Gecenin bir vakti bu kapıda ne işim var demekten yorulmuştum. Çünkü her seferinde çiğnediğim kurallarımla buraya gelip duruyordum.
Yapmam dediğim birçok şeyi yapmaya başlamıştım. Kendime meydan mı okuyordum?
Sıkıntıyla nefes verip yerimde iyice yayıldım.
Ayaklarımı kaldırıp direksiyonun üzerine koyma tuhaflığını yapacak kadar beklemekten sıkılmıştım.
Ben bunları düşünürken evin önüne taksi yanaşıp durdu açılan evin kapısından Karan dışarı çıktı.
Annesine ve kardeşine verdiği öpücüklerle onu işe gönderdiğim günleri düşlemeden edemedim.
Belki bana da bir öpücük verirdi. Kurduğum hayalin imkansızlığıyla kolumu cimdikleyerek kendimi kendime getirdim.
Kapının önünde duran taksiden inen adamla tokalaştı ve şoför koltuğunda yerini aldı.
Vardiya değişimi yapan arkadaşı boş sokakta yürüyerek kaybolurken bende hızla Karan'ın peşine düştüm.
Hırsız poliscilik oynuyor gibi kendimi hissetmem şu durum için gayet normaldi. Adamı resmen kovalarcasına takip ediyordum.
Sürdüğü araba eminim ki bir Porsche olsa daha fazla hız yapardı ki oldukça ustaca kullanıyordu.
Ben takipte o önde iki üç müşteriyi daha alıp bıraktık evet bıraktık çünkü o nereye ben oraya dolaşıp duruyordum peşinde.
Ne yapmaya çalıştığım hakkında ise bir nebze olsun fikrim yoktu.
Aramıza hatrı sayılır bir mesafe bırakarak takipteydim.
Yol uzayıp giderken evime giden yola girince içimde bir umut filizlendi.
Eğer beni görmeye gidiyorsa bunu bilmemem gereken durumda şahit olabilirdim.
Evimin önünde durduğunda bende biraz uzağında durup farları kapattım.
Arabasından büyük bir yavaşlıkta inip kısa bir bakış attı etrafına ve ağır ağır yürümeye başladı.
Ellerini cebine sokuşu ve o geniş omuzlarının duruşu bana keyifli bir görüntü sunmuştu. Fakat bu görüntünün içine eden beni hedef alarak yürümesi olmuştu.
Yanıma ulaşmadan arabadan indim.
Bana yaklaşarak attığı her adımda nefes alış verişlerim hızlandı.
Tam dibimde adımlarını bitirdi tek eli cebinde olduğu için boşta kalan diğer elini arabama yaslayıp beni arabayla kendi arasında sıkıştırdı.
Kanım damarlarımda çağlayarak dolaşıyordu. Kalp atış sesimi eminim ki duyuyordu. Kulaklarım uğulduyor gözlerim bulanıklaşmaya başlamıştı.
Gözlerim geniş göğsündeydi. Kendimi tek bir noktaya odaklayarak sakinleştirmeye çalışıyordum.
Suratıma düşen bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırmasıyla şaşkınlıkla gözlerim gözleriyle buluştu.
Gözlerindeki en derinleri keşfederken fısıltıyla konuştu.
"Peşimi bırak sarı kader değil bizimkisi..."
Lakabım sarı olup kalmıştı. Ağzında ismim yoktu zaten sadece bana hitabeti bununla sınırlıydı.
Tam itiraz edip konusacaktım ki beni engelleyen ıslak ve sıcak dudakları oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRR-I KADER
ChickLitKitabımı nasıl bir yolculuktan gelip keşfettiğini bilmiyorum. Kalemim sayesinde yeni bir yolculuğa çıkacağına eminim. Bu süreçte kafandaki ön yargılarını sileceksen ve kelimelerimi dikkatle sonuna kadar okuyacaksan başlayabilirsin. Eğer bunları yap...