Tehlikeli Sınırlar (Askıya Alındı)

Garip bir hafta. ( part 4 )

Henry

Asansörlere doğru yürūyordum. Nefesim halâ daha bir ergen oğlanın ki kadar düzensizdi. O sinir bozucu yaratığın nefis ıslaklığını, boynundaki damarlarında ürkek kanat çırpışları kadar hızla atan yüreğin t kendisini hissediyordum.Kalbim beynime engel teil ederken onun yüzündeki o acı benim sinirlerimi tamamen alt üst etmişti.

Lanet olsasıca kız. Bindiğim asansörün mat metal duvarına iki elimi birden geçirdim.

Ne halt ediyordum böyle! Arzudan aklımı kaçırtacak derecede viagra misali savunması bile işe yaramayan kız parçasından kaçıyordum.

Neden ?

Onun canını yakmam gerekiyordu. Vücudunda keşfe çıkmak yerine, yalvarışlarını duymam gerekiyordu. Aynada asi saçlarımı düzeltip lobiye yürüdüm yavaş adımlarla.

Lobide oturan bayan dolgun kıça ve kırmızı rujlu esmer sürtüğe kararlı ve kışktıcı bakışlarımı gönderdim.

Benliğime ve kontrolüme hiç bu kadar ters düşmemiştim. Bana doğru yaklaşan, esmer ince bedenli, çiçek kokan iki çift mükemmel kırmızılıktaki- hiç şüphe yok ki oralda tam bir fahişeydi- dudaklardaki gülümsemeye karşılık verdim.

Kadın bile olmayan, masumiyet abidesi bir kız için yanıp tutuşuyordum.

Erekte haldeydim halâ, ama esmeri değil, masumiyet abidesini tercih ederdim.

Narin teni, dudaklarının lezzeti.

Yanıma yaklaşırken git dercesine sert bir ifadeyle bakıp ona doğru elimi salladım.

Lanet fahişeyi istemiyorum ben.

Helena? Bana ne yapıyorsun sen böyle ?

******************************************

Helena

Banyoda saatlerimi harcamış olmalıyım, küvetin köpüklü suları vücudumdan süzülürken banyo zemnine parmak uçlarımda basarak bornoza ulaştım, saçımı kremleyip, kuruttuktan sonra bitkin br şekilde, yatağın kenarına kıvrıldım.

Reddedilmiştim. Henry beni yetersi bulmuştu öyle değil mi ? Ayrıca gidemiyordum da.İngiltere denen bu lanet yerde para olmadan bırak eve varmayı, sokakta oturamazdım. Üstelik o bana hala kızgınken. Ve buna ek olarak kırık kalbim, gururumvile bende ona öfkeliydim. Geri gelecek miydi? Nereye gitmişti? Döndüğünde bana nasıl davranacaktı bu yabancı ?

Göz kapaklarım ağırlaşırken, uyku beni kucakladı.