OYUN PART (2)

223 18 40
                                    

Burak'ın Ağzından

Yine olaylar her zaman ki gibi batık bir şekilde ilerlemeye başladı. Tam tamamen Poyraz'la Yağmur düzeldi diyorum; öyle bir şey oluyor ki, eskisinden daha beter hâle geliyorlardı. Artık bunların üzerine bir uğursuzluk olduğunu düşünmeye başladım açıkçası, bunun başka bir açıklaması olamazdı. Nedense Yağmur'a karşı içimde anlayamadığım bir güven vardı, bu olayla alakam yok demesi samimi gibi geliyordu. Ama bunu Poyraz'a anlatamıyorduk, hoş onunda gördüğü basit bir şey değildi ama, yine de bu kadar etkilenmesi şaşırtıcıydı. Uzun zamandır, hatta çok uzun zamandır onu bu şekilde görmemiştim. En son Irmak ablanın ani düğününden sonra bu kadar içine kapanmıştı, sonrasında zorda olsa kendini toparlamayı başarmıştı. Poyraz masada düşünceli bir şekilde kahvesini içerken, bu olayı gün yüzüne  çıkarmam gerektiğini düşündüm. Ani bir kararla Cenk'e yanıma gelmesini bildiren bir mesaj atıp Poyraz'ın yanından ayrıldım. Çok zaman geçmeden Cenk'te gelmişti zaten.

"Lan bu adam ciddi kafayı yedi, az önce kahve bardağıyla konuştunu gördüm." Cenk panik olmuş bir ses tonuyla konuşunca durumun sandığımdan daha vahim olduğunu anladım. Artık olaya el atmanın zamanı gelmiş geçiyordu bile.

"Oğlum böyle devam ederse bu malı kaybedeceğiz, bari gidip Yağmur'la konuşalım, en azından bir kere de onun ağzından dinleriz." Cenk bana katılıp devam etti.

"Aynen lan kankamı da çok özlemiştim zaten, hem Hilal'i de görürüz." mal sanki okulda göremiyor? Hilal adı geçince yine sinir oldum bak, abi ben bu kıza karşı ne hissediyorum çözemedim.

"Kanka âşık mı  oluyorsun yoksa?" Cenk'in heyecanlı sesiyle bir an donup kaldım, âşık mı dedi o?

"Kim? Ben mi? Ben âşık olacağım öyle mi? Hah. Bunun için kıyametin kopması gerekiyor." âşık olmayı geçtim bir de o uyuza âşık olacaktım öyle mi? Yok daha neler.

"Valla şuan ki tipin bunu tamamen tasdikliyor." sinirle yumruğu geçirince inleyerek burnunu tuttu, son anda düşmekten de kurtulmuştu.

"Lan vura vura siktin şu burnumu, ahirette senden çok şikayetçi olacak benden söylemesi." Cenk'in tepkisiyle gülmeye başladım, bu gavatı harbi seviyordum ya, bu malda olmasa neşem olmayacaktı. Poyraz zaten ölmüş durumda, Sarp'ı zaten hiç var olmamış sayıyorum. Geriye bir tek bu salak kalıyordu. Hâlâ gülmeye devam ederek arabaya bindim. Cenk'te kendi arabasına binince otoparktan çıkıp Yağmur'un evine gitmek için devam ettim. Zor olmadan evini bulmuştuk, arabayı park edince muhteşem havamla arabadan indim. Lanet olsun, yine çok havalıydım. Kız olsam kendime âşık olurdum, hoş şuan da âşıktım ya neyse. Evine giremeyeceğimi bildiğim için öncelikle Yağmur'u aradım, fazla çalmadan cevapladı.

"Efendim Burak." ulan adım bile güzel be, kesin bu Hilal beni bu kadar havalı olduğum için sevmemişti. Yada sevmiyorum ayaklarına yatıyordu, bak bu kesin böyleydi, şimdi anladım. Yine çok zekiyim. Sırıtarak Yağmur'la konuşmaya başladım.

"Yağmur ben sizin kapının önündeyim, işin yoksa dışarıya gelsene 2 dakika.''

"İyi de ben evde değilim ki." hayda, nerde bu kız şimdi?

"Neredesin peki?"

"Cafedeyim ben, çalışıyorum." bu kız çalışıyor muydu? Lan bunu bilmiyordum bak.

"Hangi cafe söyle oraya geleyim."

"Cadde cafe, biliyor musun?" maalesef ki daha önce hiç duymamıştım.

"Bilmiyorum ama bulurum bir şekilde." navigasyon  diye bir şey var dimi.

"Hilal evdeydi, ben şimdi onu ararım o seni getirir olur mu?" aslında bal gibi olur dememek için zor tuttum kendimi.

F4 (B.O.F)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin