Kavga.

5.7K 78 9
                                    

Henry

Evin kapısı kilitliydi!
"Helena!"
Evin duvarlarını yıkabilecek kadar yüksek sesle bağırdım.
Ellerim korkunun verdiği şokla titriyordu.
Çekip gitti mi ? Öylece ?
Amına koyayım.
Kapıyı yumruklarken bir yandan tükürükler saçarsk avazım çıktığı kadar bağırdım.
Helenanın ayak seslerini hızlı seri adımları sayesinde duyabiliyordum. Tanrı aşkına!

" Bu! Kapı! Açılacak!"
Tekme savurduğumda, kapının menteşeleri tangırdadı.
Öfkeden gözüm dönmüştü. Kendime siktiri boktan davranışlarıma öfkelenmem gerekirken. Kahrolasıca orospu tam da yoluna giren sağlıklı ilişkimim ortasına basıp geçti.
Tek çözüm yataktı. Onu kollarımın arasındayken ehlileştirebilirdm. Onu savunmasız bırakacak tek şey onu daha adımını atamadan yatağa yatırmak olacaktı. Yoksa.

Onu bırakamam. O beni bırakamaz. Buna cesaret edemez.
Kapıya vurmayı kestim ve içeriden gelen.. O ince acı dolu sesi dinledim.
Kusuyordu! Ağlarken kasıldığını tahmin edebiliyorum. Onun yanında olmam gerekirken şuan haklı nedenlerden dolayı kapının önündeydim.

Ama bok yemekten vazgeçemiyordum! Bu benim lanet olsun Helen!
" Allah belanı versin..senin gibi bir ite nasıl güvendim! Defol!"

Parçalanan sesi çığlık çığlığa çıkıyordu.
" Seni uyarıyorum! Kapıyı açacaksın! Ya da ben şu siktiğimin kapısı ile birlikte eve gireceğim. Aç!"

İçeridem gelen lametler, belalar her dakika başıma çorap gibi örülüyordu. Kalbime sancılar giriyordu. Elimi karnıma götürerek ağrılarımı yok etmek istedim.
İçeriden gelen tangırtıları dinlerken, sık sık kapıya tekmeler geçiriyor, küfürler ediyordum.

" Seni parçalayabilirim! Benim asabımı bozma! Aç kapıyı lan!"
Metal şıngırtısı duyduğumda kapıya on on beş adım gerileyerek car gücümle çarptım.

Müthiş bir ağrı vücudumu esir alırken evin holüne sendeledim.
Allah kahretsin Helen!
" Senden tiksiniyorum! Bebeği unut! Bana asla ve asla dokunmayacaksın!"
Gözleri kan çanağı gibi şişmiş, ellerini tuttuğu uzun saplı ayakkabı çekeceğine sıkıca sarıyordu.

Bana vurabilir miydi? Bana zarar verebilir miydi ?
Dudakları kızarmış, yanakları al al olmuş.. Sevdiğim kadın. Şuan beni kendimden uzak tutmak için direniyordu.
Ne tiksinç! İtin tekisin! Ama suçlusun! Senden o kadar nefret ediyor ki , o narin elleriyle metal alete can havliyle sarılmıştı.
" Sabrımı zorlama. 'Helen!' "

Helena

Bedenim tir tir titriyordu. Gözlerim yanıyor, ateşler içerisinde yanıyordum.
Kalbim göğüs kafesimi delercesine atıyordu.
Helen derken evin duvarları çınlıyor, korkudan göz bebeklerim irileşiyordu.
Ondan tiksiniyorum, bu halinden. Bu itoğlu it tavrından nefret ediyorum!. Tanrım ne olur, bana dokunmasın. Gitmek istiyorum, teslim olmak istemiyorum.

" Seni aldatmadım! O lanet kadınla yatmadım Helen. İnan bana, güven bir kez sadece. Ona dokunmadım, ona gittim ama vazgeçtim. Dokunmadım Helen. Seni seviyorum. Aşığım. Bebeğim ve seni öylece nasıl ortada bırakabilirim!"
Aldatılmıştım. Beni karnımdaki ile birlikte aldattı! O aşkımı aldattı.O bebeğimi de aldattı. Yalan işte.
" Canın cehenneme! Sapık herifin tekisin Henry."

" Ya bana güveneceksin ya da o kahrolasıca ne saçmaladığını bilmez çeneni kapatacaksın!"
Korkudan elimdeki ayakkabı çekeceğini düşürdüm, bana bir adım attığında.
Sinir krizi geçirir gibi gülmeye başladı.

" Helen.. Bana muhtaçsın, hiçbir yere gidemeyeceğini biliyoruz? Değil mi güzelim. Bebek benim, sende benimsin. Evde benim! Benimsin kadın.havadaki oksijeninim ben. Sana dediklerimi hatırla. 'Benim için yaşayacaksın.' "

Dişlerim aşkımın , kalan aşk kırıntılarımın kırgınlığı ile kenetlendi.
Geri geri adımlar atarak arayı açmak istiyor, odaya kendimi kilitlemeyi istiyordum. Ona aklımda ne varsa kustum. Dayanamıyordum. Gözyaşlarım oluk oluk akıyordu.

Gözleri öfke ve dehşet ile açılmıştı, benim onu bırakacağım düşüncesi ile beni ikna edene dek becerecekti.
" Lindsay ile düzüşüp, sonra da evine gelip bana erkeklik mi taslıyorsun ? Ne yapacaksın ? Tecavüz mü edeceksin bana ? Henry! Beni değil iki kişiyi aldattın sen. Hayvan herifin tekisin , ama o boktan kalbinle beni sevemezsin! Git o kadına, ne istiyorsan sana versin. Benim adımı onun kulağına sayıkla. Ona Helena de."

Merdivenlerden koşarak yukarı tırmanmak için , manevra yapıp atıldım. Basamakları koşarak çıkarken, onun hırıltılı soluğunu duyabiliyordum.
Küfürler ederek iki katım olan cüssesi ile peşimden geliyordu.

Ne olur bana yetişemesin. Ona teslim olamam. Onu severken, bunları yaşadım. O beni aldatırken onu saatlerce odada bekledim. Dönecek beni kollarının arasına alacak, aşkla öpecek, minnetle sahip olacaktı. Bebeğimizi hayal edecek onunla sabaha dek tek bir beden gibi yatacaktık.

Kanım damarlarımda hızla akıyor, kalbim kuş kanatları gibi çarpıyordu. Eli saçımı kavradığında beni belime sardığı kolu ile kendine yapıştırdı.
Aazım çıktığı kadar ağlıyor, ondan tiksindiğimi söylüyordum.
Berbat bir yalancıydım..onu ölecek kadar severken, ona bunları demem onu hiç etkilemeyecektir.
"Seni seviyorum!"

" Aah! Canım yanıyor..Henry! Hayır..hayır hiç sevmedin beni ! Benimle yattın sadece..bedenimi sevdin."

"Şerefine soktuğumun Lindsay'i değil seni istiyorum!"
Elini saçlarımın arasında sıkılaştırdı ve beni yatak odasına sürüklemeye başladı. Pantolonu kırış kırış ve ayakkabıları yeniydi.
Allahım..o kadında giyinmişti! Onun evinde kıyafetleri vardı.
Gözyaşlarım çıplak gerdanıma , halılara düşerken yatak odasına bedenim savruldu ve sendeleyerek , yatağın ucuna tutundum.

Henry kapıyı kilitleyerek bana karanlık bir bakış attı. Etrafıma değil ona hipnoz olmuş gibi bakıyordum. Elinin parmaklarını kütürdeterek yanıma yavaş adımlarla yaklaştı ve bir karış mesafede durdu.
Ağlamamın durması yerine histerikleşmesi onu daha da öfkelendiriyordu.
Beni sevse de aldatabilen bir piç.

" Tekrar et. Sana tecavüz mü edeceğim. Bunu nasıl söyledin Helen? Ben neyim. Senin çocuğunun babası olacakken, beni hangi siktiri boktan tecavüzle itham ediyorsun sen ?"

Gözlerim faltaşı gibi açıldığında ellerini belime sardı ve beni kendine çekti. Sertleşmişti. Nefesi keskin ve homurtularla doludyu. bedenim tahrik oluyorken ona direnmek araftaki kıldan ince köprüden geçmekti adeta. Ellerimi göğsüne yaslayarak onu yakın temastan men etmeyi denedim.

" Helena.."
Fısıldayan, kalın ve arzu dolu sesi bedenimi onun kollarındayken sarstı.
Pis pis sırıtan Henry, dudaklarını dudaklarıma yakınlaştırmaya çalışırken, ağzımdan çıkanlar onu deliye çevirdi.

Ah. Kavga da bile söylenmezdi.
" Luka kadar erkekliğin, şerefin olsaydı, sana kendimi sunardım . Ama ancak tecavüz edebilirsin. Sen ikiyüzlü piçin tekisin çünkü."

Eli hızla havalandığında, kollarının arasında büzülüp, dehşetle titremeye başladım. Darbenin gelmesini an be an bekliyordum. Hıçkırıklarım birbirine giriyordu.
Sesi hiç tanımlayamadğım bir vahşilikle doluydu.
" Lukanın yatağına girmeyi, bana nasıl tercih edersin!"

Eli titreyerek havada asılı duran Henry, tiksinti ile yüzünü kasmıştı. Gözleri dolu doluydu.

" Vuracak mıydın? O tokat inse de inmese de fark etmez ki..S-Sen beni öldürdün çünkü. Sen karnımdaki be-bebeği haketmiyorsun. Aşkı öldürdün. Beni adi bir kadınla aldattın. İkimize de ihanet ettin!
Luka eminim beni bağlayarak becermeye kalkmaz ve vücudumu hayvan gibi ısırmazdı! Küfür etmezdi, konu Luka değil! Senin iğrençliğin! Senin suçun lanet olsun sana. Canım yanıyor, ölsem daha iyiydi. Seni ölesiye sevdim, sevsemde seni terk ediyorum. Bebeği unut. Beni de unut.Beni kaybettin Henry David Roxroach"

Eli havada asılıyken, gevşeyen kollarının arasından süzüldüm. Yalpalayarak üzerime yataktan aldığım, hazırladığım ceketi ve kişisel çantamı aldım.
İçinde bir ağrı kesici, ruj ve ayna olan çantamla ve de karnımda yeni yeni hayat bulmaya başlayan bebeğimle odayı terk etmek için harekete geçtim.

Robot gibi orada duruyor, göğüs kafesi acıyla , hırıltılarla inip kalkıyordu.
Gözyaşlarımı tutamıyordum. Uluyarak ağlıyor, hıçkırırken kalbimin paramparça olup her yanıma dağılan aşkı damarlarımı kesercesine dolaşıyordu.
Arkamdam hızlı adımlarla yaklaştığını duyarken, dış kapıya hızlı hızlı yürümeye başladım.

Hayır. Hayır şimdi olmaz. Beni öpmesin, bana dokunmasın. Onu sevmediğimi inandıracakken bilincime, mutlu anıları getirmesin gözlerimin önüne. O iki kişilikli Helen.
O hasta Helen. O çift kişilikli. İyi ve kötü, cani ve mazlum, merhametli ve sadist. Sapık ve aşık. Onun tedaviye ihtiyacı var ! İlacı sen değilsin. Dayan ne olur. Tanrım iki adım daha..
Tam arkamdayken öylece durdu.Dokunmasın lütfen, lütfen.
"Dokunma bana. Sakın ! Seni görmek bir işkence zaten."
Sesim çatallıydı. Onu özlüyordum. Çok.

Kapıyı açmak için kolunu olan gücümle çektim.
" Bana güvenmiyorsan! Tanrı aşkına Helen! Sana herşeyi anlattım.."

Katlanamıyordum. Ona her baktığımda ölmektense , korkak gibi tıpkı bir korkak gibi kaçabilirdim. Cesaretimi kaybetmiş, onu Lindsay'e ellerimle teslim ediyordum.
Gözyaşlarım akmaya başladı. Zor olacaktı.
Kapıyı açıldığı gibi yerine oturtan Henry, bir diğer eli ile dirseğii kavradı ve kendine gel çağrısı için sarstı.

" Hiçbir yere gidemezsin."
Bırak gideyim. Lütfen.
Gürleyen sesi tenimde ürpertiler bırakırken, yoğun havayı titretiyordu. Tam arkamda köpüren bir volkan vardı.
" Uzak dur benden!"
Titreyen sesime güvenemiyordum. dudaklarımı birbirine bastırmış, hıçkıra hıçkıra ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Sadece seni görmeye tahammül edemiyorum. Aşk beni öldürecekti. Gitmem gerek. Hemen.
Kendi suçuydu.. Bu kadar zorlaştıran kendisiydi. Beni aldatanda kendisiydi.

" Sana sahibim, karnındakine sahibim. Hangi cehenneme gittiğini sanıyorsun Helen?"
Beni yüzüne bakabilmem için sırtımı kapıya dayanık hale getirdi. Sert hareketleri canımı yakarken gözyaşlarım akmaya devam ediyordu.

" Benim için ölüsün sen Bay Roxroach. "
Sesimdeki soğukluğa şaşırmıştım. O da tüm kalkanlarını indirmiş, ağlamayı reddeden ışıltılı gözleri ile bana dimdik bakıyordu.
Elini omzumu silkeleyerek , bedenimden ayırdım, onu ittirerek o mis gibi kokan bedeninden, sıcaklığından ayrıldım.
Herşey ağır çekimdeydi. Mavi gözlerinden birkaç damla art arda o güzel ama tiksinircesine baktığım yüzünden aktı.
Bir adamı ağlatan bir kadın, onun kalbine kara büyü yapmıştır.
Bir kadın bir erkeğin kalbine girebilmişse, tek bir veda ile onu toprağa, diri dirş gömer.
Ellerim sarsak hareketlerle kapının kolunu buldu ve bir adım geriye çekilerek bana çaresizce izin verdi.
Gözlerimden, hiç kurumaya yüz tutmayan , acının diğer adı olan aşkın tozlu raflara kaldırılması ile serbest kaldı. Sanki hiç bitmeyecek gibi akıyordu.
Yaş farkı hiç sorun olmamıştı. Ona tapıyordum. Bu yaşımda hamileydim. Üniversite yerine onun yatağını ısıtmış, geceleri ona kendimi isteyerek teslim etmiştim.
Neden ? Aşktı bu. Ne diyebilirim ki. Ailemin olmayışı ile ona tek hayat dalımmış gibi sarılmıştım. Onun kokusu..teni. Ölmek aklımın ucundan geçmemişti. Ölüsüzdüm onunla. O beni korurdu. O benim ilk erkeğim oldu, herşeyin ilkiydi. Ailemdi. Olmayan babamdı. Kalbimin tek sahibiydi. Ona aşığım..gözlerim doluyor. Acı çok fazla.. Göğüs kafesim yanıyor.. O mutlu anların cenazesi bir bir ruhumdan kopuyor, toprağa veriliyordu. Bedenim ateş ile yanarken, parmaklarının dokunuşu ile tenim küllere döndü. Şimdi havaya savruluyor, nehirlere karışıyordu.
Bahçe yolunda ilerlerken ardımdan kapanan kapıya çarpıp, sürünerek diz çöken bana ait o bedeninin sesini duydum. Dudaklarım ıstırapla çarpılmış. Kor parçası yutmuşcasına ağlıyorduk. Onun hıçkırıklarını duyduğumda, yüreğim bedenime sığmayacak gibî atıyordu. İnleyerek ağlıyordu. Dayanamıyorum. Canımı al.. Diyemiyorum . Onun parçasını kaybedersem.. Onu içimde anıları silikleşirken nasıl canlı tutabilirdim.
İlk dokunuş, ilk öpüşme, tenlerin tanışması, aşka düşmesi ve kopsada hep var olan bağların kanıtıydı bu bebek.
Haykırarak sokakta ağlıyor, tenha yola saptığımda küçük bedenim şiddeti ile..kaybettiğim aşkın şiddeti ile sarsılıyordu.
Bitmişti. Onu terk etmiştim. Beni başkasına tercih etmişti. Karnımdaki ile acı içinde yapayalnız bırakmıştı.
Ölü bir candım. İçimdeki bir can parçası ile hayata tutunan.


Diğer çalışmalarım, Ateş, Blackheart ve Obsession Of the Psycho .
Ateş'in yeni bölümünü okudunuz mu ?

http://wattpad.com/25278239?utm_content=share_published&utm_source=ios&utm_medium=link

Tehlikeli Sınırlar (Askıya Alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin