47.bölüm: Sevilmeyen Etkenler

10.5K 383 77
                                    

Üzülerek söylüyorum ki; bu bölüm finalden önceki son bölüm.. Artık bırakma zamanının geldiğini düşünüyorum, yeni hikayeleri yazmanın nasıl olabileceğini merak ediyorum. Umarım yeni birine başlarsam onuda böyle hevesle okursunuz. Yazmayı bırakmayı düşünmüyorum. Hepinize dair finalden sonra bir yazı yayınlayacağım. Size bunu borçluyum. Finalin, yani 48. Bölümün izinde, 47. Bölümü keyifle okuyun.

"Yeşim Teyze!" Hızlıca ona doğru yürüyüp tüm gücümle sarıldım, özlemiştim. Her zaman ki gibi. Annemle arasında olanlardan bile sonra.

"Bir anda Antalya'ya geliyorum deyince bir şey oldu sandım" dedi sarılmaya devam ederken "İyisin değil mi?"

"Ben iyiyim, okul biter bitmez geleyim dedim.. Bak sana sürprizim!"

Nergis havaalanının kapısından dışarı çıktı ve elini çekingen bir şekilde havaya kaldırdı. Bu ana tanık olacak olmam benim için harika bir şeydi. Birbirlerini çok uzun zamandır görmüyorlardı. Annesinin ne suçu vardı ki oysa, kardeşinin? Neyse ki Nergis'i de kolundan tutup buraya getirebilmiştim.

"Nergis!" Yeşim Teyze büyük bir coşkuyla bağırdı, gözleri dolmuştu eminim. Ellerini ağzına götürüp sonra Nergis'e uzattı, sarıldılar.

"İnanamıyorum" diye devam etti tabii inanamazdı. Kaç yıl olmuştu, kızı gitmiş ve haber alamamıştı.

Bir süre havaalanında oturup konuştuk. Birbirimizi nasıl bulduğumuzdan, İstanbul'dan, Nergis'in buradan sonra ne yaptığından falan. Yeşim Teyze hiç kızmadı ama Nergis de doğru olan hiçbir şeyi söylemedi zaten. Ne Almanya'dan bahsetti ne yaşadığı kötü olan şeylerden.. Çok yüzüstüydü ama Yeşim Teyze de çok sorgulamadı, kızı gelmişti. İşte bu kadar, nedenini sorgulamaya gerek yoktu. Bu özelliğimi teyzeme çekmiştim işte.

Siteye geldiğimizde dejavu oldum. Arabayla gelmiştik, ablamla ben.. Siteye girmek için kartlarımız verilmişti. Yine aynı şekilde siteye girdik. Kokusu bile eski günlere dönmeme yetti diyebilirim. Burada durmak oldukça zordu. Aslında Poyraz'la ayrı olsak daha zor olurdu ama hala birlikteydik. Şuan soğuk davransa da hatta beni bırakıp habersizce Antalya'ya gelse de, üç gündür telefonlarıma çıkmasada.. Ben peşinden gelmiştim. Bunu tahmin edebilir miydi? Tam olarak neye kızdığını anlamak zorundaydım. Savaş'ı bilmiyordu, bilemezdi değil mi? O gün çatıda olanlar aklıma geldi, irkildim.

Eve girdiğimizde Su'yu gördüm. Ne kadar büyümüştü! Eskiden olsa yarım saat sarılırdık, şimdiyse gelip öptü, sonra işim var deyip gitti. Ergenlik dönemi ha.. Sevgilisi var mıydı acaba?

Nergis'le birlikte odasına gittik. Burayı görünce tüylerim diken diken oldu, Nergis nasıl olmuştur tahmin bile edemiyorum. Ona döndüm, saçlarını eskisi gibi kahveye boyamıştı. Suratı iyice küçülmüştü. Bu hali ona daha çok yakışıyordu. Belki de eski Nergis'i hatırlattığından. Yatağına oturdu, orada eskisi gibi ufak tefek gözüküyordu.

"Özlemiş misin?" Dedim sessizce yanına oturarak. Hava karanlıktı, odanın ışığını açmamıştık. Eskisi gibi karanlık odada sohbet etmek mi? Tam bize göre.
"Bana sadece terkettiğim eski bir yermiş gibi görünüyor"
"Daha fazlası olmalı?" Diye tekrarladım, bu oda da onun dejavusu olmalıydı
"Bir de.. Bana eski beni hatırlatıyor, dışarıdaki dünyadan habersiz, yaşanmışlığı sıfır olan gereksiz bir ben. Burada kendimi öyle hissediyorum, sanırım yapamayacağım Tutku. Lütfen gidelim"
"Zaten kısa bir süre kalacağız, yaparsın. Benim için." Diye mırıldandım
"İyi geceler" deyip yatağına uzandı, arkasına döndü
Bende ardından yerde hazır açılmış yatağa uzanıp aynı sessiz kelimeleri kullandım "iyi geceler"

Gece karanlığını iyice arttırırken Nergis'in sesini duydum "Onu sevdiğimi hissetmiştim biliyor musun?" Diye fısıldadı "Uzun zaman sonra"
"Savaş'tan mı bahsediyorsun?" Bu konuyu hatırlamak bile istemiyordum
"Evet" gözyaşı koluma doğru akınca dayanamayıp kalktım, yanına oturdum
"Karaktersizin tekiydi Nergis"
"Evet, evet ama benim sorunum da budur belki. Hep karaktersiz insanları seviyorum, belki de karaktersiz olan benim. Şu zamana kadar yalnızca birkaç insanı sevebildim. Doruk hastalıklı derecede bir sevgiydi, ben onun severken Barış'la çıktım. Almanya'da Adolf, beni kaza yaptığımız gün terketti. Türkiye'ye geldim ve Savaş. Bu son olur sanmıştım.. Olmadı. O da terketti" sırıttı "Evet sorun bende Tutku, şuan bunu bir kez daha anladım" dedi "O gün Poyraz gidince sana haber vermek için yanınıza gelmiştim, lavabodasınız sanıyordum. Geldiğimde oyunu senin kaybettiğinden falan bahsediyordu. Sonra otomatikmen bende kaybettim.."

Yaz hiç bitmesinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin