İNTİKAM

301 25 28
                                    

Sarp'ın daha doğrusu benim için 'Sarpcığımın' ayakkabılarını tamamen temiz bir hâle getirdiğime emin olduktan sonra direk sürekli takıldıkları mekâna gittim. Umarım Poyraz'ı orada görmezdim, yoksa intikam olayını biraz erkene almak zorunda kalabilirdim. Ve bu şuanda istediklerimin arasında son sırada bile değildi. Sarp'a içten bir teşekkür etmek istiyordum. Poyraz malının bunu bok etmesine izin veremezdim. Ama maalesef ki, Sarp dahilinde hiç kimse yoktu. Büyük hayal kırıklığıyla çantamda ki ayakkabıları çıkarıp masum bir şekilde bakmaya başladım. Neden yoktu ki?

"Senin ne işin var burada?" ardımda etkileyici bir erkek sesi duyunca istemsizce arkamı döndüm. F4'ün diğer üyeleri olan Burak ve Cenk karşımda duruyordu. Bu çocuklar neden bu kadar yakışıklılardı ki? Elimde ki ayakkabıları farkedince adının Burak olduğunu bildiğim çocuk, biraz önce o etkileyici sese sahip olan çocukta diyebiliriz;

"Onlar Sarp'ın ayakkabıları değil mi?" diyerek sorununu yöneltti. Şimdi bunlara açıklama yapmaya kalksam Poyraz gelmiş olurdu, o yüzden hiç uğraşmadan direk,

"Bu ayakkabıları ona verir misiniz?" diyerek ayakkabıları ona uzattım. Havada olan elimi karşılayarak ayakkabıları elimden aldı. Aynı zamanda bana küçük bir tebessümde bahşetmişti. Ohaaa gamzesi var, bu çocuk cidden çok tatlıydı.

"Teşekkür ederim." dedim ve çıkmak için hareket ettim, bu defa Cenk beni durdurup,

"Bence bir çayımızı içmelisin." işte buna şaşırmıştım, Poyraz hâricinde herkes iyi davranıyordu. Bu grup anlattıkları kadar da kötü değil miydi acaba?

"Ben gitsem iyi olacak." dedim nihayetinde, onlarla zaman geçirebileceğimi sanmıyordum.

"Ama bunu sana borçluyuz." Burak'ın söyledikleriyle anlamayarak ona baktım, bunun üzerine açıklama yaptı.

"Uzun zamandır senin sayende çok fazla eğleniyoruz, malum Poyraz delirmiş durumda." o böyle diyince kıkırdamama engel olamamıştım. Poyraz'ı deli etme düşüncesi nedense bir anda beni mutlu etmişti.

"Sanırım haklısınız." dedim ve bana açtıkları koltukta yerimi almıştım. Çok fazla zaman geçmeden çaylarımızda gelmişti.

"Poyraz'a kafa tutan ilk kız sensin." herkes bunu diyordu, gerçekten de bir tane hakkını savunan biri çıkmamış mıydı?

"Neden herkes sizden bu kadar çok korkuyor?" bu sorumun üzerine Cenk konuşmaya başladı.

"Bu sorunun cevabını zamanla alırsın." dedi, ben ise başka bir soru yönelttim.

"Peki dördünüz ne zamandan beri birbirinizi tanıyorsunuz?"

"Ana sınıfından beri." bu kadar eskiye dayandığını tahmin etmemiştim doğrusu. Bunun üzerine onlara gülümseyip ayaklandım.

"Çay için teşekkür ederim."

"Ne demek her zaman bekleriz." Burak'ın son dediğinin üzerine tekrar gülümseyip yanlarından ayrıldım. Ve bingo. Poyraz karşımdaydı.

"Ahhh demek yokluğuma daha fazla dayanamadın, sende haklısın, bende kız olsam sürekli beni görmek isterdim." bu ne ego arkadaş, kanım dondu resmen. Şuanda onu ezmek için yanıp tutuşuyordum, ama maalesef ki almam gereken bir intikam vardı, o yüzden şuan sırası değildi. Hadi Yağmur, kullan şu oskarlık oyunculuk yeteneğini.

"Poyraz sana bişi söylemem gerekiyor." artık ne kadar inandırıcı olabilirsem, tek kaşını kaldırarak bana bakmaya başladı.

"Ne o? Yoksa bana aşkını mı itiraf edeceksin?" evet sana olmayan aşkımı itiraf etmek için yanıp tutuşuyorum dememek için zor tuttum kendimi. Ama kendimi durdurmayı başarmıştım. İşler tamda istediğim gibi ilerliyordu, bunu bozacak değildim. Hemen çaktırmadan cebimden telefonu alarak Hilal'e çağrı attım, bu iş oldu demekti. Ardından Poyraz'ı kolundan tutup çekmeye başladım.

F4 (B.O.F)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin