İlk öncem şunu söyleyeyim, yorum yapanlarda farklı kişileri görüyorum. Bu beni aşırı mutlu ediyor. Eğer gözden kaçırdığım ve cevap vermediğim varsa çok özür dilerim. İnanın bu ara aşırı bir programım var, bırakın yorumları ne bölüm yazabiliyorum ne ders çalışabiliyorum.
Ayrıca Fikirizm bu gün çıldırabilir, eğer ki okuyamıyorsa bölümü kusura bakmasın artık. Yapacak bir şey yoktu :) Kafam yoğun, programım yoğun, sinir sistemimi bozan yaklaşık beş kişi ile aynı anda baş etmeye çalışıyorum.
Aşağıdaki şarkıyı tamamen dinleme fırsatım yeni oldu. O önerimdir bilginiz olsun... Belki bu bir ilk ama söylemeden geçemeyeceğim bana bazı anılarımı hatırlatıp gün hesaplatan bir şarkı bu. Derin acı çekiyorum dinlerken... :( Hepinize iyi okumalar, seviliyorsunuz. :*
Elini usulca kadının beline yerleştirdiğinde burnunu gömdüğü saçların kokusunu da derince çekti ciğerlerine. Ki Hera zaman kaybetmeden adamın belindeki elini tutup kendine çekmiş daha çok yaklaşmalarını sağlamıştı. Aren ise başını kadının ensesine yerleştirerek dudaklarını da oraya bastırdığında aylardır uyuyamayan bedeni uykunun rahat kollarına bıraktı kendini.
Güneşin farklı vuruşu bu kez Aren'in içine işler gibiydi. Farklı olacaktı bu gün. Özgürlüklerine özgürlük katıp adam akıllı iki sevgili gibi vakit geçireceklerdi Hera'yla. Bakışları saati bulduğunda neredeyse öğlene yaklaştığını görerek sakince kadına doladığı kolunu çekip çıkmıştı yatakdan. Telefonunu komidin üzerinden alarak odadaki balkona çıktığında Ceren'in numarasını rehberden bularak aradı.
'Aynı evde telefonlaşmak yeni moda mı?' kadının sesi ile gözlerini devirip park alanındaki arabalara baktı.
'Ne bileyim kızım burada olduğunu. Bana bak sana bir şey soracağım.'
'Sor bakalım Aren Rollas.' kadının derin nefesi ile Aren gözlerini uyuyan kadına çevirip balkon demirlerine yaslandı.
'Hera'nın gezmesi tehlike içermez değil mi?'
'Hareketlerine dikkat ederse tehlike söz konusu değil. Hoplayıp zıplamasın fazla heyecan yapmasın ve ağlamasın.'
'Tamam, sağol.'
'Rica ederim.' adam telefonu kapattığı gibi tekrar içeri döndüğünde dolabın kapaklarını açarak üzerine kot gömleğini ve pantolonunu geçirerek yatağa oturmuştu. Hera'nın saçlarını usulca okşamaya başladığında ise kadının mırıldanması ile gülümsemesi büyüdü.
'Canımın nefesi'
'Nefesim...'
'Uyan hadi güzelim.' diyerek kadının saçlarına dudaklarını bastırdığında Hera sakince gözlerini aralayıp buruşturduğu suratı ile etrafa ardından Aren'e baktı.
'Uykum var ama...'
'Sen bu kadar uykucu değildin, ufaklığın marifeti demi bu da?' gülümsemeleri büyürken Hera başını salladığınd çoktan hazırlanmış adamı da dikkatle süzmüştü. Bakışı, kokusu, dokunuşu bambaşkaydı da bu adamın giyim zevki yok muydu Hera'yı her an kıskançlık krizlerine sokabilirdi. Neden bu kadar özeniyordu kendine, Hera'nın katil olması için çabalıyorsa pek de zorlanmasına gerek yoktu açıkcası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimse Sağ Çıkmaz (Tamamlandı) (Kısım 1 - Kısım 2)
RomanceKılıç ne kadar keskindi? Veya bir kurşun ne denli yakardı canı? Hangi insan ölümle dik başlı halde karşı karşıya dururdu? İnsanoğluydu işte. Ne keskin kılıçlar, ne de kavuran kurşun yarasına karşın ölümle göz göze gelmeye cesaret edemezdi. Yıkılan t...