ULUDAĞ

125 10 2
                                    

Burnuma farklı bir koku geliyordu, her zaman ki gibi yine gözlerimi açmaya zorlanıyordum. Bu göz kapaklarımın da benimle zoru ne hiç anlamıyorum. Her defasında bir açılmamalar, bir kenetlenmeler. Benden bağımsız hareket ediyor vicdansızlar, bunlar bile bağımsızlığını ilan etti ya daha da bir şey demiyorum. Biraz zaman geçtikte olduğum yatakta homurdanmaya başladım, sanırım bir hastahane ortasındayım, bu koku başka bir şeye benzemiyordu çünkü. Bir dakika ben biraz önce hastahane odası mı dedim? Hastahanede ne işim var lan? Bu defa gözlerimi aralayınca gözüme direk kolumda ki serum ilişti, bunu kim taktı bana? Resmen uyuduğumu fırsat bilerek iğne yapmışlar bana, Allahım sen yardım et bana.

"Yağmur uyanık mısın?" Bu ses? Gözlerimi kolumda ki iğneden kaldırıp bana seslenen kişiye sabitledim. Poyraz yüzünde yara bantlarıyla garip bir şekilde bana bakıyordu. İyi de onun yüzü neden bu hâldeydi? Hafızamı biraz zorlayınca yaşadıklarımız bir anda beynime hücum ettiler. En son Rüzgâr tarafından kaçırılmış ve bu hâle getirilmiştim. Hatırladığım tek şey ise omuzumda ki acıydı. Zaten sonrası hiçbir şekilde yoktu. Poyraz'ı karşımda iyi bir şekilde görmek bana iyi hissettirmişti doğrusu gülümseyerek,

"Poyraz." Diyebildim nihayetinde o ise bana kızmaya başladı.

"Aptalsın kızım sen cidden aptalsın! Nasıl benim önüme atlarsın? Ya bir şey olsaydı sana?" Ama olmadı işte farkında değil ki geri zekâlı.

"Asıl aptal olan sensin be! Sana nasıl o kadar vurmalarına izin verirsin!" Bunun üzerine yüzüme bakmadan konuşmaya devam etti.

"Sen o piçin elindeyken nasıl karşı koyabilirdim? Hep dikkatimi dağıtıyordun." Ya bir git işine dememek için zor tuttum kendimi. Ama kıkırdamama engel olamadım. Güldüğümü görünce direk yanıma geldi.

"Komik mi?" Demeyi de ihmal etmemişti, ardından beni yatakta diğer tarafa alıp yanıma uzandı.

"Ne yapıyorsun sen be?" Geri çekilmeye çalışırken beni daha çok kendisine çekip sıkıca sarıldı. Aynı zaman da alnımdan öpmeyi de ihmal etmedi.

"İzin ver biraz böyle kalayım." Sesi o kadar farklı çıkmıştı ki hiçbir şey diyemedim. Zaten bu hâl beni de mutlu etmişti. Bende doya doya ona sarıldım ve beni sarhoş eden kokusuyla uykuya daldım.

Birinin hunharca vurmasıyla mecburen gözlerimi araladım, karşımda annemi görmeyi plânlamıyordum. Hem bana vuruyor hem de bağırıyordu.

"Kız sen başıma sürtük mü oldun? Sen niye bu çocukla yatıyorsun? Ya baban görseydi ne hesap verecektik?" Poyraz ise annemin darbelerine daha fazla dayanamayıp hızla yanımdan kalktı, annem hem ona hem bana aynı anda nasıl vurmayı başarıyordu? Poyraz daha fazla dayanamayıp hızla odadan koşarak uzaklaştı, geriye kalan F4 grubu ise korkuyla gerilediler, Hilâl onlara gülerken Cenk korkuyla konuşmaya başladı.

"Valla çok sevgili anneciğim, ben onlara her defasında bunun haram olduğunu söyledim. Biraz iman power takılın dedim ama hiç biri beni dinlemedi. Kâfir bunlar kâfir." Annem garip bir şekilde Cenk'e bakarken düşünmeye başladı. Kesin iman powerin ne olduğunu anlamadı onu anlamaya çalışıyor.

"Oğlum iman power ne, temizlik gibi bir şey mi?" Annemin sorusu üzerine hepimiz yıkıldık, Cenk ise düşünmeye başladı.

"Bence olabilir o kadar reklam var dimi sonuçta. Çok zekisiniz anneciğim ama ben o anlamda söylememiştim." Annem hâlâ bir bok anlamışken Cenk sonunda susmayı başardı. Annem de çok fazla üzerinde durmadı zaten. Çok fazla bir şeyim olmadığı için doktor direk taburcu etti, Poyraz ise annemden aldığı darbelerin onda derin yaralar bıraktığını söylerek daha fazla kalmak istedi. Doktor en sonunda onu kovunca mecburen bizimle gelmek zorunda kaldı. Tabii annemden korktuğu için ona görünmemeye çalışarak direk eve gitti. Bir ekşının daha sonuna gelmiştik, artık bundan sonra başımıza ne gelir bilmiyorum ama lütfen artık güzel şeyler gelsin. Yoksa ciddi anlamda isyana bağlayacağım. Sonra Halil Sezai gibi isyan isyan diyerek ortalarda dolaşmak istemiyorum.

F4 (B.O.F)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin