Helena
Banyo ile daha toparlanmış bir görüntüm vardı.
Kırmızlıklari, morartılara dönmüş, aşk ısırığıma içim erirken bakıyordum. Aynadaki dudakları zevkle aralanmış ben.
Ne kadar yabancıydı. Henry hayatımda yer ettiğinden beri bu haldeydim.
Yatağıma istiflenmiş kıyafetlerime kararsızlıkla bakıyorken, kapı tıklatıldı.
"Bir dakika!"
Bornozumu yere düşürüp, Blondie logolu tişörtü aceleyle üzerime geçirdim, altıma gardolabımdan rastgele aldığım siyah şortumu giydim, saçımdaki havluyu bornozun yanına atarken, saçlarımı çabucak topuz yaptım.
Hazırım.
Kapıyı açtığımda sadece 3 alışveriş çantası paspasa yerleştirilmişti.
Şaskınlıkla çantaları yerden aldım.
" Evet! Ahh... onu istiyorsun. Ah Tanrım-"
Uzun bir sessizlikten sonra " Veremem evet."
Uğultulu sesler anlaşılmazdı.
Karşı komşum Lindsay uzun süredir güneyde tatilde olduğu için, dairesinden gelen sesler dikkatimi çekmişti, hırsız ?
Saçmalık. Henry'nin binasında imkânsız birşey bu.
Kapıyı usulca çaldım.
Küfürler ve tangırtılar eşliğinde kapıyı araladı.
Turuncu omuzlarına dökülen saçları ve yeşil gözleri onu dayanılmaz kılıyordu. Beyaz teni porseleni andırıyordu.
" Ah. Helen! Ben de henüz gelmiştim"
Gözlerim merakla yüzündeki kırmızılıkları ve dudaklarındaki kan toplamış ısırıkları süzüyordu.
Bedenindekiler morarıklara dönüşmüştü, tıpkı benim dudağım gibi diyerek kendime bağladım olayı.
Bir bu eksikti Helena.
" Imm.. ben şey hırsız, yani birisi var sandım"
Ah şapşal ben. Yanlış zamanlama. darma dağın saçları mükemmel bir seksin ortasında çekiştiriliyordu sanırım.
Kızarıklık, yanaklarımda yayılarak beni ele verirken, ona birşey için ihtiyacı oldugunda çekinmemesini söyledim, ısrarla yarın için uygun olacağını tekrar ediyordu.
Derin bir iç çekerek rahatsızlığımdan sıyrılmayı denedim.
Ciğerlerimi dolduran o tanıdık koku. Erkeksi koku dikkatimi çekti.
Tabiki de içeride sabırsızlıkla bekleyen bir erkek vardı!
Uygunsuz yakalanmştı.
Kahve teklifine başımla onaylayarak cevap verdim, ellerimdeki çantalara bakıyordu.
Rahatsöz bir şekilde kıpırdanım, görüşuruz diyerek daireme yöneldim.
Ellerimdeki çantaları tamamen unutmuştum.
Daireme girdiğimde, merakla çantaları karıştırmaya başladım.
Yatakta bagdaş kurmuş, tipkı küçük bir çocuk gibiydim.
Aslında çocuğum. O kadar yetişkin değildim, tahminlerime göre en fazla 27 yaşlarındaki bir adamla cinsel gerilimi yüksek bir ilişkim vardı.. Henry'nin olgunluğu karşısında iki büklümdüm.
Utançtan kıpkırmızı kesildim. Pudra, Leylak, Lila rengi kıyafetleri gördüğümde.
Henry..
Suitinde yaşadıgım anlar aklımı ele geçirince, kalbim sızlayarak tepkisini vermisti bile. Aklımdan silemiyordum.
O anlar asla silinmeyecekti. İlk reddedilişim, küçük düşürülüşüm.
Ama beni tekrar elde edebilirdi. Bunu yaptığına hiç şüphe yok ki.
Şimdiden içimdeki sızılar, acılar yerini öpüşmemizin verdiği zevk dalgalarına bırakıyordu.
İç camaşırlar ve narin bir elbise, topuklu sandaletler..
Onun bedeni bedenimde. Elleri en yasak ve özel bedenimin uzuvlarında.
Ona güveniyor muydum ?
Bu hediyeleri kabul edişim ona güvendiğimin işareti olacaktı.
Yaşadığım rezaletlerden sonra, bu kadar baştan çıkarıcı bu adama karşı koyamıyordum. Zayıf noktam diye mırıldandım.
Söz vermişti. Deneyeceğiz, sana fiziksel ve duygusal zarar vermeyeceğimdemişti.
Ne aşk ne de onun bana sahip olmayacağı anlamına geliyordu bu. Bu kadar kontrollü olabilecek miydi ? Onu daha tanımıyordum. Ama şu ihtiyaç ve aitlik hissi..
İç çamaşırlar yeterince açıklayıcı bir mesaj olmuştu.
Ama çeliskiliyid, ayna daki ufak tefek nazik kıvrımlı bedenimi incelerken.
Göğüslerimin dik olduğunu düşünmeye başlamıştım.
O'ydu değiştiren, tüm aşağılık kompleksine gömülmüş düşüncelerimi.
Güzel bacaklarım ve çok ince olduğunu onayladığım bir belim vardı.
Pekalâ. Gece neler bekliyordu beni ?
Sözlerini tutacaktı değil mi ? Elbette. Beni kaybetmeyi istemeyen- neden ben neden?- kendisiydi.
Elbisemi giydikten hemen sonra uygun sandaletleri- onun kim bilir ne kadar servet ödediği- giydim.
Halâ kısa boyluydum.
Düşüncelerim darmadağındı. Kendini nasılvbu kadar kontrol altında tutabiliyordu ? İç sesim öfkeyle kükredi.
Sence tutabiliyor muydu suitte?
Sınırlarım benim güvenli baloncuğim olmalıydı. Karanlık ve acımasız yanını benden hoşlandığını düşündüğım için o kadar çok endişelenmemeye baslamıştım.
Bana zarar verir miydi ?
Zevklerine kurban eder miydi?
Seks herşeyden üstün müydü onun icin?
Ya ben ?
Bilmiyorum Tanrım bil-mi-yo-rum.
Beni tedirgin etmeyecek kadar ileri gitmesine izin verecektim. Nasıl karşı koyabilirdim ?
Reddedilemez olduğunu söylediğinde, blöf yapıyor diye saçmalamıştım kendimce.
Tükürdüğümü yalıyorum, ilk buluşmaya hevesle gidiyorum.
Daha açık nasıl ifade edilebilir ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli Sınırlar (Askıya Alındı)
RomanceSevgi. Değerli oldugunu hissetmektir ,her varlığın hakettiğidir. Bağımlılıktı, o uyuşturucuydu. Gözlerim yanıyordu, akan gözyaşları,görüş alanımın içine ediyor. Aynadaki görüntüm.. Büsbütün yabacı. Bedenimden tiksinircesine aynadaki aksimi izledim...