HAFTA SONU

209 16 46
                                    

Öncesinde her önüme gelen bana hakaret ettiği için çatı katına çıkardım, şimdi ise bana gösterdikleri yoğun ilgiden dolayı buraya kaçıyorum. Bu insanlar ne kadar da dengesizler böyle.. Daha geçen gün beni öldürmekten beter etmişlerdi, şimdi ise kuyruğumdan ayrılmıyorlar. İşte hepsi sahte insanın teki, hiçbir zaman bu insanlara arkadaşlık yapabileceğimi sanmıyorum.

"Bugünlerde pek bağırıp çığlık atmıyorsun?" ardımda duyduğum sesle irkilip arkamı döndüm. Ses var görüntü yok, neyse ki sesin sahibini tanıyordum. Sarp.. Gizlenmiş  olduğu merdivenin ardından kendini gösterip bana doğru gelmeye başladı. Adam asalet  akıyor be, bu ne karizma arkadaş! Tamamen yanıma gelince gözleri manzarayı buldu, bu defa gözlerinde her zaman gördüğüm hüzün yoktu, aksine gözlerinin içi gülüyordu. Nedense bu beni de gülümsetmişti, sebebinin ne olduğunu bilmeden onun mutlu olmasına sevinmiştim.

"Farkettim de, burası tıpkı eskisi gibi, ama sesiz olması beni rahatsız etti sanırım. İlginç." asıl bu duyduklarım bana ilginç, ne diyor bu be? Söylediklerinin farkında mı acaba? Umarım söylediklerinde samimidir.. Biraz daha manzarayı izeleyip gözlerini benim üzerimde sabitledi, ne diyeceğini merak etmiştim açıkçası, çünkü fazlasıyla dolu bakıyordu.

"Gerçekten Poyraz'la çıkıyor musun?" işte cevabını bilmediğim soruyu sorman ne kadar iyi oldu bir bilsen!

"Aaaa... Şey aslında.." resmen ne diyeceğimi bilmiyordum, ben gerçekten Poyraz'la sevgili miydim? Daha bu sorunun cevabını ben bilmiyorum, sana nasıl cevap vereyim?

"Görünüşe göre doğru." acaba doğru muydu? Hiçbir şey diyemeden önüme döndüm, dediğim gibi bu soruya cevabım yoktu.

"Biraz geciktim sanırım.."

"Ha?" anlamayarak Sarp'a bakınca devam etti.

"Sana çıkma teklifi etmeyi plânlıyordum."

"Ne?" oha ne diyor bu? Ayy heyecan yaptım. Beni kendine hayran bırakan gülüşünü sergileyip devam etti.

"Sadece şaka yapıyorum." şaka mı? Tabii şaka ya, zaten bunun gerçeklik payı olamazdı. Yüzümün aldığı şoktan biraz kurtulmak için derin bir nefes aldım, o ise hâlâ bana gülüyordu. Gülme be gülme, dayanamıyorum sonra.

"Hiç değişmeyeceksin dimi, hep böyle şaşkın olacaksın?" bana söylemekten çok kendine soruyor gibi söylemişti. Ben bu çocuğu cidden anlamıyordum..

***

Bana yağ yapan herkes aynı ilgiyi Hilal'e de göstermeye başlamıştı. Bu durum ise beni yalnızca eğlendiriyordu, Hilal ilgiden hiç hoşlanmaz ve bu durum onu çıldırtacak boyuta gelmişti. Okul bittiği gibi kaçarak eve geldik resmen,  yemin ediyorum bu okul tüm hayatımızı tamamen değiştirmişti. Eve geldiğimiz zaman kapının önünde bir takım paketler gördüm ve bunlar baya büyük paketlerdi. Hızla eve girip annemlere baktım. Babam dahilinde annem ve Samet kendi kendilerine dans etmeye çalışıyorlardı. Hilal onlara göz devirirken, ben ne yaptıklarını çözmek için uğraştım. Ama yok, ben değil, Einstein gelse bunların ne bok yaptığını anlayamazdı.

"Anne siz ne yapıyorsunuz?" annem sorumu havada kapmıştı.

"Dans ediyoruz kızım, siz de gelsenize." valla mı? Sanki ben dans ettiğinizi anlamadım. Neden dans ediyorsunuz bana bu lazım.

"Ya anne neden dans ediyorsunuz? Kapıda ki paketler ne? Bize ikramiye çıktı da benim mi haberim yok?" bunun üzerine babam lafa girdi.

"İkramiye değil kızım, talih kuşu kondu başımıza." ne diyor bu adam ya? Hilal'e baktığımda oda olaylardan habersiz annemleri izliyordu.

F4 (B.O.F)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin