Bir liseli, ah Tanrım daha küçük o! Yapma David. Kes artık şunu. Bakire, ateşli, masum, melek gibi bu tip çekici...yatakta bağlanmaya katlanamayacak, ufak tefek...Siktir! Kes şunu, lanet olsun,neyin var senin .Alt tarafı genç, çekingen, kırılgan
Neler oluyordu bana böyle. Aklımdan çıkmıyor Ellerimi saçlarimın arasından geçirdim, kravatımı sert hareketlerle çekiştirip gevşettim. Darmadağındım, ellerimle arabanın camına vurdum, hiçbirşey istemiyordum.
Sadece o..sadece sahip olmak. Öyle ya da böyle. Kendi rızasıyla ya da, duygularımı dizginleyemiyordum. teninin acıyla sızladığını, çığlıklarını duymalıydım.
*****
Aynaya baktim, ya..lanet olsun sana bay seks kokan pislik. Şu makyajımın haline bak, kabile üyesi gibi boyanmış bir makyajı andırıyordu. Ellerim titriyordu,yüzüme aceleci bir tavırla su çarptım. Ah, hayır tabiki de bu benim uyandiramaz ve kasiklarımdaki ıslaklıgı götüremezdi, Küpelerimi, bilekliğimi ve son olarak çantamı banyonun tezgâhına bıraktım, topuklu ayakkabılarimı çıkarırken gözlerime asit gibi yakıci gözyaşlarım dolmuştu. Yine aynı haltı ediyordu, kalbim. Onun bedeninin düşüncesiyle soluksuz kaldım, boş boş aynadaki görüntüme bakıp, yatak odama yöneldim.
*****
Merdivenlerdeki ayak seslerini duyunca içime korku doldu, kapıya doğru parmak uçlarımda yürüdüm, kapının gözünden bakarken şok geçirdim, elim ayagım titredi..ah o ! O lanet pislik buradaydı. Ne istiyordu, şeytani planları mı vardı, kapının kilidini açtım, korkak , daha doğrusu ürkek gözlerle aralıktan bakıyordum, görüş alanımda yoktu ? Bu da ne demekti, nefes alışverişlerini duyuyordum, Göğüs kafesim bir sanciyla burkuldu, kapıyı kapatmaya çalıştım, ittiriyordum, lanet olsun ! Kapanmıyor, hayır gözlerimden yaşlar akmaya başladı..
Başım dönüyordu, bir gümbürtü kopmadan önce , kapı ile pervazı arasındaki o siyah oxford ayakkabısını gördüm, kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Telefonum içerideydi, yetişemezdim içeri girecekti. Bir gumbürtü koptu.Dairemin kapısı ardina dek kuvvetle açıldı, duvara çaptı askılığım, anahtarlık, aynam o şiddetle kapının arkasına düştü. Tiz bir çıglık attım, kabus olmalı! Hayır!
Uzak dur benden. Kararlı mavi gözleri seytani bir pıriltı icime işledi, tıpkı araba maceramızdaki gibi, bana doğru atılırken, aç bir kurt gibiydi, ağlayarak avazim çıktığı kadar cığlık atıyordum, umrunda değildi..Hayvan! Mağara adamı, kalbim duracakti,iğrenç hissetmeme neden olacagı şeyler yapacaktı, hışımla arkamı dönüp koşmaya yeltendim eli dirseğimi yakaladi. Siktir! " Bırak beni! Lütfen canımı yakma!" derken içim parcalanıyordu.
Düsüncesi bile delirtiyordu, olamaz. Bir duvar gibiydi , hafif bedenimi canımı yakarak kendine çekti,hırpalanıyordum, ben debelenirken sarstı beni aniden, gözlerimi gözlerine diktim, taş bir heykel gibiydi, ağzından bir kelime çıkmamıstı, beni omzuna attı. Oturma odasına,hole..anılarıma, aciyla özlemle bakıyordum. Buraya kadardı.
" Lütfen!" derken yatak odama getirildim, beni yatağa savurdu. emeklemeye başladim, kaçmalıydım. Bu cehennemden... Kravatını cıkarip fırlattı, zaten gevşemişti, yanlış hatırlamıyorsam, öne atılıp bacaklarım hoyratça ayırdı Üstüme ağırlıgınverdi. İşte o an biliyordum. Bitmiştim. Tükenmiştim.
Sert ifadesi değişmedi, alkol kokuyordu, pahalı bir içki. Gömleğinin dügmelerini yırtarak açti, onun bir yandan göğsüne yimruklarımı, indirirken kedi yavrusu gibi ağlıyordum. Bitmiştim ben, bacaklarımı kıpırdatıyordum amansızca, ama hiir işe yaramadı.
Gömlek parmaparça olup zemine serilince! Lanet olsun. Sesim kesildi bir anda. Göğsü, karnı, omuzları...Yunan Tanrısı? Karın kaslari sert ve çelik. gibiydi, gögüs kaslarıda bir kalkan gibi heybetliydi, omuzları.. takım elbisenin altında da belli olmasina rağmen. Ah..Tanrım. Mükemmeldi. O anda ıslandım kolunun,pazulari, boynunun kalın güçlü, kaslari, kollarından boynuna doğru uzanan, belirgin ve kanının çağlamasiyla şişen damarları.
. Ve düsündüğün seylere bak. Canın cehenneme . İç sesim çıldırmıştı. Haklıydı. O anda mavi gözlerine bakıp bir tokat gecirdim, elim yandi, acıyordu, Kafası milim kıpırdamamıştı, kırbac gibi inen tokatla. Caresizlikle hıçkırarak ağlıyordum. Bıçimli dudakları, keskin yakıcı arzu ile aralandı, vurduğum tokat !? Ah.. Siktir . Kalbim paramparça oldu, o an o düşünceyle. Onu tahrik ediyordum..şiddetten haz alıyordu.
Ben sadece işini kolaylaştıriyordum. Hoyratça becermesi için. Midem bulandı. Kusacaktım.Ama midemdekileri degil, kendime acıdım ve bir duygu dalgasi kıyıya vurdu. Anlamıştım. Ondan kaçış yoktu. O her yerdeydi, kasiklarımda, beynimde, dudaklarımda...kalbime girmesine razı olamazdım. Tüm özsaygım, kişiliğim, çöpün ta dibindeydi.
Ben ne yapacağımı bilemiyordum.Gözyaşlarım yanaklarımı, şakaklarımı yakarcasına bu işkenceden firar ediyordu.
O ve ben. Yapayalnız, onun hakimiyeti altında ve kaba kuvvet ile kuşatılmıs olan hayatım sonecekti, ondan kurtulamayacaktim. Ouyusturucuydu, ölmekti, bağımlı ve muhtaç yaşamaktı, nefesimi kesen fırtinaydı..felaket ve bit,ek bilmeyen bir yıkımdı.
Onu hem istiyor, hemde nefret ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli Sınırlar (Askıya Alındı)
RomanceSevgi. Değerli oldugunu hissetmektir ,her varlığın hakettiğidir. Bağımlılıktı, o uyuşturucuydu. Gözlerim yanıyordu, akan gözyaşları,görüş alanımın içine ediyor. Aynadaki görüntüm.. Büsbütün yabacı. Bedenimden tiksinircesine aynadaki aksimi izledim...