Helena
Bulutlu, mavi gözler . Sarı ve oldukça kısa kesilmiş saçlar. İnce ve mükemmel derece derin düzgün bir vücut. Kaslarını örtmeye hiçte yardımcı olamayan o kar beyazı gömleği, gümüş rengi pantolonu.
Düşüncelerimi durduramıyordum. Gittikçe karmaşıklaşan kalbimin ritmi beni fazlasıyla aptallastırıyordu.Misafirsin, ondan nasıl hoşlanabilirsin! Deli kadın! Aklını mı kaçırdın!
"Bayan Steinberg..ya da Helena. Hoşgeldin ?"
Dudakları ince ve gülümseyen köşeleri onu Henry gibi sert bir ifadeye bürünmesine engel oluyordu.
Yüce İsa! Henry ile karşılaştırmaya kalkışma sakın.
"Ben ah..Evet Helena. Bay .."
Kaşları hafif çatılsada gözlerinde mükemmel bir ışıltî, beyaz teninde centilmenlik ve davetkârlık bana cazip geliyordu.
Helena..çekinme ondan.
" Soyadımı unutmana şaşırmadım. Antonievich'ti sanırım."
Kıkırdayarak ona doğru birkaç adım yaklaştım ve tüm cesaretimi toplayıp elini avuçlarıma alarak ona minnetimi gözlerine bakarken aktardım.
O kadar sempatik ve zararsızdı ki. O bakışları beni evimdeymiş gibi hissettirirken bir yandan da beni ona çekiyordu.
Kafam allak bullaktı. Ellerimdeki elini yavaşça beni kendine çekerek sıktı.
Bana eğilerek yanağıma temiz ama hoşlantı dolu bir merhaba tadında öpücük kondurdu.
Kalbim daha da hızlı çarparken içimden bildiğim tüm duaları değilde tüm küfürleri ediyordum.
Lindsay'in mektubunda dedigi gibi "Seni Sürtük!"
Beni gülümseyerek kendi oturma odasına yöneltirken, hizmetçi kızın gözlerinde hüzün ve kıskançlık beni süzerken belli oluyordu.
Aklım resmen çalkalanmış, milkshake gibi köpürüyordu. Tanrı yardımcım olsun.
Ne halt etmeye buraya geldiğimi unutmadım. Ama Henry'yi beklenmedik birşekilde tırmalayacağım.
Oturma odasında karşıma oturarak, yemeği hangi şarap ile içmek istediğimi sordu.
"Helena , yorgun olmalısın..ben ise senin başını ağrıtıyorum."
"Luka..ben o kadar çok . Bilirsin, az çok tahmin ediyorsundur. Berbat bir durumdaydım ve Bay Vernon, özelliklede sen olmasaydın. Şuan burada olamazdım. Çok teşekkür ederim. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Çok dost canlısı ve nazik birisin."
Bu kadar iltifat yereliydi. Ergenler gibi kızarıp bozarırken, onunla flört edecek değildim.
"Helena..sen nazik davranılmayı hak ediyorsun. Her kadın hak eder. Henry tam bir erkektir. Ama adam değildir. Bunları sonra konuşalım.
Şuan buradasın, çok güzel bir bayan ile başbaşa yemek yemek istiyorum..Değeri bilinmeyen ama olağanüstü güzellikte bir bayanla.."
Sesi kulaklarıma ninni gibi geliyor. Bu kadar kolay geçebilir mi aşk acısı?
Ben aşık mıyım, seviyor muyum. Ya da ilk olanı aşk olarak kabullenmiş miydim.
Henry benim için vazgeçilemezdi. Luka.
Tanrı biliyor. Kalp iki kişiyi sevemez. Sever mi ?
Neden ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli Sınırlar (Askıya Alındı)
Storie d'amoreSevgi. Değerli oldugunu hissetmektir ,her varlığın hakettiğidir. Bağımlılıktı, o uyuşturucuydu. Gözlerim yanıyordu, akan gözyaşları,görüş alanımın içine ediyor. Aynadaki görüntüm.. Büsbütün yabacı. Bedenimden tiksinircesine aynadaki aksimi izledim...