BÖLÜM 18

26.9K 1.7K 199
                                    

Gencer...

Tam bir ay önce başlayan sonu belli olmayan zincirleme olaylar fazlasıyla zihnimi yormuştu.

Parası ödenen Karan Karacan'dan alacaklarım için yeterince beklemiştim.

Daha fazla beklememin bir manası yoktu ve son uyarı için adamlarımla birlikte evine doğru yola çıktım.

Bundan öncesinde adamlarımı defalarca yollamıştım fakat bir sonuç elde edememişlerdi. Bir kere de kendim gidip konuşmak istedim.

Arabam evin kapısını net bir şekilde görecek şekilde durduğunda adamlarımı izlemeye koyuldum.

Kapıda gördüğüm kız dikkatimi çekerken içeriden yükselen seslerle birlikte olay büyümeden müdahale etmeye karar verdim.

Arabamdan inip eve doğru yöneldiğinde biraz sinir birazda merak içerisindeydim.

Evin içine girdiğim de tek dikkatimi çeken az önce kapıda gördüğüm şu an korku dolu gözlerle bana bakan kızdı.

Ben insanları korkutan onlara istemediği bir şeyi yaptıran biri hiçbir zaman olmadım. İlk kez böyle bir durumun içindeydim.

Sesimi kontrol etmeye çalışsam da sert çıkmıştı. Neden bu kadar gergin hissediyordum anlam veremedim.

Tuhaf bir şekilde karşımda duran üçlü de kızı izleme isteği ile gözlerimi sürekli ona çeviriyordum.

Bir yandan kendime kızarken diğer yandan son sözlerimi söyleyip hızla çıktım evden.

Oradan kaçarcasına uzaklaşıp kendimi evime attım adeta.

Evde beni bekleyen annemin gelin de gelin diye tutturma seromonisini dinliyordum.

"Uşağum anana hiç mi acımaysun sen."

Sıkıntıyla nefes verip konuştum.

"Annem bu konuları bırak şimdi mühim olan senin sağlığın."

"Ula hayat benum madem sen ne fuşki yemeye karişaysun."

Her zamanki gibi beni duymuyordu. Tek derdi ölmeden mürüvvetimi görmekti.

Aylar öncesine kadar bu isteği hafif yoklamalı olsa da kanser olduğunu öğrendikten sonra şiddetlenmişti.

Bende bu acı haberden sonra evliliğe daha sıcak bakmaya başlamıştım.

Daha fazla onu sinirlendirmemek için konuyu başka tarafa çekecektim ki çalışanımız benden önce davrandı.

"Gencer bey kahvaltı hazır."

Sabahın köründe belirli mevzular yüzünden yola çıktığım için kahvaltı yapamamamıştım ki karnım da baya açtı.

Masaya oturduğumuzda gördüğüm görüntü ile yüzümde bir tebessüm oluştu.

"Anam beni mi düşünürmüş."

En sevdiğim yemek olan muhlamayı masanın ortasında görmek beni mutlu etmeye yetmişti. Bizde sabah akşam demeden yenen bir yemekti. Bu sabah ki strese iyi gitmişti.

Annemin yaptığının eline benim diyen su dökemezdi. Anneme sırnaşıp yanaklarından öpüp birer makas aldım.

"Mandalina kafalu sen anana bi kiz bulma anan senu düşunsun."

Kız da kız bu kız mevzusundan kendi annemin kanser olmasına üzülecek vakit kalmıyordu.

"Ne zaman ha bu muhlama gibi altın sarısı kız bulurum o zaman söz sana evleneceğum."

SIRR-I KADER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin