KOLYE

150 10 0
                                    

"Lan o boynundakini nereden aldın?" Hilâl şok olmuş bir şekilde boynuma bakarken ona şirince gülümseyip cevap verdim.

"Bunu dün gece Poyraz verdi, benim için özel olarak yaptırmış." Hilâl hayranlıkla kolyeye bakarken ben korkuyla konuştum.

"Ama bunu da kaybedersem Poyraz bu defa beni ciddi anlamda öldürür." Hilâl beni onaylarcasına kafasını sallayıp,

"Aklın varsa kaybetme, hem fazla değerli görünüyor." Değerinden çok benim için anlamı büyüktü açıkçası kendim içinde olsa bu kolyeye sahip çıkmak istiyordum. Hilâl konuyu değiştirip karşımızda ki masayı gösterdi.

"Bu sürtükler neden peşimizden gelmişler?" Masaya bakınca şu okulda sürekli beraber gezen sürtük grubunu gördüm. Bizim masaya sinirle bakıyorlardı, kesin kolyenin varlığı onları rahatsız etmişti.

"Yemin ederim geri zekâlı bunlar, F4 nerede bunlarda orada." Hilâl onlara göz devirip konuşmaya devam etti.

"Hadi gidelim."

"Nereye?" Beni kolumdan tutup kaldırdı.

"Kayak yapmaya." Bu kıza ne olmuş böyle? O her zaman bu tarz şeyleri yapmaya üşenirdi, şimdi benden hevesli mübarek.

"Ne oluyor kız sana, bu kayak yapma aşkı nereden başladı böyle?" Beni cevaplamadan ilerlemeye devam etti bana ise sadece ona ayak uydurmak kaldı. İkimizde hazırlanınca çocukları da alıp dağa çıktık. Bugün daha iyiydim, en azından kimseye tutunmadan kaymayı öğrenmiştim. Hilâl ise acaip güzel kayıyordu tabii o da Burak'a sayesinde olmuştu, bir an olsun onu yalnız bırakmıyordu. Hilâl bu durumdan şikayetçi gibi görünse de hoşuna gittiğini biliyordum. Burak'ın yanında gerçekten mutluydu. Gidip şu ikisini biraz rahatsız etsem sorun olmazdı değil mi? Onlara doğru kayacağım sırada biri bana çarpınca yine panda gibi yere yuvarlandım. Kafamı kaldırıp baktığımda şu sürtük grubunda ki kızdı. Yapmacık bir şekilde,

"Ayyy çok özür dilerim isteyerek oldu." Geri zekâlı şey ne olacak! Bir de isteyerek oldu diyor. Kalkmaya çalıştığım sırada diğeri beni tutup,

"Dur sana yardım edeyim." Dedi ve beni kaldırmaya çalıştı. Bu da neyin kafasını yaşıyor anlamadım, madem kaldıracaksın neden yere düşünüyorsun? Onu geçtim kolumdan tutmak varken neden hayvan gibi boynumdan tutuyorsun? Kendim kalksam daha az hasar alırdım arkadaş! Boğulacağım burada!

"Tamam ya bırak kendim kalkarım ben." Dedim ama beni dinlemedi ve zorlu bir sürecin ardından kalkmayı başarmıştım. Onlar yanımdan gülerek gittikleri zaman ben de arkalarından hiçbir şey anlamayarak bakmaya başladım. Cidden bu kızlar hiç sağlıklı değillerdi. Zaten hangi akıllı beni bulur ki?

***

Uzun bir süre kayak yaptıktan sonra yemek yemek için otele geri döndük. Açlıktan ölecek kıvama geldim resmen.

"Kolyen nerede?" Hilâl'in sorusuyla boynumu gösterdim tam burada diyecekken bir anda boynumun boş olduğunu fark ettim. Nasıl ya? Daha sabah boynumdaydı, hiç çıkarmadım ki.

"Hilâl kolyem nerede?" Korkuyla etrafıma bakmaya başladım, kolyem kaybolmuş olamazdı degil mi? Allahım lütfen onu da kaybetmemiş olayım.

"Kızım nasıl kaybettin ya? Daha dün vermişti." Offf ya boynumdaydı biliyorum nasıl düştü ki? Hızla odaya girip aramaya başladım. Çekmecelere, yatağın altına, banyoya, yerlere her yere baktım. Odanın altını üstüne getirdim resmen. Ama kolye hiçbir yerde yoktu, sanki yer yarıldı içine girdi.

"Bir şey mi kaybettin?" Poyraz'ın sesini duyunca korkuyla sıçradım, şimdi ona ne diyecektim?

"Poyraz ben.." devam etmeme izin vermeden boynumu gösterdi.

F4 (B.O.F)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin