Beklenmedik ziyaretçi.

8.6K 113 2
                                    

Helena

Güneş tenimi ısıtıyor. Huzurlu bir gündü? O olmadan tabiki. Henüz yeni yeni toparlanmaya başlamışken. Tekrardan başa sarmayı düşünmüyordum.

Onu tekrar görebilirdim. Ama içimde tek bir duygu kırıntısı kalmadığına şahitlik edebilirim.

Bas sesleri kulaklıklarimda titreştiren ses dalgalarıyla, Daft Punk'ın Get Lucky'sini dinlerken, ses son düzeydeydi.

Funk müzik dikkatimi her zaman çekmişti. Ufak adımlar ve dalgalanan vücut hareketleriyle, parmaklarımı şıklatıyordum. Ritmin kölesiydim sanki.

Neşelenerek dans etmeye devam ettim.

Evet! Bebeğim, terapi buna denir! İç sesim disko tadında kivyeni Helen'i takdir ediyordu.

Kapının çalındığını sandım. Açmaya niyetim yoktu, Bulaşıklara tabaklar ve kaselerle başlayarak kadehlerle nokta koydum.

Yeniden doğmuş gibi hissediyordum.

Ve stop tuşu basıldı.

Kapıyı çöplerimi kapının önüne koymak için araladığımda, Açık mavi ve krem renklerle bezenmiş, günlük ama şık oxfordları görünce dilim damağım kurumaya başladı.

Başımı ani kaldırışımla, geriye taranmış koyu kumral saçlar, mavi bulutlu gözler ve de endişeli yüz ifadesi ile karşılaştım.

Bir parça eriyordu. Vücudumdan bir parça kopuyordu.

Bu büyük boşluğu ona borçluydum.

Yüzüm kızararak, ellerim buz keserek tepki vermişti.

Henry. Ölümsüz tanrı. Günahkâr Lucifer , Şeytanla anlaşan Faust..ve nicelerini barındıran ruhu..

Gülümsemesiylr dudakları acıyı andıran ifadeyle kıvrıldı. Gri gözlerim, gözlerini dikiliydi. Donmuştuk. Çekim yasası bizim için özel çaba sarfediyordu sanki.

Çöpü usulca kenara fırlattım, dudakları duyamadığım anlamsız scükler mırıldanıyordu. Oto-kontrolüm düşük pil durumundaydı herhalde. Kesinlikle. Bir kelime etmeden gözlerine gözlerimi dikip, içimdeki kalbimi keskin uçlarını hissedercesine acıyla baktım. Elleri kulaklıkları tutup, nazikçe- ilginç, magara adamı- cıkardı, boynuma astı.

" Ne istiyorsun?" Sesim titreyerek çıkarken, " Seni." diyerek kalbimi tuz buz etti.

Yırtıcı bir kuş gibi hissediyordum, öfkem anılarımla canlanıyordu gerisin geri.

" Tıpkı benim gibi kaybol. Henry."

Nefesini tutarak başını iki yana salladı, beni elimden yavaşça ama kararlı bir şekilde tutup, koltuğa oturttu.

Kapıyı kapatırken, elindeki çiçekleri mutfaktan bir vazo alarak su doldurup kahve sehpama yerlestirdi.

Yanıma oturana dek onu uzaylıymış gibi süzdüm, sırıtıyor muydu ?

" Bu gülleri bulmak kolay olmadı. Senin kokun gibi kokusu."

Fısıldayan sesi bacaklarımı titrer kıvama getirmişti bile.

" Rengiyse, enfes..bakmaya kıyamadığım . Narin. bedenini örten lila çamaşırları hatırlattı bana."

"Ah." Nutkum tutuldu. Sen nasıl bir yaratıksın? Tiyatronun alâsı küçük oturma odanda dönüyor. Ve ona herşeyi sineye çektim ben, deşme oraları diyerek bakıyordum.

Aptal mıyım. Neyim?

" Yaptıklarımı unut."

" Ben google'dan biraz farklıyım, geçmişi temizleyebileceğimi hiç sanmıyorum." Canın yansın. Sende hisset sözlerimi en derinlerinde!

Ağzı bir cizgi gibi gerildi, favorisini parmağıyla sıvazladıktan sonra, o muhteşem donuk gözlerini bana kilitledi"

" İç çamaşırları mı ? Ben fahişen olabileceğimi sanmıyorum. Brni rahat bırakmazsan polis kapımda biter. Bundan hoşnut olmayacağına emin..."

Dudakları dudaklarımı aceleyle buldu. Sabırla emdi, bastırdı, dudaklarının sertliğini hissediyordum. Bacak aramdaki ıslaklık çileden çıkmıstı. Ağzının içine inlediğimde benden bir iki santim uzaktaydı. Gözlerimi büyülenmiş bir halde kırpıştırdım.

Dudaklarını emerek yaladı. Bir kez daha derin bir şekilde iç geçirdim. Elleri bana temas etmemişti. Güvendeydim. Bana dokunmuyordu. Kırılgan olduğumu mu düşünüyordu. Dudakları aralandığında gözlerim otomatik olarak onlara kaydı.

Nefis. Mermer gibi özenle oyulmuştu sanki. Sesi kulaklarımda yayılırken, elleri ellerimi okşuyprdu.

" Beni denemeni istiyorum. Ben ürküttüm seni, biliyorum. Ben yani demek istediğim. Seni düşündüm."

Ah.. Seni ikiyüzlü melek şeytan. Sen. Sen o kadar yasaksın ki. Daldaki elma gibi.Yanacağımı bile bile sana yürüyorum.

Ben. Sen. Biz. Kes sesini Helena. Kapat çeneni Helena.

Yavaş ol biraz.

" Sana zarar vermeyecegim. Fiziksel, ruhsal. Tanışma, tanımlama, test etmek ne dersen de buna."

Ne? Dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. Ben senin içini görebiliyordum. Acı. Saf acı.

Hediye paketine gerek yoktu.

Vücudumu onunla birlikte olma fikriyle, hoş bir ateş bastı. Kalbim ürkek, aklım karman çorman.

Bedenim Onu istiyor, Ruhum onsuz eksik bir parça sanki.

İç sesim uzak dur derken, dilim cözülüverdi.

" Beni incitebilirsin,kırabilirsin, üzebilirsin" Gözleri zaferle ışıldarken dudaklarında endişe dans ediyordu. Ellerinin arasından kaçacak bir kuş gibiydim. O beni sabırla tatmayı bekleyen aklı kalbiyle çatışan avcı.

"Ama bir daha ikna edemezsin. Pekala, sözlerine sadık kalırsan.. ımm deneyelim.." Ellerimi avuçlarında hissettiğimde, dudakları parmaklarıma yaslanmıştı. Kirpikleri melekleri kıskandacak kadar güzeldi, saçlarına dokunmak istiyordum. Onun tenine tekrar dokunmak.. Beni tutan elleri gitmişti, " Gitmem gerekli.. burada duramam. Senin yalnız kalmaya benimde erkeksi duygularımı senden uzak tutmaya ihtiyacım var. Yarın akşam yemek için 8 de hazır ol." Ağzımı açmamla kapamam bir olmuştu. Hükmeden tavrı ve varlıgı emirler yağdırıp, karar verip, yargılayıp sonuca vardığında gitmişti.

Sana da iyi akşamlar Henry. Sanada.

Tehlikeli Sınırlar (Askıya Alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin