49.Bölüm\Ölümün Güzelliği

4.8K 483 71
                                    

Emir bembeyaz bir yerde araladı gözleririni.
Ona göre bembeyazdı burası...
Birçok insana göre bembeyazdı.

Gözlerini açtığı gibi karşısında görmeyi beklediği kızı gördü.

Ona gelmek için içmişti intiharını.
Gülümsedi Emir.

Yavaşça doğruldu.
Gözleri o kadar doluydu ki...

Karşısındaki dünya güzeli kızın da öyleydi.

Yavaşça ona yaklaştı.
Elini yüzüne yaklaştırdı.

Ona dokunabilmenin verdiği haz içini mahvetti.

İki yıldır ona olan özlemi...

"Ölüm seni güzelleştirmiş Buse." diye fısıldadı Emir.

Buse derin bir nefes alıp yanağını ona dokunduğu için titreyen Emir'in eline yasladı.
Gözlerini kapattı.

"Beklemek seni incitmiş Emir." diye mırıldandı.

"Beklemek beni çok incitti evet. Sonu olmayan bir şeyi bekledim çünkü. Bize bir son yazabilmem için ölmem gerekiyordu. Öldüm Buse. Senin için. Geldim."

Buse titredi. Buse mahvoldu.

"İnsan iradesinin dışındakileri de bilse keşke. Mesela sen gözlerini açtığında beni karşında görebileceğini bilsen. Bilsen de gitmesen."

Bu sefer Emir afalladı.
"Gitmemek için geldim kara melek." diye fısıldadı.
Avcunun içinde yanan tenini okşadı parmağıyla.

"Bazen geldiğini sanarsın. Oysa arşa kadar uzaklaşmışsındır Emir."

Kaşları çatıldı ölüm mavisini gözlerinde saklayan adamın.
Kalbi sarsıldı.

"Buse. Ben seni çok özledim."

Buse'nin gözyaşları akmaya başladığında, "Bende. Çok özledim."
Alnını alnına yasladı.

"Yaşıyorsun ya." diye fısıldadı Buse.

"O bana yeter."

Emir anlamadı. Çünkü zihni ölümün kıyısından döndüğünü bilmiyordu.  Zihni öldüğünü sanıp Buse ile görüşüyordu. Zihni bu anın kavuşmuşluğunun ölüme bağlı olduğunu biliyordu tüm vesile yaşamken.

Buse Emir'in göğsüne koydu elini.
"Şimdi uyuman lazım." diye fısıldadı.

Göğsündeki elini itip yatağa yatırdı güzelce onu.
Emir küçük elini tuttu Buse'nin.

Beraber küçücük yatağa yan yana yattılar.

Emir kendini sonsuz bir hayalin içinde sanarken kurtuluşun ölüm değil de yaşam olduğunun farkına varamadı.

~~

Emir gözlerini ikinci aralayışında hastanenin yakıcı kokusunu nüfuz etti ciğerleri.

"Hayır." diye fısıldadı.
Dicle baş ucunda uyuyakalmıştı
Emir'in kıpırtısı ile hafif olan uykusundan uyandı.

"Emir? İyi misin?" diye sordu.

"Dicle."

Sesi titredi Emir'in.

"Neden kurtardınız beni."

O üç kelime...
Dicle'nin kalbini öyle yaktı ki...

"Emir-"

"Ben onu gördüm. Dokundum.  Öldüm sandım. Ona kavuştum sandım. Neden çekip aldınız oradan beni."

Çam Kozalağı "Hırçın"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin