Ben yine kıyamadım ki ya... Yine geldim, yine geldim. Durduramadım kendimi, daha fazla üzmeyim şu acı bölümler hızlı geçsin istedim... Atlatalım şu kötü günleri dedim. Şimdiden hepinize iyi okumalar...
'ALLAH BENİM BELAMI VERSİN!' bir hırsla daha yumruğunu tekrar geçirdiğinde olduğu yere çökmüştü. Gözyaşları oluk oluk yanaklarından badisine kadar uzandı adamın. İçindeki yangın harlandıkca ölüm fermanına daha da yaklaşır gibiydi. Zaten çürümüştü bir haftada. Ne mide kalmıştı ne de ciğer. Hepsi katran karası kesilmişti ama en çok kalbi kanamıştı. Bilinmez alevlerin içinde yanıyordu ciğeri. Sıktığı dişlerini bile hissedemeden yaşamaya çalışıyor hatta yaşıyor gibi görünüyordu. Oysa çoktan ölmüştü adam. Kendi cenazesini kendi elleri ile Hera'nın gidişini izleyerek kaldırmıştı. Bir toprak parçasının altında değildi belki ama o da olurdu böyle giderse.
İki ay geçmişti. Adamın da kadının da içine yangın olan iki ay. Aren artık çileden çıkmıştı. Nereye saldıracağını şaşırmış halde bir ona bir başkasına bağırırken buluyordu kendini. Bünyesi ise iyice çökmüştü adamın. Aldığı hava dahi zehir olmaya yetiyordu.
'Nerede Sencar! Nerede bu kadın! Nerede ya nerede!' bağırışı bütün evin sallanmasını sağlasa da Sencar derin bir nefes aldı. Hala bulamamışlardı. Adam sinirlenmekde haklıydı ama adı gibi biliyordu ki Hera'nın yerini bir tek Ceren biliyordu. Sadece neden kadını sakladığını bulamıyordu. Bulsa zaten anında konuşup gidip kadını alarak getirecekti adama. Ama yoktu işte. Yurt dışına dahi gidebileceğini düşünerek bütün havaalanlarını kontrol etmişti. Sırf İstanbul değil diğer şehirlere de haber yollamıştı ama yoktu.
'Sana diyorum! Nerde?!' Sencar yakasının toplanması ile derin bir nefes alarak göz altları çökmüş adama baktı.
'Bulamıyoruz abi.'
'İki ay lan! İki aydır bir kadını nasıl bulamıyorsunuz! Herkesi ininden çıkaran siz nasıl sevdiğimi bulamıyorsunuz Sencar!' Aren adamın hırsla yakasını bıraktığında her zaman olduğu gibi yine yerle bir etmişti evi. Eline geçen ne varsa rast gele fırlatıyordu. Oysa planı bu değildi. Planı Hera'nın attığı her adımı takip etmek, kadını bir dakika bile olsun her gün görmekti. Ama hem kurduğu plan yıkılmış hem de özleminden psikolojisi alt üst olmuştu.
'Bulun! BULUN ONU!' adamın bağrışı ile Sencar ağzını açmıştı ki Aren'in yeniden bağırması ile yuttu cümlesini.
'Siktir git bul onu bana!'
'Peki abi' sakin kalmaya çalışarak adam dışarı çıktığında Aren'de merdivenleri çıkarak çalışma odasına girmişti ki çalışma masasının çekmecesini açarak derin bir nefes aldı. Yaşayamıyordu onsuz. Yapamıyordu işte, nefes dahi alamıyordu. Hayatın bir gram anlamı kalmamıştı. Göz yaşları ile çekmecedeki silahı aldığında dizlerinin üzerine çöktü birden. O sırada Sencar'da adamın ne yapacağını bilmeden eve girmişti ama Aren'i göremediği için merdivenleri çıkmaya başladı. Adam silahın namlusunu çenesine dayadığında titrekce soluklandı. Hiç mi faydası olmazdı bu oksijenin. Hiç mi insana iyi gelmezdi sevdiği yanında olmayınca.
'Abi! Abi bırak onu.' Sencar'ın sesini duysa da Aren ne silahı bırakmıştı ne de gözyaşlarını dindirmişti. İçi çekiliyordu adamın resmen.
'Sevdim lan sevdim.'
'Abi kurban olayım bırak onu. Tamam hallederiz. Bulacağız yengeyi. Getireceğiz sana'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimse Sağ Çıkmaz (Tamamlandı) (Kısım 1 - Kısım 2)
RomanceKılıç ne kadar keskindi? Veya bir kurşun ne denli yakardı canı? Hangi insan ölümle dik başlı halde karşı karşıya dururdu? İnsanoğluydu işte. Ne keskin kılıçlar, ne de kavuran kurşun yarasına karşın ölümle göz göze gelmeye cesaret edemezdi. Yıkılan t...