KORKU

302 23 27
                                    

Yağmur'un Ağzından

Tüm öğrenciler otobüsle giderken ben neden Poyraz malıyla gidiyordum? Resmen üzerimde zor kullanarak beni arabaya bindirmişti. Gerizekalı man kafa ne olacak!

"Hayatımda senin kadar gurursuz bir insan görmedim. Senden iğreniyorum dedikçe dibimde bitiyorsun. Hayır bundan haz mı alıyorsun? Anlamadım!" ettiğim hakaretten zerre kadar etkilenmiyordu, aksine yüzünde hep o aptal sırıtış beliriyordu.

"Ne kadar aptal olduğunun farkında mısın acaba? Şuanda bu arabada olmak için çıldıran kaç tane kız var ve sen iğreniyorum diyorsun. Cidden acınacak hâldesin." ben bunun altında kalır mıydım?

"Hem aptalsın, hemde benimle alay ediyorsun. Söyler misin? Bu yersiz egonu da promosyon olarak mı verdiler?" söylediklerimin üzerine anlık bir eziklik yaşadı, ama toparlanmasını başarabilmişti.

"Niye böylesin anlamıyorum ki!" o söylenirken bende boş durmadım.

"Ne bekliyorsun Poyraz? Bana yaptığın onca pislikten sonra boynuna falan atlamamı mı? Kusura bakma ama bana hiçmişim gibi davranan insanlara karşı sempati besleyemiyorum." bu çocuğa herşeyi irdeleyerek anlatmaktan çok sıkılıyordum. Bana aptal diyen insanlar halt etmişti. Bu çocuk tescilli aptalın tekiydi.

"Bir şeyleri düzeltmek için uğraşıyorum, bunun farkında değil misin?" neden ya neden? Senden böyle birşey isteyen oldu mu?

"Peki sen boşuna uğraştığının farkında mısın?" bunu dememi beklemiyor gibiydi, afallayarak önüne döndü. Birşey söyler diye bekliyordum ama o konuşmamayı tercih etti. Zaten sonrasında da yol boyunca arabanın içinde büyük bir sessizlik hâkim oldu. Bu durumdan şikâyetçi miydim? Tabikide hayır. Bu mal konuştukça kafamı duvara vurma isteği uyanıyordu içimde.

***

Sonunda kamp alanına gelebilmiştik. Hilal'le Burak önceden yola çıktıkları için ilk gelen onlar olmuştu. İkisine baktığımda tartışmaya başlamışlardı bile. Ahhh ben Burak'a demiştim, ama kendisi kaşınmıştı. Çocuğun yüzünde öyle bir ifade oluşmuştu ki, artık beni öldürün dercesine bakıyordu. Yemin ederim acımıştım.

"Neden Burak'a bakıyorsun? Ondan hoşlanıyorsun dimi?" Allah'ım bu çocukta benim imtihanımdı değil mi?

"Evet Poyraz, ondan çok fazla hoşlanıyorum hatta şimdi gidip ona açılacağım." biri bu çocuğun kafasını koparabilir miydi?

"Ciddi misin sen? Saçmalama kızım bu çocuk her gün başka bir kızla takılıyor. Böyle bir şeye izin vermem." o bunları derdemez resmen bir Hilal edasıyla konuşmaya başladım. Aynı zamanda elimi omzuna da koymuştum.

"Tamam anladık salaksın, ama bu kadar da belli etme be koçum." dedim ona içten bir şekilde acıyarak.

"Senin dilin çok uzadı bak." geliyor bana ortam hazırlıyor, sonra da dilin çok uzadı diyor. Bu dili uzatan sensin sen.

"Seninle atışmaktan inan ki çok sıkıldım. Beni artık rahat bıraksan iyi olmaz mı?" yine kafasını geriye yatırarak gülmeye başladı. Sen salakken daha iyisin be çocuk. Böyle güzel gülme. Yemin ediyorum sonrasın da kendimi kaybediyorum. Ulan ne F4'müş be, hepsinin gülüşü ayrı güzel. Ama hiç biri benim Sarpcığımın gülüşüyle yarışamaz.

"Bence de artık atışmayalım biz, hatta gel sevgilim ol sen de kurtul bende." sevgili mi dedi o biraz önce?

"Yok ne sevgilisi, biz bence direk evlenelim, çocuklarımın babası yapayım seni. Bu çile ancak o zaman biter." bari yürü uçmakta neyin nesi?!

"Zaten bana âşık olduğunu biliyordum." dedi gülerek, bu çocuk niye böyle anlamadım ki. Ona 'sen olmamışsın' bakışları atarak yanından ayrıldım. Bu konuşma ne kadar devam ederse o kadar ömrümden ömür gidecekti. En iyisi Hilal'i alıp çadırı kurmaktı. Yoksa bu çocuk beni hiç rahat bırakmayacaktı.

F4 (B.O.F)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin