asılı kalmıştık.
Dudaklarıma attığı şehvetli bakışlar, kanımı kaynatırken, yavaşča beni altına alacak şekilde bacaklarımın arasına yerleşmişti bile.
Memnuniyetle inlerken ellerimi sırtında, omuzlarında ve sırasıyla gösünden,köprücük kemiklerinme,adem elmasına ve çenesine doğru keşfe çıktım.
Boğazından kurtulan inilti ile, dudaklarını ıslatarak gözlerime sana sahibim dercesine dominant duygularla bakıyordu.
Elimi çenesindeki sakallarda gezdirirken, bacak aramda cinsel organıma baskı yapan ereksiyonunu hissettiğim an itibariyle, kedi gibi gerinerek ona yaslandım.
Ah, evet..evet bu müthiş his..
" Hazırsın..benim benliğim ve akıl sağlığımı tehlikeye atıyorsun.Helena.."
Ellerimi kolunun kaslı bisepsleri ve trisepslerinde gezdirirken, gözlerimi dudaklarından, adem elmasından ayıramıyordum.
Kaç gündür yataktaydık?
Art arda gelen olaylar kavgalar, sevişmeler.. ve aşk.
Ne çabuk ilerliyorduk.
Düşüncelerimi okumuşcasına, burnuma minik bir öpücük kondurarak,cırılcıplak bir şekilde odanın bir diger ucuna yöneldi.
Tanrım! Kaç ay, yıl ya da herneyse. Bu kadar formda kalmak icin calışmıştı.
Kaslı sırtının engebeli dokuları, biçimli kalçalarındaki sertlik ve çukurlukları. Mermerden özenle yontularak, Michelangelo'nun Davudu, Homeros'un Achilles ve Truva'nın Hectoruna rakip olabilecek kadar mükemmeldi.
Küçük beynimdeki takdir dolu bakışları, cep telefonundan birileri ile görüşürken yakaladığında. Yerin yedi kat dibinde olmayı diledim.
Cezbedici bir sırıtışla, tüm cıplaklığını banyoya yönelerek gözlerimi ziyafetimden mahrum etti.
Kırmızılıklar, yanaklarım ve şakaklarımi yakarcasına yayılırken, yataktan doğrulduğum gibi, dün yırtılan iç çamaşırlarıma yöneldim.
Onaylamayan ses tonuyla bana tavsiye verdiğinde, lacivert baksırı, beyaz kırışık t-shirt'ü ile odanın sürgülü camını sonuna dek açtı.
"Yeni kıyafetler istedim. İstersen giyebilirsin tabi...yırtıkları sorun etmeyeceksen."
Dudaklarımı ısıran, dişleyen bir Henry!
A-ha ! Sucluydu. Elbette suçluydu! Bana saldıran O'ydu tabiki de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli Sınırlar (Askıya Alındı)
Lãng mạnSevgi. Değerli oldugunu hissetmektir ,her varlığın hakettiğidir. Bağımlılıktı, o uyuşturucuydu. Gözlerim yanıyordu, akan gözyaşları,görüş alanımın içine ediyor. Aynadaki görüntüm.. Büsbütün yabacı. Bedenimden tiksinircesine aynadaki aksimi izledim...