Bölüm geciktiği için çok üzgünüm. Geçerli nedenlerim vardı özür dilerim hepinizden, umarım keyifle okursunuz.
***
Tek hissettiğim yorgunluktu. Havaalanından çıkıp İstanbul'a varınca hemen hastaneye geri döndüm. Babam orada olmalıydı, doktorda. İki gün kadar annemde kalmıştım. Kendime gelmek istiyordum, o ne yapmıştı hiç bilmesem de açıkcası delicesine merak ediyordum. Umarım gitmiştir diye geçirdim içimden. Yoksa bir türlü tutamadığım şu bencil yanım onu kolundan tutup 'gitme' diyebilirdi.
Hastane odasına girince doktorla babamı konuşurken gördüm. İkiside benim kadar yorgun gözüküyordu. Babam beni görünce ayağa kalkıp yanıma doğru yöneldi.
"İkinize de çok teşekkür ederim, gerçekten" dedim gülümsemeye çalışarak
Babam durumu farketmiş olacak ki "iyi misin?" Diye sordu ona döndüm "Sence?"
"Yeterince yorgun görünüyorsun, biraz dinlen" diye araya girdi doktor
"Ona siz mi pes etmemesini söylediniz?" Diye atıldım, bir anda aklıma gelmişti "Beni Antalya'ya götürdü"
"Bir doktor olarak bu vakalarda hep bunu söyleriz. Eğer söylemesek beyefendi anlayabilirdi" deyince içimde bir şeyler titredi, yanıyordum
"Siz benim neler yaşadığımı biliyor musunuz?! Sizinle bir anlaşma yaptık! Siz sadece ona hafızamı kaybettiğimi söyleyecektiniz, geri gelebileceğini değil! Pes etmemesini değil" bağırırken bir yandan ağlayınca babam isyanda olan kollarımı tuttu "Sakin ol hadi çıkalım buradan"
"Hayır baba!" Diye atıldım, sinirimi birinden çıkarmam gerekiyordu artık "İki gündür gözüme uyku girmiyor! Onu o halde görmek nasıldı biliyor musunuz! Gözümün içine umut dolu bakması ne kadar iğrenç bir şeydi! Ondan daha da iğrenç olan orada ona o anda sarılamamamdı" o an aklıma geldi, ona ondan korktuğumu söylediğim an "Birinin size umut dolu bakışlarıyla bakarken sizin ona onun bu bakışlarından korktuğunuzu söylemeniz..nasıl korkunç. Bunu bilerek yapmanız, vicdanınız için susmanız nasıl kötü bir şeydi, onun için ondan vazgeçmek derler ya bunu en kötü yoldan yaşadım.." Sesimin git gide kısıldığını ve artık ağlamadığımı farkettiğimde kendimi silkeledim ve bakışlarımı yerden kaldırıp tekrar doktora baktım "Ona pes etmesini söyleseydiniz bunlar olmazdı!"
"Zaten bir doktora vurdu! Babanızla da tartıştı kendisi!" Dedi doktor, babama baktım, omuz silkti "Tamamen pes etmesi yönünde konuşmuştum."
"Herneyse. Eve gitmek istiyorum" dedim. Anladım ki sinir çıkarınca bile ses tonumdan acizliğim anlaşılıyordu. Ben böyleysem o nasıldı kim bilir?Araba durunca babamın evine geldiğimizi farkettim. Tabii ya nereye gidecektik başka, yurda mı bırakacağını sanıyordum?
Babam köşedeki odayı gösterince hiç düşünmeden gidip yatağa girdim. Sıcacıktı, sıcak yatakları seviyorum. Ağlamaya bile vakit bulamadan uyuyakalmışım..
Ertesi sabah geç uyandığımda bu kadar uyumamın normal olduğunu anladım. Çok yorulmuştum, üstelik bir de kaç gündür uyuyamıyordum. Onun o bakışları aklıma geldikçe..
Mutfağa gittiğimde babam bir şeyler hazırlamıştı. Geçip masaya oturduğumda yapmak için çaba sarfettiği omleti tabağıma koydu "Günaydın"
"Günaydın, gerek yoktu. Bütün bunlara yani"
"Güzel bir sohbet ederiz. Dur çayları da getireyim"On dakika sonra beklenen soruyu sordu "Bugün iyi misin? Uykunu almış duruyorsun"
"Bu gün dersim öğleden sonra biliyor musun, ders kaybetmedim yani" diyerek konuyu değiştirdim ama o konuşmakta ısrarlı gibiydi
"Sence gitmiş midir? Abisiyle?"
"Yumurta işinde baya iyisin aslında" diye devam ettim
"Umarım gitmiştir, bütün bunlara değmeli" deyince sabrım tükendi
"Bir yanım gitsin istiyor, diğer yanımsa.. Bilmiyorum işte"
"Seninle gurur duyuyorum kızım. Bu büyük fedakarlık ama burada da mutlu olabilirdi, şimdi üzüldüğünden daha az üzülürdü bence" deyince ona doğru baktım, bunu bende düşünmüştüm!
"Üzülecek tabii ki. Ama bitecek üzüntüsü zamanla. Sadece okulunu orada okumasını istiyorum. Çünkü bu hep yapmak istediği meslekti, dünyanın en iyi okullarından biri. Neden burada sevmediği bölümde sırf beni bırakmamak için okuyacak ki? Ona bıkkınlık verirdim. Bana, git dersen giderim demişti. Git dedim...gitmiştir"
"Git mi dedin tam olarak?" Diye sordu babam illa anlatacaktım yani
"Sürekli bana bir şeyler anlattı, tüm siteyi, tüm anılarımız olan her yeri tek tek gezdirdi, anlattı. Yaşadığımız olayları, nasıl üstesinden geldiğimizi, bunun küçük bir şey olduğu.. Sürekli bana hatırlıyor musun diye sordu bir türlü pes etmedi, bıkmadı. Bende hayır demekten bıkmadım ama..." Daha fazla konuşamayacaktım, gözlerim kan çanağı olmuştu, yaşlarsa omletime teker teker dökülüp onu tuzluyordu. Babam beni öyle görünce "Devam etmek zorunda değilsin, üzgünüm" dedi sanki suçlu oydu
"Hayır rahatlıyorum" dedim, ağlamak rahatlık veriyordu gerçekten "Baba çok zordu, ona..yalan söylemek. Anılarımızı anlatırken.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz hiç bitmesin
Teen FictionBu hikayeye başlayıp; elinden bırakamayan, bir günde tüm hikayeyi bitiren ve hatta derste okurken yakalanan, otobüste okurken ineceği yeri kaçıran, sınav haftasında başladıysa hiç birine çalışamayan, annesinden sürekli 'bırak artık şu telefonu' repl...