Multimedyadaki fotoğrafı bölümün sonundaki açıklamada anlarsınız.
Bölüm şarkısı; Teoman-İstanbul'da sonbahar
~~~~~~~~~
Bildiğim tüm duaları ettim tabiri vardı ya korkunca, işte şu an o durumdaydım. Bildiğim tüm duaları ediyordum. Ama korkudan değil.
Buse.
Mezarının başında duruyorduk hepimiz.
Bir süre gözlerimi kapattım.
Derin nefesler aldım.Emir'in mekanı...
Sessizce durduk.Mezarın başından arabaya doğru ilerlediğimizde Emir kaldı.
Bende herkes arabaya bindiğinde Emir'in ilerisinde dışarda bekledim.Emir'i dinledim.
"Gidiyorum güzelim. Belki eskisi gibi her gün gelemiyorum ama her gün konuşuyorum seninle. Hergün ölüyorum seninle. Bu gün uzun zaman sonra güldüm biliyor musun? Senin yanındaki gibi olmadı ama güldüm. Hayatıma başkasını almam söz. Gülebilirim. Gülerim dimi?"
Bir avuç toprak aldı eline.
"Gülebilirsin." diye fısıldadım. Duymadı ama ben yine de fısıldadım ve arabaya gittim. Emir de geldi ve eve doğru gitmeye başladık. Herkesi sırayla eve bıraktık. Bizde Miray ile bizim eve gittik. Annemi iki gündür görmüyordum.
Uyumuştur umudu ile eve adım attık.
Miray benim odamın yanındaki odada kalıyordu o yüzden üst kata çıktık yavaşça.
Gece 1 falandı. Hatta 2'ye gelmek üzereydi.Uykumuz vardı. Direk odalara dağıldık.
Odanın kapısını açtığımda yatağın üzerinde büyük bir kutu gördüm.
Baya büyük bir kutuydu.
Yanına doğru gittim.Kutuyu açtım. Kutunun dibinde küçük bir zincir vardı.
Elime aldım. Güzel bir kolyeydi.
Büyük bir kutunun içinde ne işi vardı bilmiyorum.
Kutuyu yataktan kaldırdım. Küçük bir kağıt vardı.'Buse'nin kolyesiydi. Sana en güzel hediyenin benim için en değerli şey olacağını düşündüm. Ona iyi bak Hırçın'ım.'
Neden büyük kutu diye bağırasım vardı. Her zamanki Batın farkı.
Masanın üzerindeki diğer küçük kağıdı aldım elime.
Hediyen için yanıma gel Hırçın'ım.
Bunu yazan da babamdı.
Yanıma gel dediği de üniversitedeki ofisiydi herhalde.
Odada gözlerimi gezdirdim. Annemin hediyesi kalmıştı sadece.Odamın içerisindeki boş odayı açtım. Aslında kıyafet dolabını koymak için bir yerdi ama benim dolabım daha büyük olduğu için biz dolabı odanın içerisine koymuştuk.
Haliyle o odada boş kalmıştı. Aşırı küçük bir yerdi zaten.Kapıyı açtım.
Annemin hediyesi de buydu. Işığı açtım. Tüm kozalaklarımı buraya yerleştirmişti.Duvarlar aynı HırÇam'daki gibi çam kozalağı şekilleri vardı. Batın'ın aldığı sepetteki çam kozalakları benim boyadığım bir sürü çam kozalakları vardı.
Gülümseyerek odadan çıktım.
Derin bir nefes alıp yatağa atladım. Sonra üzerimi değiştirmek için tekrar kalktım.Zar zor üzerimi değiştirdim ve tekrar yatağa yattım.
O yorgunluk ile de hemen uyudum zaten.
~~~~~~~~Kurduğum alarmı kapattım. Saat 4 falandı. Sabahın köründen bahsediyorum. Sadece 3 saat uyumuştum. Normalde öldürseler uyanmazdım ama bu önemliydi. Üzerimi değiştirip Miray'ın yanına gittim.
"Miray .....Miray.... Miray kızım uyansana. Lan uyan! "
Dürttüm. Bağırdım. Yok yine de uyanmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çam Kozalağı "Hırçın"
Teen FictionBu hayatta her şey insanın istediği gibi gitmeyebilir. Zorluklarıyla var çünkü hayat. Dünya da ki insanların kötülüğünden gerçek anlamlı hayatı yaşayamayabiliriz bazen. İşte bu kitap, her kötülüğe, her kırıklığa, her iyiliğe rağmen pes etmemeyi aş...