RANDEVU

257 18 23
                                    

"Toplantıya gelmeni söylemiştim." annesi baskın bir ses tonuyla Poyraz'a sitem edince ne diyeceğimi şaşırdım. Yanında ki adam ise beni kısık gözlerle izliyordu. Bu adam Zuhal hanımın sağ koluydu sanırım. Kesinlikle kim olduğumu söyleyecekti.

"Yağmur'u eve bırakıp gelecektim." Poyraz'ın açıklamasıyla Zuhal hanım yanında ki adama döndü.

"Selim Yağmur'u eve sen bırak." ardımdan Poyraz'a dönüp;

"Sende benimle toplantıya geliyorsun." diyerek Poyraz'ı yumuşak bir hareketle önüne aldı. Poyraz bu defa karşı koyamamıştı. Bana 'her şeyi hallet' bakışı atarken bende ona, 'kolaysa gel sen hallet' bakışı attım. Bu bakışları nasıl attık, daha doğrusu nasıl anladık hiçbir fikrim yok. Neyse siz orasını karıştırmayın. Poyraz ve annesi gözden kaybolunca adının Selim olduğunu öğrendiğim adam bana döndü.

"Önden buyurun Yağmur hanım." hâlâ şu hanım kelimesine alışamamıştım. İkiletmeden dediğini yaptım, evden çıkıp direk onun arabasında arka koltukta yerimi aldım. Adresi vermeme gerek yoktu çünkü; zaten daha önce evime gelmişti. Acaba Zuhal hanıma söylememesi için ricada mı bulunsam? He kesin oda seni dinler zaten, adam kadının sağ kolu, beni mi dinleyecek?! Sinirle yüzümü buruşturunca aynadan bana bakmaya başladı.

"İyi misiniz?" o kadar iyiyim ki sorma gitsin. Bir ton yalan söylediğim kadının sağ kolunun arabasında oturuyorum, bundan iyi şey mi olur?

"Sadece biraz sıcak." içimden geçenlerin aksine ne kadar da basit konuşmuştum böyle. Bunun üzerine camı açtı, hay Allah razı olsun. Ona küçük bir tebessüm gönderdim ve parmaklarımla oynamaya başladım. Ne zaman stres olsam hep bunu yapardım. Sıkıntımı gidermezdi ama, biraz olsun rahatlatırdı.

"Sanırım Zuhal hanım sizin kim olduğunuzu bilmiyor." bende diyordum ki ne zaman bu konuya girecek. Geç bile kaldı.

"Ne demek istiyorsunuz?" yalana bir kere başvurduysan gittiği yere kadar götüreceksin. Bunu Hilal'den öğrenmiştim. Şuanda salağa yatmak en iyisiydi.

"Yıllardır Zuhal hanımın yanında çalışıyorum, Poyraz bey konusunda fazlasıyla titizdir. Burslu biriyle arkadaş olmasına müsaade etmeyecektir." sanki biz insan değiliz. Bursluymuş! En azından zengin züppesi değiliz.

"Ona söylediğiniz yalan er ya da geç ortaya çıkacak, dikkatli olun." e gidip söylersen tabii çıkar.

"Sayenizde daha erken çıkacak gibi görünüyor." iğneleyici bir tonla bunları söyleyince hafif bir şekilde tebessüm edip bana bakmaya devam etti.

"Merak etmeyin, Zuhal hanımla böyle bir konuşma yapmayacağım." ben biraz önce bu adama uyuz olmuştum dimi, yok yok bu adam adamın dibi.

"Gerçekten mi?" dedim coşkulu bir sesle, coşkumu görünce yüzünde ki tebessüm yerini küçük bir kahkahaya bıraktı.

"Gerçekten." işte buna sevinmiştim, en azından bu konuyu şimdilik erteleyebilirdim.

"Teşekkür ederim.'' fazlasıyla minnettardım çünkü. Yine aynı tebessümle gözünü benden alıp yola verdi, ohh be rahatladım.

Eve gider gitmez; annem Hilal ve Samet anında başıma üşüştüler. Tabii gece nerede kaldığımı merak ediyorlardı.

"Sakin olun, her şeyi anlatacağım. Ama öncelikle izin verin şu üzerimdekilerden kurtulayım." Allah'tan zorluk çıkarmadan kabul ettiler. Öncelikle odama girip dolabımdan rahat bir eşofman takımı çıkardım. Üzerimde ki elbiseden kurtulunca banyoya gidip yüzümde ki makyajdan kurtuldum. Tamamen ev kızı moduna girince annemlerin yanına gittim. Üçüde koltuğa dizilmiş beni bekliyorlardı.

F4 (B.O.F)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin