"Taksi!" Arabanın içine doğru yönelirken ceketimi buruşturup yan koltuğa fırlattım, çöplüğüme geri dönüyordum, okula; İstanbul'daki okulumdan bahsediyorum evet
Buraya Tutku için gelmiştim, Tutku için gittim şimdi yine Tutku için geldim ve yanımda yok. Kimin yanında onu bile bilmiyorum artık, o kadar uzaklaşmış hissediyorum ki. Neyi neden yapıyorum, nasıl yapıyorum anlamış değilim. Sadece yapıyorum.
Bir hafta önce ona gidip neden bana yalan söylediğini soracakken yine o çocukla görmüştüm. Üstelik yurdun önünde. Gece. Nedeni gözümün önündeydi işte, abimin dediği gibi. Yeni birine aşık olmuştu, elinde değildi ve benden nefret etmek içinde bir çok sebebi vardı. En sonunda sabrı taştı ve şimdi o çocukla, mutlu olduğu o çocuk. Üstelik benimde burda olduğumu görmüştü, neyseki bir haftadır karşılaşmıyorduk. Ne yaptığını düşündükçe aklıma o çocuk geliyordu ve nefretim artıyordu. Garip olansa, hangisinden nefret ettiğimi anlayamamış olmamdı, çocuktan mı yoksa bana sırf onun için böylesine yalan söyleyen Tutku'dan mı?
Üzülmeyi, gözlerimin dolmasını bir kenara bıraktım. Eskidende öyle değildim, sert soğuk bir insanken Tutku gelmişti. Hızlıca hayatıma girdi, o zamanda ne olduğunu anlayamamıştım. Biliyorum, benim üzüldüğüm zamanlarda Tutku'dan nefret ediyorsunuz, ama onu benim gibi tanısaydınız neden bu kadar üzüldüğümü anlardınız.
Dediğim gibi, Tutku yanımda olsaydı yumuşak, iyi bir insan olabilirdim. Ama yok ve ben oyunu kendi kurallarımla oynayacağım. Ne yapacağımı çok iyi biliyorum.
Arabadan inip okula doğru hızlı adımlar attım, bir yandanda cebimden çıkardığım lanet olası kulaklığın düğümünü çözmeye çalışıyordum. Son zamanlarda çok düğümleniyordu, ya da son zamanlarda ilk defa bu kadar müzik dinliyor da olabilirdim. İşte ilişkileri iyi yapmışlar, güzel yapmışlar da kötü yönü de bu. Biriyleyken, mutluyken müzik dinlemeye vakit bulamıyorsun. Ama o yokken hemen elin ses düğmesine gidiyor, sanki müziksiz yaşayamazmışsın gibi, sanki müzik yokken hiç yaşamamışsın gibi. Dinledikçe burada olduğunu hissediyorsun.
"Geri döndüğünü söyle!" Dedi bir ses bana doğru yaklaşırken, kim olabilir Berk'ti işte
"Ne yazık ki" diyebildim, nedenini sormazdı umarımBana bakıp tereddüt etmeden sarıldı.
"Sarılmanı kim söyledi?" Dedim sırıtırken
"Konuşacak bol şey var. Yeni sevgili yaptım" dedi lafımı takmadan
Cevap vermeyince geri çekilip bana baktı "Tutku'yla ne oldu?"
"Hiç" dedim sadece
"Söyle"
Bu çocuğun beni iyi tanıması olayını bazen sevmiyordum. İyi biriydi en azından. Okuldaki tek arkadaşım, sevdiğim tek arkadaşım*
Olayı anlattıktan sonra bir süre sessizlik oldu. Zaten Tutku'nun hafızasını kaybetme ve benim gitme kısmıma kadar biliyordu. Rol kestiğini ve sevgili yaptığını anlatınca diyecek ne kalmıştı ki?
"Yanlış anlamış olamaz mısın?"
"Sarılıyorlardı, gece yurda bırakmıştı çocuk onu. Sonuç olarak bana yalan söylemesi bile aldatma sayılır"
"Dostum seni görmedi değil mi?"
"Gördü. Ama gaza basıp gittim, öylece bakıyordu"
"Nasıl yıkıldığını tahmin edebiliyorum"
"Yoo hayır. Hiç o konuyu açma, bir planım var"
"Neymiş o?" Dediğinde cevap vermeden binaya doğru gittim. Şu işlemleri bitirmek istiyordum artık, arkamdan seslendi "Kafede mi olursun?"
"Evet" dedim arkama dönmeden***
"Sütlü demiştim ama.. Neyse sorun değil" dedim sarışın garsona
"Ah çok pardon, değiştirebilirim" dediğinde ona baktım, yeni çalışmaya başlamış olabilirdi, buralarda daha önce hiç görmemiştim, okula yakın bir kafeydi ve burada oldukça çok takılırdım. Kesinlikle yeniydi. Elini kahveme doğru uzatınca kahveyi kendime çektim
"Gerek yok, böyle de içebilirim" deyip o itiraz etmeye kalkışmadan konuyu değiştirdim "Yeni misin?"
"Kahveyi yanlış getirmemin nedeni bu değil ama evet" dediğinde gülümsedim, sevimli bir kızdı. Mavi gözlü, sarışın, hafif seksi. Koyu renk ruj sürse tamamen seksi, evet.
"Bir kahve daha alabilir miyim?" Dediğimde kaşlarını kaldırdı "Biri mi gelecek?"
"Gelmek ister misin?" Deyip karşımdaki sandalyeyi gösterdiğimde o da gülümsedi "Şey ben çalış.." Diye başladığında sözünü kestim
"Ben müşteriyim ve saate bakılırsa araya çıkman gerekiyor" dediğimde cevap vermeden sadece gülümseyerek gittiOn dakika sonra üzerinde önlüğü çıkarmış karşıma oturmuştu. Ve şimdiden baya muhabbet etmiştik.
"Demek öyle" dedim kahvemi yudumlarken, onu dinliyordum farklı şeyler anlatması kafamı dağıtmıştı. Tam o sırada Berk içeri girdi ve masaya doğru geldi "Selam" deyip sandalye çekti. Lan utanmaz herif. İnsan bir sorar oturayım mı diye, kızın rahatsızlığını ben sezdim.
"Kardeşim bir gelsene tur falan atalım. Araba var biliyosun" dedi bir de
"Bayanla sohbet ediyorduk gördüğün gibi. Bir şey anlatıyordu ama" diye çıkıştığımda kız araya girdi "Sorun değil gerçekten, zaten kalkmam gerekiyor" deyip ayağa kalktı. Hayır gerekmiyordu. Kahvesini bile içmemişti.Kız gittiğinde bende ayağa kalkıp dışarı çıktım Berk'te arkamdan koştu. Arabasına gidiyordum zaten. Şoför koltuğuna oturdum, madem arabası vardı. İşe yarasın.
Yanıma oturup ses çıkarmadığında gaza basıp yola koyuldum. Biraz turlayacaktım, bomboşum, amaçsızım. Bir şeye yaradığım yok. Ne yapacaktım ki başka?! Gaza daha çok bastım ana yolda
"Hey benzin bitiyor" dedi Berk, ben son sürat giderken
"Nasıl ya? Doldurmadın mı?"
"Hayır dur biraz"
"Nasıl doldurmazsın oğlum!"
"Abi unutmuşum dur işte"
Hızlı giderken frene şiddetli şekilde bastım ve kafamı direksiyona çarparak iyi bir darbe yedim
"Yavaş dursaydın ya!!!" Dedi Berk bağırırken. Telaşlanmıştı
"Burnun kanıyor" dedi bana bakıp
Arabanın kapısını çarpıp dışarı çıktım "Bıktım! Her şeyden!" Diye söylenirlen arabadan yeni çıkan Berk de araya girdi "Tutku'dan!"
"Neden benzinin yok?!" Diye devam ettim
"Konuyu değiştirme artık! Şu sıçtığımın meselesinden kurtulamayacak mısın? Ne hale geldiğini görmüyor musun?! Mutlu numarası çekeceğim diye daha kötü oluyorsun. O kız kimdi lan? Kafede oturduğun? Ne planın bu mu? Ne lan senin planın?! Bitmiş işte görmüyor musun? Tutku yok artık! Aç gözünü. Kafedeki kızla ciddi düşünebilirsin!" Dediğinde ona büyük bir sinirle bakıp üstüne yürüdüm
Yakasına yapışıp yandaki ağaca bedenini sertçe bastırdığımda dişlerimin arasından "Bitmedi" dedim ve ittirip yakasını bıraktım.
Bitmemişti, lanet olsun. Başından beri kendimi kandırıp olmadığım biri gibi davranıyorum. Düşüncelerimi Tutku'dan çekip sarışın kızın seksiliğine koyuyorum. Değişmedim ki ben! Ne bok yiyorum bilmiyorum hala. Onsuz ne yapacağımı bilmiyorum. Ondan nefret bile edemiyorum. Sanki her şarkıya onu koymuşlar, her resmin içine sığdırmışlar, her parfüm şişesine onun kokusunu sindirmiş, her ceketi üşüdüğünde ona vermek için tasarlamışlar gibi, bütün bunlara karşı bir benim yanımda o yok. Nasıl savaşacağım?"Bir parfüm şişesi olmak için ne yapmam gerekiyor?" Dedim sessizce
***
~Poyraz'ın Abisi~
"Alo?" Lanet olsun bu bu gün on yedinci arayışıydı! Açmak zorunda bırakmıştı sonunda
"Ben Tutku."
"Biliyorum Tutku olduğunu"
"O halde niye açmıyorsun?" Bıktım çünkü senden
"İşim vardı. Çok aramışsın ne oldu?"
"Bir haftadır arıyorum"
"Evet ne vardı?" Sanki bilmiyordum
"Poyraz'ı Türkiye'de yurdumun önünde arabada gördüm desem?" Dediğinde öylece kaldım, aferin Poyraz iyi bok yemişsin!
"Evet o Amerika'da okumayacak" bundan sonraki doğruları söyleyebilirdim çünkü zaten istediğim şey olmamıştı, Poyraz yanımda kalmayacaktı. Ama bundan önceki doğrular yalan olarak kalsa daha iyiydi. Eğer Poyraz Tutku'yla yaptığım anlaşmayı öğrenirse bir daha asla aynı ülkede bile olamayabilirdik. Babamın söylediği yalanın biri için Poyraz'ın ondan ömrü boyunca nefret ettiğini bilirim. Üstelik eğer bile bile onun mutsuzluğunu izlediğimi öğrenirse daha da kötü olur, düşünmek bile istemiyorum. Neyse ki ikiside yeterince saf
"Neden?" Dedi telefondaki ses
"Okulu beğenmedi işte"
"Ya ne demek beğenmedi?! Ben o orada okusun mutlu olsun diye ömrümün yalanını söyledim! O buraya geri mi döndü?! Benim için mi döndü bana doğruyu söyle"
"Evet senin için döndü tamam mı?! Yeter rahat bırakın beni! Arama artık. Poyraz orda ona git konuş" deyip yüzüne kapattım. Gerçekten son zamanlarda yaptığım en mantıklı şey bu olmuştu sanırım. Nefes almam gerekiyordu.Ha birde, bu sıçtığımın evinin kirasını kimle paylaşacaktım şimdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz hiç bitmesin
Teen FictionBu hikayeye başlayıp; elinden bırakamayan, bir günde tüm hikayeyi bitiren ve hatta derste okurken yakalanan, otobüste okurken ineceği yeri kaçıran, sınav haftasında başladıysa hiç birine çalışamayan, annesinden sürekli 'bırak artık şu telefonu' repl...