BÖLÜM 12

27.7K 1.8K 86
                                    

İki hafta sonra...

Bu sefer istikrar tutturmuş.
Karan"a öyle bir mesafe koymuştum ki bir adım yanımda bile dursa sarsılmaz çelik zırhımı aşamamıştı.

Bütün karmaşıklıklar sırasıyla dizilirken cemiyet benim hakkımda dedikodu kazanını kaynatmak da geç kalmamıştı.

Geçen günler unutturması gerekenleri daha bir dışarı vuruyordu. Zihnimdeki düşüncelerin boyutu büyüdükçe beni altında eziyordu.

Takmamaya çalıştıkça üst üste yığılıyor. Yığıldıkça da bilinç altımda New York'a yeniden kaçma planları işliyordu.

Günler geçip giderken ve ben
Karan' dan uzak durmaya çalışırken abim karısı ile tatil yapma kararı aldı.

Biricik yeğenim Arden anneme ve yanında da promosyon olarak şirketler bana teslim edildi.

Arden fazla gelmezdi bana ama şirketler oldukça ağır bir yükün altına girmem demekti.

Mecburiyetten kabul ettiğim durumla baş başa kaldım.

İşler kendi halinde yürüyordu açıkçası bende sadece imza yetkisi vardı ki bu oldukça basit bir aşamaydı.

Ta ki bir ihalede yaptığım minicik hatta ufacık hataya kadar.
Şirketimizin girdiği ihaleye verdiğim fiyat diğer firmaların verdiği fiyatın iki katı olunca haliyle ayvayı yemiş oldum.

Günler boyunca süren nasıl olur, ne yaparız, bu işin altından nasıl kalkarız önermelerini içeren toplantılar bütün zihnimi bu işe odaklamama sebep olmuştu.

İhaleyi en az hasarla atlatmanın adına çalışanlarla çıktığımız kutlama yemeğinde unuttuğum bütün o düşünceler peşimdeydi. Kendimi lanetlenmiş gibi hissederek yine olayların içinde buldum.

O kumral kadın yine nereden çıktı bilmiyorum ama yanında iki kızla gelip karşımdaki masaya oturmuştu.

Beni süzüp duran kıza bakmamak için kendimi iş arkadaşlarımın konuşmalarına verdim. Bu durumda da boş muhabbetlere maruz kalarak yine zarar kendime olmuştu.

Kızın bakışlarından kurtulma ihtimalini düşünmeyi es geçip bende ona bakmaya başladım.

Gözlerini benden çekmedikçe inat ediyor o inat ettikçe benim damarıma basıp duruyordu.

Benim orada olduğumun farkındaydı buna istinaden konuşmalarının dozunu artırarak sesini her ihtimalde duymam gereken bir ayara getirmişti. Bunu neden yaptığı umrumda değildi bana bakmasını ya da benim varlığımla ilgili bir girişime bulunmasın yeterdi.

Önüme dönüp çalışanlarıma daha çok dikkatimi verdim. Tabi bunu yaparken çalan telefonunun sesine kulak kesilmeme engel olamamıştım.

"Karancığım."

Ağzından çıkan ismin eki beni bayarken göz devirip dinlemeye başladım.

Dinliyorum dediğime bakmayın şu an hiçbir şey konuşmuyordu karşı tarafı dinlemekle meşguldü.

"Tamam canım hemen geliyorum."

Apar topar kalkarken nereye diye itiraz eden arkadaşlarına tek bir cümle kullandı ve bu cümleyi kullanırken bana baktı.

"Karan'nın bana ihtiyacı varmış."

Damarlarımda gezen kanın donup buz olduğunu ve sonra parçalara ayrılarak bıçaktan daha keskin hale gelip damarlarımı yırttığını hayalimde kurgularken bile acısını hissettim.

SIRR-I KADER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin