Karan...
Dün gece havuzdan jet hızıyla çıkıp kaçar adım yanımızdan uzaklaşan Alya'nın peşinden gidememiştim.
Kerem ardından gittiği için benim geri durmam için bir sebep olmuştu. Zaten yakın olmak gibi bir çabamda yoktu. Uzaktan izlemek en mantıklısıydı çünkü ben ona zarardan başka birşey veremezdim.
Alya'nın havuza düşmeden önce elinden fırlayan paket tam olarak havuzun bitiminden başlayan yapay çimlerin arasında tüm sadeliği ile bana göz kırptı.
Bulduğum paketi açıp içindeki hediyeye bakmak için yeltendiğim sırada karşımda duran Filiz'in meraklı bakışları bana engel oldu.
Karşımda durabilecek yüzsüzlüğü kendinde bulması sinirlerimi gererken öfkeli bakışlarımı yüzüne diktim.
Okların kendini döndüğünü anladığı an yarım ağız iyi geceler dileyerek yanımdan uzaklaştı. Şu an etrafımda olmaması onun için en hayırlısı olurdu.
Tekrar hediyeye yönelen dikkatim beni merak duygusuna sürüklerken iç sesim aç Karan dedi. Bu hediyenin anlamı Alya'nın ellerinden almış olmak ve onun yanında onun varlığı ile birlikte açmaktı.
Ertesi sabah dün akşamki kararımın ne kadar da haklı olduğunu gördüm.
Alya'nın varlığıyla birlikte açtığım hediye ve okuduğum şiir fazla anlamlıydı.
Gözlerimi Alya'nın gözleriyle buluşturduğum da tüm yaptıklarımı yapacaklarımı bir anlığına unutmak istedim.
Ona sımsıkı sarılıp bırakmamak istedim ama yapamadım. İçimin aksine dışım taş kesilmişti adeta...
Bana verdiği bu hediye bende öyle bir etki yaratmıştı ki kendimi ilk kez eski günlerdeki gibi, Taksici Karan gibi hissetmiştim.
Sonradan karıştığım bu yaşam tarzında ilk kez beni şaşırtan biri çıkmıştı. Diğerlerinin aksine...
Gerçi yıllar önce de Alya'nın farklı biri olduğunu biliyordum. Fakat ona güvenmeyi, inanmayı seçmemiştim.
Biz ayrılmak üzereydik belki gözlerimiz ayrılamamıştı öylece baktık birbirimize.
Sonra şiirdeki dizeler geldi aklıma sevdiğini yüklü bakışlarıyla öldürmek.
Ona tüm acılarını yaşatan bendim. Sevdiğim kadının mutluluk sebebi olamamıştım. Bunun için bir kere bile çaba sarf etmemiştim. Ama onun istediği yürekli olmamdı.
Bende o yürek vardı var olmasına da intikam ateşiyle yanarken onu kendime ait kılamazdım.
Tam tersi olan bir kılıçla öldürmeyi ise zaten yapacaktım. Belki bu durum caniceydi belki de beni pişmanlık serüvenine sürükleyecekti.
Ama tek his şu an için gözümü karartmış olmamdı. Sonu ne olursa olsun.
Ben bu düşüncelerle boğuşurken Alya noktayı sözleriyle çoktan koymuştu.
"Beni sen öldürdün Karan. Ne acı ki bunu bile doğru düzgün yapamadın. Bu kolye sana korkak olduğun için bitirdiğin bizi hatırlatsın. Kolyeyi gördüğün her an yüreksizliğinin ve cesaretsizliğinin aklına gelmesini dilerim. Yeni hayatın ve Doğum günün kutlu olsun."
Üzerimde tarifi belirsiz bir sakinlik vardı. Neydi beni yatıştıran gözleri mi yoksa sözleri mi ?
Eğer sözleriyse bu bir tezatlıktı. Oysa ki onu kaybederken ortalığı yıkmam gerekirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRR-I KADER
ChickLitKitabımı nasıl bir yolculuktan gelip keşfettiğini bilmiyorum. Kalemim sayesinde yeni bir yolculuğa çıkacağına eminim. Bu süreçte kafandaki ön yargılarını sileceksen ve kelimelerimi dikkatle sonuna kadar okuyacaksan başlayabilirsin. Eğer bunları yap...