16.bölüm: Hoşçakal bitanem

22.3K 601 22
                                    

"Seni çok seviyorum biliyorsun değil mi?" Dedim

"Sanırım daha iyi bildiğim bir şey yok" güldü

"Pislik" dedim kafamı çevirerek

"Bir şey söyleyeyim mi?"

"Söyleme"

"İyi sen bilirsin"

Ona döndüm, "İyi ya ne diyecektin?"

Kulağıma doğru eğildi ve fısıldadı, "Bu elbise sana çok yakışmış"

"Biliyorum" gülmeye başladım sonra beline sarıldım ve yürümeye devam ettik

O geceden sonra aradan bir buçuk ay geçmişti. Ağustos ayının ortalarındaydık, dediğim gibi bizi kimse ayıramamıştı. Onu her şeyden çok seviyordum, herkesten. Şimdide ısrarı nedeniyle lunaparka gelmiştik. İyi ki de gelmişiz, pamuk şekerin tadına doyum olmuyor açıkcası.

Bora'nın annesi annemi gitmemem için ikna etmişti. Bora bunun bana olan borcu olarak gördü herhalde ve dediği gibi de beni hiç görmedi, söz verdiği gibi. Yekta'yla da konuşmuyordum. Hayat güzeldi, sadece Poyraz vardı ve birlikte müthiş bir ay geçirmiştik.

"Bunu denemeye ne dersin?" Dedi Poyraz ve beni bu derin düşüncelerden kurtarırken. Parmağıyla işaret ettiği yere baktım, "Çarpışan araba ha? Hasarlı çıkarsın bence" dedim gülerek

"Görelim bakalım" deyip bir arabaya atladı, bende diğerine.

Bir kaç arabadan darbe yedikten sonra geriye Poyraz kalmıştı.. Dönüp ona baktım, beyefendi kızın birinin arabasına çarpmıştı ve kızda onu takip ediyordu. Sanırım Poyraz bir tekme yese kendine gelir diye düşündüm... Vee arkasına takıldım derken bu araba facialarıda bir süre sonra bitti. Kıza sinir sinir baktım çünkü hala Poyraz'a bakıyordu.

"Anlaşıldı, senin bu kıskançlık krizlerin başımıza bela açacak sanırım?" Dedi Poyraz gülerek

"Sus bence"

"Dönme dolaba binsek? Korkar mısın?"

"Atlı karınca demediğine dua ediyorum sadece" elini tutup dönme dolaba doğru sürükledim, arkamda pis pis sırıttığına emindim. Romantik bir deneyim olurdu en azından. Değil mi? Filmlerde öyle oluyordu. Aklıma The Notebook geldi, gülümsedim.

Dönme dolap klasik dönme hareketlerini yaparken Poyraz'a döndüm

"Hızlı sayılır değil mi?" Dedim gülerek

Cevap vermedi, onun yerine bana daha da yaklaştı ve dudağını dudağıma değdirdi. Bunu her yaptığında donup kalıyordum. Garip olansa Poyraz beni öpmüyordu, sadece dudağını değdirdi, nefesini hissedebiliyordum. Bir dakika boyunca öyle durdu

"Seni kaybetmekten çok korkuyorum, Tutku" diye fısıldadı, sanki cümlelerini duymak yerine yutmuştum, onu öptüm. Gözümden bir damla yaş aktı.. Nedenini biliyordum

Yaz bitiyordu, İstanbul'a dönmek zorunda kalacaktım. Ne olacaktı? Bu konuyu korkumuzdan dolayı sanırım, hiç açmıyorduk. Ama ilk defa bunu dile getirdi, ağlamama sebep olmuştu.

Geri çekildi, en tepedeydik "Ağlıyor musun?" Diye sordu

"Bariz değil mi?" Dedim ona bakarak

"Ağlama Tutku, eğlence parkındayız"

"Ama hiç eğlenceli konulardan bahsetmiyoruz. Poyraz, bu gerçeği değiştirmiyor. Gitmem gerekecek, çok az kaldı... Ne olacak? Ne olacağız?"

"Ben bunları konuşmak istemiyorum" dedi gözlerime bakarak "Son zamanlarımızı güzel geçirsek?"

Son... Diye geçirdim aklımdan, denemeyecek miydik? Hiç mi şans vermeyecektik birbirimize.. Ben İstanbul'a gidince yürümeyecekti yaniz. Denemeyecektik.

Yaz hiç bitmesinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin