Helena
Herşey bir anda yoluna girmiş ve huzura kavuşmuştum. Henry'nin bana hissettirdiği o aitlik duygusu halâ daha tenimde ürpertircesine geziniyordu.
Yataktan doğrulduğumda elime bir not kağıdı sert dokusu ve varlığı ile battı.
Yatak bomboş ve soğuktu. Aşık olduğum adamın kokusu ciğerlerime dolarken kağıdı açtım ve gülümsemem tüm yüzüme yayıldı.
Onu şuan bile istiyordum.
"Helena, seninle kendi yatağımda uyumak bir mucizeydı. Sabah kollarımın arasında kedi gibi uyuduğunu görmek..bir rüyanın gerçeğe dönüşmesiydi.
Günaydın meleğim, öğlen yemeği servis edildiği anda yanındayım."
Luka ararsa , telefona cevap vermeyeceksin. Cesaretin varsa, dene beni.
(Pic ve mağara adamı) Henry.
Ona söylediklerimin yazıya dökülmüş hali onun bana kızgın olabileceğini ya da onaylamıyor oluşunu mu ima ediyordu? Onu gevşetememiş miydim? Aslında hayli gergindi..arabadaki ve yataktaki soluk soluğa kalan Henry. Siktir.
Sanırım öğle yemeğinde hesap soracak ve aklımı uçurana dek benimle sevişecekti. Kıkırdayarak saçlarımı sağ tarafa savurdum ve ayaklarımı yatağından-yatağımızdan sarkıttım.
Şapşal bir gülümseme ve yarı çıplak halimle yataktan kalktım.
Yaşadığı ev göller bölgesini alçakta olsa, oldukça yukarıdan görebilecek kadar yüksekteydi.
Tenha ve ıssız bir alandaki tek evdi. Oldukça özel ve bakımlı bir bahçe, ahşap ve camlar ile dekore edilmiş dış mekan elit bir görünüm çerçevesindeydi.
Yerlere kadar ulaşan, iç mekânı ışıl ışıl yapabilecek kadar geniş camlar evin her odasında yer alıyordu.
Tenha bir alan olması nedeniyle, iç mimar ve dış mimarlar Henry'yi- huysuz, diktatör erkeğimi- memnun ve ikna edebilmek için tüm hünerlerini sergilemişlerdi.
Yatak odasının üç duvarı camlarla kaplı ve karartma filmleri ile gizleniyordu.
Yatak alçak ve modern kesimi ile geometrik bir tarza sahipti. Tüm oda gri renge boyanmıştı.Boy aynası, gardolap ve kitaplık duvara gömülmüştü.
Odanın köşesinde, sürgülü bir buzlu-cam kapı gözüme çarptı.
Yavaşça ilerleyerek kapıyı açtım. Oval ve seramikten yapılmiş küvet banyonun tam ortasındaydı. Tanrı aşkına..romantik davranışı gözlerimi buğulandıran yaşlar ile doldurmuştu.
Beyaz gül yaprakları dolu küvet, mükemmel kokan duş malzemeleri ve bakım ürünleri sepet içinde paketlenmişti.
Suyu açıp, küvetin dolmasını beklerken, iç çamaşırımdan kurtuldum. Bir havlu alarak yatağın üzerine , gardolaptan aldığım yeni iç çamaşırlar ve şık elbiseyi katlamadan koydum.
Su ve gül yaprakları ile dolu küvetin içine yerleştim ve istemeyerekte olsa Henry'nin dokunduğu o kutsal ve değerli yerlere cennet gibi kokan duş jelini sürdüm.
Çok iyi hissettiriyordu. Onunla olmak, diken üzerinde oturmak gibi değildi artık. Benim ona olan aşkımı kabullenmiş ve beni sahiplenmişti. Geri dönm
eme sevinmiş ve bana olan aclığını, muhtaçlığını kendini bana akıtarak kanıtlamıştı.
Tek bir soru vardı. Doğum kontrol hapları,prezervatifleri kullanmayı istemiyorsa, sonuçlarına katlanmayı göze almış mıydı? Nasıl bunu isteyebilir? Ben istiyor muydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli Sınırlar (Askıya Alındı)
Storie d'amoreSevgi. Değerli oldugunu hissetmektir ,her varlığın hakettiğidir. Bağımlılıktı, o uyuşturucuydu. Gözlerim yanıyordu, akan gözyaşları,görüş alanımın içine ediyor. Aynadaki görüntüm.. Büsbütün yabacı. Bedenimden tiksinircesine aynadaki aksimi izledim...