Teşekkür ederim, herşey ve öncelikle ilginiz için.. Bu bölüm hepinize gelsin
"Bora çık odamdan!" Diye bağırdım
"Korkma benden. Gitmemeni istiyorum, herkes öyle ister. Yani bence. Sen gidemezsin"
"Uzak dur! Senin burada ne işin var?!"
"Ne önemi var? Gitme işte"
"Sizin yüzünüzden gideceğim!" Diye bağırdım, odadaydı ve gitmememi istiyordu. Ne sanıyordu kendini?
"Tam olarak kimin yüzünden?" Dedi bilmiyormuş gibi
"Sen Yekta ve Poyraz. Sizin yüzünüzden o kazayı geçirdim" hatırlatma yapıyordum birde
"Sana söz veriyorum bir daha karşına çıkmam. Yekta'ya da izin vermem. Ama sen Poyraz'a aşıksın, biliyorum. Onu suçlayamazsın. Boş yere onu suçluyorsun, hiçbir şey yapmadı o!"
"Git artık!" "Git!" Diye bağırdım. O da korkmuş olacak ki odadan hemen çıktı. Belli ki Sevgi Teyze'yle gelmişti.Odaya Nergis hızla daldı "Sakin ol, Sevgi Teyze'nin oğluymuş, sana bir şey mi yaptı yine?"
"Olamam..." O kadar şiddetli ağlıyordum ki***
Aradan bir saat geçti. Hiçbir şey söylemeden öylece oturuyordum, duş çok iyi gelmişti. Nergis elinde iki kahveyle bana doğru geldi.
"İster misin?" Dedi elindeki kahveyi uzatarak, aldım
"Biliyor musun? Onu neden suçladığımı bilmiyorum" Dedim bir anda
"Onlar yüzünden yüzemeyeceğini düşünüyorsun. Halbuki ortada bir suç yok... Hastanede hepsi çok korkmuştu. Bora Yekta'ya onu bu işe karıştırdığı için çok bağırdı. Hangi iş bilmiyorum. Herneyse öyle olunca güvenlik Bora'yı hastaneden çıkardı. Yekta'da sana gözükmek istemiyormuş falan işte o da gitti ama Poyraz hep yanındaydı.. Sana kan verdi, bu büyük bir şans. Ağlamadı ama o kadar kötüydü ki günlerce bir şey yemedi. En son abisi gelip onu aldı. O yüzden uyanırken yanında değildi"
"Bunları anlatmanı istememiştim" dedim gözlerimi kısarak
"Anlatmam gerekiyordu! Duymak istemeyebilirsin ama o çocuğu boşu boşuna suçluyorsun. Boşu boşuna gidiyorsun ve ben bunu istemiyorum. Kendine gel, güçlü ol"Diyecek bir şey bulamayınca ona sarıldım, kabul etmek istemesem de haklıydı.
"Kaza olmadan önce bana çıkma teklif etmişti..." Dedim gözyaşlarımı silerken
"Ciddi misin?! Ne dedin?"
"Kaza oldu Nergis. Ne diyebilirdim cevap veremedim, Yekta geldi..." Aklıma geldikçe kötü oluyordum
"Şimdi gidip cevap veriyorsun! Hadi kalk ve üstünü giyin. Aşağıdadır, hızlı ol"
Düşünmeye bile fırsatım olmadan üstümü giyinmeye gittim. Üzerime salaş bir elbise geçirip kapıya çıktım, Nergis haklıydı, cevapsız bırakılan sorular bana göre değildi.Aşağıda olmasını umuyordum. Yürürken Bora'nın sözlerini aklıma getirdim. Nasıl oluyordu da herkes haklıydı ama ben bu duruma düşüyordum? Tamam bu Yekta'nın bir oyunuydu ama Bora beni öpmüştü. Bu oyun dışıydı işte. Neden yapmıştı? Bunlara rağmen bana Poyraz'a aşık olduğumu söylemişti. Kabullenmişti.
Uzakta Poyraz'ı otururken gördüm. Yanındada o siyahlı çocuk vardı? Yoksa onunla mı konuşuyordu? Daha önce hiç bir arada görmemiştim bu ikiliyi. Kesin benden uzak durmasını falan söylüyordu. Bu nasıl bir yüzsüzlük?! Koşarak yanlarına gittim.
"Ya sende hiç mi yüz yok?! Kendine gel. Rahat bırak o çocuğu" diye bağırdım
"Hey ne oluyor?" Dedi bilmiyormuş gibi
"Ben seni sevemem hep! Sevdiğim insanlarla da böyle konuşmanı ya da onları dövmeni istemiyorum! Yekta gibi... Ama onu sana savunamayacağım. Herneyse Cenk'i rahat bırak! Hemen."
"Sakin ol" dedi sinir bozucu bir şekilde
"Rahat bırak onu. Sevdiğim kişi o değil. Sana yalan söyledim!" dedim
"Ya yeter!" Diye bağırdı CenkHem beyefendiyi kurtarıyoruz hem bağırıyor?!
"Tanıştırabilir miyim?" Dedi Poyraz bana bakarak
"Ne diyorsun? Ben zaten tanıyorum. Adı Cenk."
"Soyadı Soysal" dedi Poyraz gülerek
"Anlamadım?"
"Abim oluyor kendisi... Demek onu sevmiyordun?"Bir süre sessiz kalıp az önce yarattığım rezil ortamı düşündüm. Ben gerçekten saçma sapan hareket ediyordum. Düşünmeden, gereksiz!
"Biraz konuşabilir miyiz?" Dedim Poyraz'a bakarak
Sandalyeden kalkıp yürümeye başladı. Onu takip ettim. Sonunda sitenin kapısının önündeki bankta oturduk.
"Dinliyorum?" Dedi Poyraz
"Üzgünüm... Özür dilerim"
"Ne için?"
"Seni suçladım. Gereksiz yere" başımı önüme eğdim, gözlerine bakmak zordu, ikinci kez rezilliğim için özür diliyordum. Bu çocuk bana daha önce hiç yapmadığım şeyler yaptırıyordu.
"Sorun değil"
"Ve abin... Bilmiyordum"
"Onu seviyor olsan durumumuz gerçekten çok trajik olurdu" dedi, sırıttım
"Haklısın"Bir süre güldük. Gülerken mükemmel ötesi görünen bir kişi tanıyordum. O da ablam, ama bugün tam da şuanda iki kişi oldu. Bir insana gülmek ancak bu kadar yakışırdı, gözümü ondam alamıyor bu yüzdende arada rezil oluyordum. Çok uzun bakmak beni aptal gösteriyordu.
"Bak ben... Bana bir soru sormuştun, cevapsız kalsın istemedim" dedim
"Hangisi?"
"Elimi sadece senin tutman hakkında olan soru..."
"Haa şunu diyorsun" güldü
"Sus. Hiç aklından çıkmadığını biliyorum aptal, bilmiyormuş gibi yapma" gülmemek için kendimi zor tuttum
"Ee neymiş bu cevap?"
"Poyraz bak..."
"Sadece evet veya hayır istiyorum"
"Hayır" dedim net bir şekilde
"Anlamadım? Şakalarından biri mi? Yok yok uykun geldi ya o yüzden heralde" güldü "Asıl cevabı istiyorum Tutku?"
"Değil. Olmaz işte..."
"Neden ben onu anlamadım?"
"Bilmiyorum!"
"Sen beni seviyor musun Tutku?" Dedi, gözlerimin içine delici bakışlarını fırlatıyordu
"Yalan söyleyemem, evet..."
"O halde benimsin sen! Benimsin işte. Ne diye hayır?"
"Üzülmek istemiyorum" ne saçma bir bahane olmuştu bu? Gerçi mantıklı bir sebepti, şu sıralar kötü şeyler oluyordu
"İyi. Zaten benimle olmazsan üzülürsün. İyi oldu, benimlesin. Ben seni hiç üzmem biliyorsun" güldüm, oldukça buruk bir gülüş olmuştu bu. O da sırıtıp devam etti "Gülme, gerçekten seni üzmem" o benden daha çok gülüyordu
"Evet." Kalkıp yürümeye başladım, ağladığımı görmüyordu. Gözyaşlarımı sildim
"Gitme" dedi arkamdan. Bu gün bunu kaçıncı duyuşumdu bilmiyorum, gülmeyi kesmiştiHer şeye rağmen gittim. Kapıya doğru geldiğimde dayanamayıp daha da ağladım. Onu aklıma getirmekten, gülüşünü ve sözlerini hatırlamaktan zevk duymuyordum. Bu bana onu az önce görmüş bile olsam özlem veriyordu. Yanındayken bile özlüyordum, reddetmişken nasıl oluyordu!
Arkadan bir ses geldi, Poyraz olmasını diledim..
"Benimle olursan üzülürsün, bensiz olursan daha çok üzülürsün biliyorum. Asıl bilmediğim şey, hangisi?" Dedi o ses, Poyraz'ın sesi!
Arkamı döndüm, bunu ne kendime ne ona yapamazdım, Poyraz Meriç Soysal üçüncü kez beni sevdiğini ifade ediyordu, vay canına
"Üzülmek istiyorum, ama seninle" Hızlıca ona doğru yürüyüp sarıldım, bu sefer hiç bırakmayacaktım.
Güzel bir rüzgar esti, o bile ayıramayacaktı bizi. Kimseye izin vermeyecektim.
Onu seviyordum, dahası mı vardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz hiç bitmesin
Teen FictionBu hikayeye başlayıp; elinden bırakamayan, bir günde tüm hikayeyi bitiren ve hatta derste okurken yakalanan, otobüste okurken ineceği yeri kaçıran, sınav haftasında başladıysa hiç birine çalışamayan, annesinden sürekli 'bırak artık şu telefonu' repl...