PARTİ

330 22 27
                                    

Sonunda tamamen hazır olduğumuza emin olduktan sonra evden çıkabildik. Çıkmadan önce annem bildiği tüm duaları okumuş, nazar değmesin diye de tükürükleriyle bildiğin yüzümüzü yıkamıştı. Milletin annesi kızlarını erkeklerden sakınırdı, bizimkisi bizi kime yamayacağım derdindeydi. Ne zenginlik sevdasıymış arkadaş, belki de sırf annem mutlu olsun diye zengin biriyle evlenirdim, hoş o zengin koca beni bulur muydu merak konusu. Hilal'e baktığımda herzaman ki hâlinin aksine bugün gayet hevesliydi. Acaba oda mı Burak'tan hoşlanmıştı? Şuan ki süsüne bakılırsa gayette ondan hoşlanıyor gibi görünüyordu. Yoksa annemin istediği üzerine zengin koca avına çıkacak değildi. Siyah elbisesinin göğüs kısmında ki detaylar sade olan elbiseye şıklık kazandırmıştı. Elbise bel kısmına kadar sarıyor, ondan aşağısında ise belirgin olmayan pilelerle bolarıyordu. Bu durum her ne kadar beni şaşırtsa da, Hilal'i tatlı göstermişti. Siyah bir elbisenin içerisinde tatlı olmak büyük yetenekti. Ayağına giydiği siyah stilettolarla da boyu olduğundan daha uzun görünüyordu. Zaten dalgalı olan saçlarını da daha belirgin buklelerle kabartmıştı. Hafif bir makyajıyla da ciddi anlamda güzel görünüyordu. Şimdi ben bu kızı nasıl yanımda götüreyim, bir kere ben kıskanç bir insanım. Salağın biri laf atsa ben karşılık verirdim. Tabii Hilal böyle şeyleri hiç umursamazdı, deli olan taraf ben olurdum.

"Bu kadar da süslenilmez ki! Sanki düğüne gidiyoruz." sinirle Hilal'e çemkirmeye başladım, yemin ederim bu kız benim ömür törpümdü, şimdi bu kız parti de içki de içerdi. Sonra bende onu iyi benzetirdim, zaten rezil de olmuş olurduk.

"Sen kendine bak be! Hadi benim elbisem siyah, giymişsin pembe elbiseyi asıl sen dikkat çekeceksin." ne yani ben daha mı çok süslenmiştim. Aynaya baktığım zaman fazla abartılı birşey göremedim. Toz pembe olan elbisemin göğüs kısmında küçük taştan işlemeler vardı, göğüs kısmı tamamen sarıyor, ondan aşağısıda olabildiğince bolarıyordu. Kısa olan saçlarıma hiçbir uygulama da bulunmamıştım, makyajımda gayet sadeydi. Sadece elbisem biraz miniydi o kadar, sonuçta Hilal'in de elbisesi miniydi. Ben ona birşey diyor muyum? Tamam diyorum neyse.

"Yanımdan ayrılmak yok Hilal, içki falan içeyim deme valla babam bizi eve almaz."

"Bana diyorsun ama içen taraf sen olmayasın?" sanki her gece içiyoruz. En iyisi hiç laf dalaşına girmeden partiye girmekti yoksa bu muhabbet uzayıp giderdi. İçeriye girer girmez mekanın güzelliği dikkatimi çekti, bunlar var ya kesin para sıçıyorlar yoksa böyle yerlerde takılmazlardı. Doğum günü çocuğu neredeydi acaba? Derken büyük bir kız topluluğunun arasında onu görmeyi başarmıştık, tüm kızlar içine düşecekmiş gibi konuşuyorlardı, burada ne kadar fazla sürtük vardı böyle! E tabi Burak gibi çocuğu görünce etrafından ayrılmamaları doğaldı, Hilal'e baktığımda o yöne doğru sert bakışlarını gönderiyordu. Var ya kesin bu kız Burak'tan hoşlanıyordu. Eve gidince güzel bir şekilde dalgamı geçecektim, şuan yapmak isterdim ama ortam hiç müsait değildi. Aklıma gelen korkunç şeyle Hilal'e döndüm işte şimdi bitmiştik. Rezil olduk rezil!

"Hilal hediye almayı unuttuk." ya bu nasıl bir beyindi? İnsan doğum günü partisine gelirken hediye almayı unutur muydu? Yine Hilal'in yüzünde o müthiş rahatlık kendini gösterince iyice delirdim. Yok bu kız birgün bu rahatlıkla beni öldürecekti.

"Sence böyle bir hata yapar mıyım?" yüzünde o yamuk sırıtışla bunu söylemişti, ne yani hediye almış mıydı? Küçük el çantasından ufak bir paket çıkardı. Özenle paketi açınca bir çift kol düğmesi gördüm. Dünyanın en renkli insanına siyah kol düğmesi almıştı, şu kızın siyah aşkı beni bitiriyordu.

"Valla bu zengin züppesine ancak bunu alabildim, annemin verdiği para anca buna yetti." aldığı kol düğmeleri basit bir şeye benzemiyordu, bu yüzden bir kez daha şükrettim. En azından basit bir hediye olmayacaktı. Büyük bir rahatlamayla konuşmaya başladım.

F4 (B.O.F)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin