Valla normalde yazacak halim yoktu, belki vardır bileniniz trafik kazası geçirdim, bırakın kaza geçirmeyi ben direk otobüse geçirmiş bulunmakdayım ve mükemmel şekilde dağılmış durumdayım, ancak bu bölüm hazırda ve tek olduğu için gönder gitsin dedim. Bana biraz müsade, siz de anlarsınız ki kaza nedeni ile kolumu çarptığımdan acımız büyük. Fazla zorlayamıyorum, o yüzden kusura bakmayın lütfen bir süre. Hepiniz seviliyorsunuz...
'Erkeğim.' duyduğu kelime ile adamın anında gözlerinin içi parlamıştı. Evet, doğruydu. Artık Aren Hera'nın erkeği, Hera'da Aren'in kadınıydı. Resmi olarakda dini olarakda bu böyleydi.
'Kadınım...'
'Seni istiyorum.' kadının cümlesi ile Aren'in kaşları havalandığında aklına gelen ayrıntı adamın anında omuzlarını düşürdü.
'Bebeğimizi düşünmemiz gerek.'
'Doktorla bu sabah konuştum. Sorun olmazmış ama yine de dikkatli olun dedi.'
'Bak sennn...' Hera'nın yanakları tekrar kızarmaya başladığında Aren ayaklanarak kadını da kaldırmış ardından usulca narin bedeni sararak kadının dekoltesinin açık bıraktığı teninde parmaklarını dolaştırmıştı. İkisinin de dudakları ruhları gibi birbirine mühürlenirken akıllarında bu güne dair en gerçek ayrıntı da vardı. Onlar bu defa karı koca olarak ruhlarını harman edeceklerdi. Terlerini birbirlerine tamamen aitken karıştıracaklardı. Adamın parmakları bu defa ince fermuarı bulduğunda iki parmağı arasına sıkıştırıp kaydırmıştı. Kadının açılan beline tenini değdirdiğinde ise adamın dudakları boyun girintisine gömüldü. İkisinin de kıyafetleri hızlıca yeri boyladığında Aren dudaklarını hala kadının boynundan çekmemişti.
'Seni seviyorum' Hera'nın boğuklaşan sesi ile gülümseyip alınlarını birbirlerine yasladıklarında derin bir nefes almışlardı. Aren eğer hala kendini durduruyorsa bunun tek nedeni sakinleşip kadının canını yakmak istemediği içindi. Tenini, nefesini, kokusunu o kadar özlemişti ki şuan kendini kontrol etmesi bile bir başarıydı. Usulca kadını kucaklayarak dikkatlice yatağa bıraktığında anında yanına uzanmıştı. Hera'yı kucağına oturtup belinden çekerek daha çok kendine yaslanmasını sağladı. Hayatını adayacağı ve bundan pişman olmayacağı kadındı Hera. Aldığı nefes, içtiği su ne ise bu kadın öyleydi. Vazgeçilemez, vazgeçilmesi teklif bile edilemezdi. Her bakışında bir kez daha sevdalandığı, tenine, kokusuna doyamadığı, gülüşüne can vereceği kadındı. Dudaklarına tekrar uzandığında anında birleşmişti dudakları. Adam elini kadınlığına götürüp okşamaya başladığında ise Hera'nın titreyerek kapanmıştı göz kapakları. Dudaklarını tekrar ayırıp burnunun ucunu öptü bu defa Aren.
'Aç gözlerini güzelim' göz kapakları hafifce titredikden sonra açmıştı gözlerini.
'Her gün sevdasında yerle yeksan olduğum kadının gözlerine bakarak sevişmek istiyorum. Gözlerine bakıp sana nasıl tutulduğumu tekrar ve tekrar hatırlamak istiyorum. Gözbebeğindeki ışıkdan bana can vermiş kadnımı görmek istiyorum. Ben senin ruhuna gözlerinden ulaşmak istiyorum.' boğuk sesinden sonra tekrar birleştirdi dudaklarını.
'Yapalım lütfen, çok özledim seni' Hera dudaklarını ayırmadan konuştuğunda gülümseyip bacaklarının iki yanına açmasını sağladı bu kez. Adamın zirveye çıkması fazla uzun sürmeyecek gibi görünsede kendini tutmak istiyordu, tabi nasıl yapacağı konusunda bir fikri yoktu. Belini yavaşca kavrayıp kadını bastırdığında bir olmuşlardı yeniden. Nefesleri sıklaşırken yavaşca döndererek bedenini üste çıkarmıştı adam. Mahmurlaşmış gözleriyle Aren'e baktığında gülümseyip boynuna yaklaştı adam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimse Sağ Çıkmaz (Tamamlandı) (Kısım 1 - Kısım 2)
RomanceKılıç ne kadar keskindi? Veya bir kurşun ne denli yakardı canı? Hangi insan ölümle dik başlı halde karşı karşıya dururdu? İnsanoğluydu işte. Ne keskin kılıçlar, ne de kavuran kurşun yarasına karşın ölümle göz göze gelmeye cesaret edemezdi. Yıkılan t...