Henry
Dudaklarını aralamış, öylece kulağıma inliyordu. Sesi ince ve kedi miyavlamasını andıran , beni canım yanacak kadar serleştiren bir tondaydı. Aslında o çaresizdi. Bana verdiği şeyleri asla haketmemiştim. İçimden kendi eski alışkanlıklarıma küfürler savuruyor ve onun tenini ısırmak yerine okşamayı öğütlüyordum. Asıl çaresiz hisseden bendim. Artık zevk için onu incitemez ve kıyamazdım. Çaresiz hissetmeme neden oluyordu.Sesini benden esirgemiyor ve beni bekliyordu. İhtiyaçlarımı ölçüp tartıyor ona şefkatle yaklaşıyordum.
Beyaz tenini her dişlediğim ve kuvvetlice emdiğimde izler kalıyordu.
Daha fazlasını kıvranarak istiyordum. Bu bedene hükmettiğimi kendime anımsatmak istiyorum.
Elimin bacak arasında , girişinde kararsızca dolaşması asabımı bozuyordu. Onu riske atmak daha cazip geliyordu. Kendimle savaşıyordum.
Onunla ancak zarar vermeden sevişebilirdm. Ama içimdekleri bastıramamak.
Boynunun kokusunu içime çektikten sonra onun bedeninin üzerinden kalkıp, sabahlığının kuşağını hızla çektim.
Derin bir iç çekişi vardı. Anlam veremiyordu. Ancak olacaklar onu zedeleyecekti. Buna ihtiyacım vadı, o tamamen bana ait ve mutluydu. Ben haketmesemde o bebeği bana layık görmüştü.
Aklım bambaşka şeyler emrederken kalbim onu incitmeden taparak sevmemi söylüyordu.
Nefes nefese gözlerime odaklanan gri gözlerine baktım. Karanlıktım. Farkına varması uzun sürmedi.
İrkilerek sordu. Bu anı bozarak onu tedirgin etmiştim.
" Im..ne-neden durdun ki." Gözleri gözlerimden kaçarak sanki uzaklaşmak istedi. Ellerimi göğüslerinde gezdirirken, tek parmağımı klitorisi etrafında hareket ettirdim. Gözleri yuvalarında arkaya dönerken , " Hımm.." Diyerek hassaslığını ıslaklığını bana tattırdı. Elimi istemeyerekte olsa alt dudaklarından çektim. Ellerimle iki bileğini okşayarak başının üzerine yerleştirdim, yatak takımının tahtasına bir bakış attım ve Helen'e , tattıracağım zevklere daldım.
Elleri bağlı ve benm için yalvaran Helen. Şiddetini sadece benim ayarlayabileceğim bir düzüşme.
Dudaklarımı zevkle ıslatıp ona doğru eğildim.
Konuşamıyordum. Ona ne diyecektim? Çocuğumun annesine " Seni de Lindsay gibi becermek istiyorum 'meleğim' canını yakmayı istiyorum." tek elimle ince bileklerini esir aldığımda , ne yapacağımı anlamıştı. Huzursuzca ağırlığım altında kıpırdanıp . Kaşlarını çatıyordu.
" H-henry ne yaptığını sanıyorsun!"
Sızlanarak sesindeki korkuyu bana hissettirmesi. Çok hoş. Çok özel. Söz konusu o olunca kayboluyorum.
Bileklerini kuşakla bağlamaya çalışırken, karşı çıkan bedenini zapt etmeye çalışıyordum. Zor ama ateşli olacaktı. Gözlerim o hazla parlıyordu. Lanet olsun. Bunu yapmaktan nefret ediyorum. Bunu yapmayı seviyorum.
Sevincin yeri tedirginlik ve merak almıştı. Dudakları kapanmış, kırmızı rengi ile onları daha çok arzulanabilir hale getiriyordu. Gözleri gözlerimi tanıdık bir ifade görebilmek için arıyordu. Aradığını bulduğunda teslim olurcasına sordu.
Bileklerindeki kuşağı sıkıca bağlayarak, yatağın başlığına düğümledim.
"Canımı y-yakacak mısın ?" Göğüsleri dikleşmiş ve uçları sertleşmişti. İki pembe gül gibiydi.
Gerilen vücudu ateş gibi yanıyor ve fark edilecek derecede titriyordu.
Dudaklarını aralaması için işaret parmağımı dudaklarına bastırdım. Sıcaktı. Ona hasta oluyordum. Canını yakacağım gerçeğini kabullenemiyordum.
Dudakları aralandı ve parmağımı dili ile karşıladı.
" Hayır. Em, onu bebeğim."
Gözlerini kapattı ve rahatlayarak dudaklarını parmağım etrafında kapattı.
Ne halt etmeye onu mecbur bırakıyordum. Onu istiyordum. Sesinin duvarlarda yankılanmasını, bana yalvarmasını. Muhtaçtı. Ona değer veriyordum. Kendimi bastırarak en hafife indirgemiştm. Onunla bambaşkaydım.
Dudaklarını araladığında parmağımı hafifçe ittirdim ve inlemesi kanımı dondurdu. Ona bunu yapmazxım. Pişman olmamalıydı. Onu yenidem kırıp dökmek yerine pislik yapmayı bırakıp onu zevkle, sevmem gerekiyordu.
Gırtlağından gelen minik iniltiler parmağımı dişlemesi ile beni de tok bir sesle titretti. Parmağımı ağzından çekerek boynuna ellerimi kapatıp, hafifçe sıktım. Nefessiz kalırcasına dudaklarına dudaklarımı kapadım.
Ellerim ince boynu etrafında kasıldı ve kuvveti arttı. Onu ölesiye istiyorum. Bana ait olmak zorunda. O bebek ile hiç bir yere gidemez. Onu kendime bağlamak tek istediğim üstünlüktü. Derin nefes almaya çalışıyor, ama korku ile çırpınmıyordu altımda.
Gözleri kapalı ve dudaklarıma karşılık veriyordu.
Ürkekti ama beni kabul ediyordu.
Ellerimi göğüslerine götürdüm ve avuçladım. Sıkarak uçlarını çekerek onun haykırışını ağzımda hissettim. Ellerimi yatağın başlığına götürerek sabahlığın kuşağına asıldım. Vücudu nefisti. Ona dokunmadan duramıyordum. Kendimi engellemeliydim.
Kuşağı olan kuvvetimle koparıp , bileklerini serbest bıraktım.
Ellerini kolumun kaslarına gömerek beni daha da yakına çekti.
Hayır..hayır. Bu bencillik..katlanılamazdı. O katlanıyordu!
Ellerimi boynundan çektiğimde üzerinden yavaşça kalktım, kan yanaklarına nüfuz etmiş ve öksürerek nefes almaya çalışıyordu .
" Beni affet. Bunu şuan yapamayız..Helen. Sana zarar vermem."
Gözlerine dolan acı barizdi, tepki vermiyor, itiraz etmiyordu.
Öksürükler arasından zar zor ekledi.
" G-gitme."
"Dinlenmelisin, itiraz etme..Geri döndüğümde konuşacağız."
Orospu çocuğunun tekisin. O değil sen hastasın. Hasta!
Başını onaylarcasına sessizce salladı. Tanrım. Hala daha bana saldırmıyor ve kaçmaya çalışmıyordu.
Sana mecbur değil, sana aşık. Ve aşk bu gibi itlikleri yapmana neden vermez.
Üzerimi hızla giyinip, ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Dudaklarının tadını hissedebiliyorum. Teninin kokusu ile odayı terk etmek canımı acıtıyordu. Yanıma cüzdanımı alarak , ona bakmadan kapıyı çarpıp çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli Sınırlar (Askıya Alındı)
Roman d'amourSevgi. Değerli oldugunu hissetmektir ,her varlığın hakettiğidir. Bağımlılıktı, o uyuşturucuydu. Gözlerim yanıyordu, akan gözyaşları,görüş alanımın içine ediyor. Aynadaki görüntüm.. Büsbütün yabacı. Bedenimden tiksinircesine aynadaki aksimi izledim...