"Tutku.." Diye kekelermiş gibi oldu Poyraz
O ne kadar şaşırdıysa, bende o kadar şaşırmıştım ama ben bir yandan bu duruma üzülüyordum, sinirliydim de.Eğer denemek isteseydi... Diye geçirdim içimden. Her şey daha güzel olabilirdi, iki ay idare ederdik, arayarak, mesaj çekerek. Sonra ben temelli buraya taşınırdım, hep mutlu olurduk ne bileyim. Ona buraya taşınacağımızı bile söyleme fırsatı bulamamıştım. Daha doğrusu ben kendimi toplayamamıştım bile, sürekli onu düşünüyordum İstanbul'dayken. Kurtulmaya çalıştım ama olmamıştı. Şimdi onun içeriye gülerken girdiğini gördüm ya, bir anda nefret ettim sanki, ufak bir nefret. Demek ben onu düşünürken o, ... Gülüyor muydu?
"Tanışıyor musunuz?" Dedi hoca bize dikkatle bakarak
Hemen atıldım, "Yok ben tanımıyorum" diyebildim
"Pekala oturursan derse başlayalım artık Poyraz"Poyraz bana doğru yürüyüp çantasını yanıma koydu, "Başlayalım" deyip oturdu
Ders ilerledikçe stresim artıyordu, bundan sonra tüm birleşim derslerinde Poyraz'la mı oturacaktım? Konuşmadan nasıl olacaktı bu iş? Sanki düşüncemi okurmuş gibi bana doğru döndü,
"Merak etme ben hocaya söylerim, uydururum bir şeyler, ayırır yerimizi"
"Ben öyle bir şey düşünmedim, ay yani ben.. Of ne bileyim ya sen bilirsin söyle" saçmalayarak konuştum, uzun zamandır konuşmamıştık ki, ilk konuşmamız bu mu oldu yani? Onu geçtim... Hiç şaşırmamış gibi davranıyordu, mutlu olmamış gibi. Geçen aydan eser yoktu, gitmeden önce son söylediği cümlelerle bunların alakası yoktu. Çok soğuktu..Zil çaldı, çantamı alıp sınıftan çıktım ama kapıda bekliyordum. Poyraz'a hocanın ne dediğini sormam lazımdı.
Sonunda sınıfın kapısı açıldı"Ne oldu? Ne diyor? Beni kaldıracak mı oradan?"
"Hayır"İçimden bir oh çektim, neden bilmiyorum ama hala yanında olmak hoşuma gidiyordu, kendime itiraf etmek çok zor ama öyleydi işte. Kendini geri çekiyordu, oysaki bunu yapanın benim olmam lazımdı.
"Of ya, neden?" Diye geveledim
"Çünkü beni kaldıracak, senin yerin iyiymiş" güldü "Hallettim işte" sanki kankasıymışım gibi omzuma vurdu
Arkasını dönüp koridorda yürümeye başladı, bahçeye doğru. Bana dönmedi, öylece kalıp az önce yaşadığım rahatlamanın yerini hayal kırıklığı almasını bekliyordum.O denemedi işte, yapmadı. Şimdi bir yabancıymış gibi davranıyor, buraya neden nasıl geldiğimi bile bilmemesine rağmen bana sormuyordu. Gelip özür bile dilemedi! Devam edelim, buraya gelmişsin, ayrılmayalım demesini bile bekliyordum.
Kendimi umutsuz bir vaka gibi hissederek bende az önce Poyraz'ın geçtiği koridordan yavaşça geçtim. Sınıfa gidip Deniz'in yanına oturdum "Nasıl geçti?" Diye sordum
"Ne nasıl geçti?"
"Birleşme dersi. Benim iyiydi" dedim
"Normal bir ders işte"
Haklıydı. Ya ben ne yapıyorum? Kızı da kendimden bu saçma sorularımla bir güzel soğuttum...
"İlk günün heyecanı, aldırma bana" diye uydurdum kızaİlk dersler böyle gelip geçti. Öğlen yemeğe Nergis'le gittik. Çıkıştada birlikte servise bindik, o an aklıma geldi. Poyraz neden sabah servise binmemişti ki? Acaba ailesiyle mi geliyordu?.. Diye düşünürken Poyraz daldı içeri. Biz arkada oturuyorduk, beni görünce öne geçti sanırım. Bir kızla konuşmaya başladılar. Yol boyunca hiç durmadan konuştular sonra Poyraz'la Nergis servisten indi. En sona o kızla ben kalmıştık. Kızın yüzünü görünce bizim sınıfta olduğunu farkettim. Gidip yanına oturdum
"Sen bizim sınıftaydın değil mi?" Dedim, garip bir şekilde bu kızda bana tanıdık geliyordu
"Bizim sınıf? Sen yeni değil misin ne ara bizim oldu" gülmeye başladı
"Haklısın ilk gün bugün" gülümsedim, kendimi sürekli ezilip dalga geçilen o yuvarlak gözlüklü çocuklar gibi hissettim. Eski okulumda çok vardı, ama ben... Sanki herkes benden nefret etmişti. Halbuki okuldaki herkesi tanıyordum. Aklıma Poyraz geldi, çaktırmadan sordum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz hiç bitmesin
Teen FictionBu hikayeye başlayıp; elinden bırakamayan, bir günde tüm hikayeyi bitiren ve hatta derste okurken yakalanan, otobüste okurken ineceği yeri kaçıran, sınav haftasında başladıysa hiç birine çalışamayan, annesinden sürekli 'bırak artık şu telefonu' repl...