Dün gece bana ait olmayan fakat kalmak zorunda bırakıldığım odaya sinirim ve ben giriş yaptık.
Öfkeli halimle yatağa yatıp tavana gözlerimi diktiğimde beynimde parça parça görüntüler oluştu.
Bunların çoğunluğu Karan'la ilgili olanlar ve bir kısmında da nişanlım dediği kız vardı.
Karan'nın annesi ve Bektaş amcanın yaşadıklarını annem anlattığında karakterleri tanımıyor gibi dinlediğim olay tamamıyla tanıdığım kişilere aitti.
Annesi ve kardeşi hakkında alamadığım bilgilerin yanında Karan ve nişanlısı gibi birçok soru aklımın içinde dönüp durdu.
Hava aydınlanmaya başladığında sabaha kadar uyuyamamam bunca sorunun arasında küçüçük bir detaydı.
Ne ara uyuya kaldığımı anlamadığım bedenim annem tarafından sarsılırken uykuyla uyanıklık arasında kendime gelmeye çalışarak yerimden doğruldum.
"Ne oldu?"
Sorduğum soru saçma gibi gelse de biri ölmediyse beni uyandırmak daha saçmaydı.
Çünkü ben top patlasa uyanmayacak olan insanlar yüzdeliğine birinci sırada girebilirdim.
"Koskoca dernek yurt dışından dönen kızım için parti düzenliyor. Ama gelin görün ki benim kızım çapaklı gözleriyle bana bakerken ne oldu diyor. Kalk hadi kalk."
Annemin soluksuz kurduğu cümleleri umursamadan yatağa kendimi geri attım.
"Ben gelmiyorum."
Söylediğime kısa bir çığlık koparan annemin değişmediği gerçeği ile iki yıl sonra bile yüz yüze kalan ben yastığı başımın üstüne aldım.
"Olur mu öyle şey ne derim ben cemiyete."
Başımı bile kaldırmadan mırıldandım.
"Öldü de."
Bu gereksiz diyalog benim galibiyetim ile sonuçlandı.
Bu gece evde pijamam ve filmlerimle birlikte huzurla kafamı dinledim gibi bir konuşma yapmayı çok isterdim.Çünkü belimi sıkan elbise ve ayağımdaki topuklulularımla olmak istediğim yer burası kesinlikle değildi.
İnsanların bana sarılışı bile gerilme sebebimken çapkın bakışları ile göz süzen zengin züppeleri baş belası bir durumdu.
Gözlerimi etrafta gezdirip beni buraya sürükleyen annemi aradım.
Bektaş amcanın yanında koyu bir sohbete daldığı arkadaşlarıyla oldukça mutlu görünen annemden gözlerimi çektim.
Sıkıntı ile yanaklarımı şişirip nefesimi tuttum. Patlayan balon misali nefesimi serbest bırakırken ortamdan uzaklaşmak adına terasa çıktım. Korkuluklara tutunduğumda derin bir nefes aldım.
Gökyüzüne başımı kaldırıp baktığımda gördüğüm yıldızlar gülümsememe sebep olmuştu ki arkamdan gelen sesle sıçradım.
"Bende onur konuğu sarı nerelerde diyordum."
Sert sesi alay eder tarzda konuşsa da kalın tonlamasından ödün vermeyecek şekilde çıkmıştı.
Arkamı dönüp cevap vermek onunla yine bir bilinmezliğe sürüklenmek istemediğim için sesimi çıkarmadım.
Vermediğim tepki en fazla geri gitmesine neden olurdu ki şimdilik kimseyle yüzleşecek gücüm de yoktu. Özellikle bu kişi Karan ise hiç yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRR-I KADER
ChickLitKitabımı nasıl bir yolculuktan gelip keşfettiğini bilmiyorum. Kalemim sayesinde yeni bir yolculuğa çıkacağına eminim. Bu süreçte kafandaki ön yargılarını sileceksen ve kelimelerimi dikkatle sonuna kadar okuyacaksan başlayabilirsin. Eğer bunları yap...