Hâlâ hızla koşarken ılık hava şiddetli bir şekilde ciğerlerime nüfus etmeye başladı. Koşarak girdiğim şoktan çıkabilirim diye düşündüm, ama düşündükçe daha beter bir hâle geliyordum. Şuanda sayısız duygu geçişleri yaşıyor gibi hissediyorum, içimde anlamdıramadığım, bana sonuna kadar yabancı olan hisler baş göstermeye başlamıştı. Bu garip duygudan ne zaman kurtulmayı başaracaktım? Hâlâ koşmaya devam ederken kendi odama geldiğimi farkettim ama Poyraz'ı kapıda görmeyi plânlamıyordum. Yoksa bizi görmüşmüydü? Ama görse burada olamazdı değil mi? Ayyyyş! Beni gördüğü an hızla yanıma gelip kolumu tuttu.
"Bir yere gideceksen önce bana haber vereceksin! Bir şey oldu diye kafayı yiyecektim burada." bu şimdi bana hesap mı soruyor?! Hadi canım daha neler. Zaten yeterince kendime sinirliyken bana bulaşmaması gerekirdi. Kendime olan öfkemi ondan çıkardım.
"Çocuk muyum ben be? Kendi başıma yürüyüşe çıkamaz mıyım?" işte kendi başıma çıkmamam gerektiğini az önce anladım ama bunu sana belli edecek değilim.
"Ya havuza düşersen, ya yılanlar ısırırsa." ayyyş cidden bu çocuk geri zekâlının teki, aklında kurduğu şeylere bak!
"Ben yüzücüyüm Poyraz farkında mısın? Boğulmamın imkânı bile yok." bu söylediğimin mantıklı olduğunu kavramış olacak ki hiçbir şey söylemedi.
"Neyse yine de yalnız başına dışarı çıkma!" ben onunla inatlaşacağım taktirde buna devam edeceğini bildiğim için olumlu anlamda kafamı salladım. Bu onu ikna etmiş olacak ki daha fazla yanımda durmadan kendi odasına gitti. İşte bu işime gelmişti, zaten kafam dağınıktı, bir de Poyraz'la uğraşamayacaktım. O gidince bende odaya girdim Hilal gelmiş ve çoktan uyumuştu. Mal gibi boşuna aramaya çıktım. Bir de buna sinir olunca kendimi banyoya atıp gidip yüzümü yıkadım, biraz kendime gelmem gerekiyordu. Ama ne yazık ki bunu başaramıyordum. Banyodan çıkıp kendimi direk yatağa attım, en iyisi uyumaktı, yoksa kendime gelebileceğimi sanmıyorum..
Sabah uyandığımda biraz daha iyiydim, en azından dün geceki kadar yoğun bir duyguya sahip değildim. Bu bile daha iyi hissetmem için büyük bir etkendi. Ilık bir duşun ardından kahvaltıya inmek için giyinmeye başladım. Pembe dizlerimin üzerinde bir etek ve onun üzerine de beyaz bir bluz giyip parmak arası sandaletlerimi çıkardım. Bunların hepsini Poyraz almıştı, ciddi anlamda fazlasıyla zevkliydi. Benim tarzıma nasıl bu kadar hâkimdi bilmiyorum ama bu hoşuma gitmişti doğrusu. Ayakkabılarımı giyerken bileğimde Poyraz'ın aldığı halı göremedim. İnanmıyorum, düşürdüm mü? Hızla odayı aramaya başladım, önce banyoya baktım orada yoktu. Ardından yatağa ve altına baktım. Orada da yoktu. Ben şimdi Poyraz'a ne hesap vereceğim? Umarım bunu fark etmezdi, yoksa çok mahçup olacaktım. Odadan çıkıp bizimkilerin yanına gittim, herkes kahvaltı yapmaya başlamıştı. Bende usulca gidip masaya oturdum, masada ne konuşulduğu konusunda fikrim bile yoktu, aklım yalnızca o haldaydı. Kahvaltıdan sonra her yeri arayıp bulurum belki. Kahvaltı bitince gideceğim sırada Poyraz beni durdurdu.
"Nereye gidiyorsun? Bugün son günümüz beraber takılacağız." ama ya.
"Bensiz takılsanız olmuyor mu?" ne olur bir kerede benim istediğimi kabul et.
"Farkındaysan buraya tatile geldik, tadını çıkarmamız gerekiyor." bana aldığın halı kaybettiğimi öğrenince tatili bana zehir edeceğini biliyoruz. Bak yine aklıma geldi, off ya ne yapacağım ben?!
"Hadi düş önüme." ahh ahh birgün Yağmur sizin elinizde can verecek haberiniz yok. Takıldım yine Poyraz'ın peşine, hâlâ halın bileğimde olmadığını fark etmemişti. Umarım gün boyu farketmezdi.
"Neden takmadın?"
"Anlamadım?" eliyle ayak bileğimi işaret edip konuşmaya devam etti.
"Sana aldığım şeyi neden takmadın?" hay ben şom ağzıma tüküreyim. Kendi kendimi ele verdim resmen. Olabildiğince kıvırmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
F4 (B.O.F)
HumorBirbirinden apayrı 4 benzersiz arkadaş.. Bu 4 kişiliğe baktığınızda kendinizden birşeyler bulabilmeniz çok doğal. Biri; grubun en eğlenceli üyesi.. Tüm hayatını internet fenomenlerine özenerek ve grubuna sulanarak geçiren bir serseri.. Biri; hayatı...