"Abla uyan, ablaaa!" biri yatağımda hunharca zıplamaya başlayınca istemsizce gözlerimi araladım.
"Ne oluyor?" Samet yatağımda zıplayarak tepemde böğürüyordu.
"Sana çok güzel bir haberim var abla." yüzümü ellerimin arasına alarak kendime gelmek için çabaladım.
"Oğlum sen mal mısın, sabahın bu saatinde nasıl güzel haber olur? Güzel haberler bu saatte olmaz ki. Erken bir kere, güzel habere yazık. İnsan uyku sersemliğiyle güzel haberin zevkini çıka..." bir anda kafama vurunca susmak zorunda kaldım.
"Abla sabahın bu saatinde çok daha fazla saçmalıyorsun." söylediğinin doğruluğuyla olduğum yere sindim. O ise güzel haberi anlatmaya başladı.
"Dün Yamanlar Kolej'inden biri okul formasını bizim kuru temizlemeye bırakmış. Ve bugün onu okula teslim edecek kişi sensin." coşkuyla bunu anlatırken,
"Eeee?" diyerek devam etmesini söyledim.
"Ne eee?" yemin ederim bu çocuk maldı, kime çekti anlamadım ki.
"Artık şu güzel haberi söylesende, bölünen uykumun vicdan azabını yaşamasam bende. Yoksa daha fazla dayanamayacağım ve seni öldüreceğim." tehditimin gerçekliğini anladığı için bu defa yerine sinen o oldu.
"Güzel haber buydu." ne? Ben biraz önce doğru mu anlamıştım? Kaçacağı sırada bacağından tutup onu durdurdum, yavaşça yanına sindim ve kafasını ellerimin arasına alarak ölüm sakinliğiyle konuşmaya başladım.
"Canım kardeşim benim." kardeşim' kısmına vurgu yaparak. "Sen, yalnızca, sipariş teslim etmem için mi beni uyandırdın?"
"Ama abla, en popüler kolej. Öğrencilerin haricinde kimseyi içeriye bile sokmuyorlar. Ama senin eline fırsat geçti işte. Bundan güzel haber mi olur?" bunun üzerine dayanamadım, kafasını dişlerimin arasına aldım. O acıyla bağırırken, ben tüm sinirimi kafasından çıkarıyordum. Ta ki, birinin ayağımdan tutup beni yatağın dışına çektiği ana kadar..
"Kız sen ne istiyorsun bu çocuktan? Kafasını niye ısırıyorsun, o benim tek oğluşum. Valla bende senin kafanı ısırırım." annem yine Samet'i himayesi altına alarak beni yere sermekten çekinmemişti.
"Ya anne, sabahın köründe deli danalar gibi yatağımda tepinip beni uyandırdı. Ne yapsaydım, kalkıp onunla beraber mi tepinseydim?"
"Samet tepiniyorsa sende tepineceksin. Hatta bu meymenetsiz kardeşini de alıp beraber tepineceksiniz. Siz kime çektiniz böyle anlamadım ki." Samet'i göstererek Recep İvedik edasıyla,
"Biri Allah'ın lütfu." ve bana dönerek iğrenircesine,
"Biri Allah'ın belası." diyerek beni ezmekten çekinmedi. Annem tam bir erkek çocuk düşkünüydü. Hele iki kızdan sonra oğlu olunca annemi tutmak imkânsız olmuştu. Samet'i kayırmaktan biraz olsun çekinmez, bize ise embesil muamelesi yapardı. Özellikle de Hilal'e. Hilal'in uyuşukluğu annemi deli ederdi. Bana çay koy dese, çayı getirene kadar çay soğurdu. O denli uyuşuktu. Babam ise annemin aksine bize çok daha fazla düşkündü. Ben başta olmak üzere babama benzeyen taraf bizdik. Aslında Hilal'in kime çektiğini inanın bende bilmiyorum. Ama Samet tam olarak annemin kopyasıydı. Daha bu yaşta para için imanını satardı.
Annem bu defa uyumakta olan Hilal'e yeltendi. Bunca sesin üzerine hâlâ nasıl uyuyabiliyordu? Anlayabilmiş değilim.
"Kız meymenetsiz. Kalk kahvaltı hazırla." Açlıktan öleceğiz." annem gülerek Hilal'i dürtmeye başladı. Kalkıp kahvaltı hazırlamayacağını hepimiz biliyorduk, sadece vereceği tepkiyi merak etmiştik. Annemin dürtmesine daha fazla dayanamadan gözlerini araladı. Mal gibi hepimiz onu izliyorduk ve o bunun farkına varmıştı. Ben olsam korkudan gidip herkesin iyi olup olmadığına bakardım. Ama bu kız umursamıyordu bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
F4 (B.O.F)
HumorBirbirinden apayrı 4 benzersiz arkadaş.. Bu 4 kişiliğe baktığınızda kendinizden birşeyler bulabilmeniz çok doğal. Biri; grubun en eğlenceli üyesi.. Tüm hayatını internet fenomenlerine özenerek ve grubuna sulanarak geçiren bir serseri.. Biri; hayatı...