"Çalıştırabildin mi motorunu?" diye sordu. Arya'nın elinden tutmuş sahilde gezdiriyordum o da yanımdan yürüyordu.
"Denemedim hiç. Olmadı tamire götürtürüm." diye cevap verdim.
Elleri ceplerinde yanımızdan yürüyüşü o kadar tatlıydı ki..
"Kardeşin çok tatlı."Öyleydi.
"Senin var mı kardeşin?"
Gözlerime baktı.
"Yok, tek çocuğum." diye cevap verdi.
Bir zamanlar bende tek çocuktum.
"Ya sen ölmek istediğine emin misin sahi?" diye sordum dalga geçercesine."Emindim. Ama artık değilim. Ölmek istemiyorum."
Bu haber beni mutlu etti. Ölmemesi gerektiğini en başından biliyordum. Hissediyor, istiyordum.
Ölmemeliydi de zaten."Kaç yaşındasın?" diye sordum.
Donup kaldı bir anda. Bende duraksadım, yürümeyi bırakıp."Kötü bir soru mu sordum?"
Alt tarafı kaç yaşında olduğunu sormuştum.
"Hayır, sadece bir an kaç yaşında olduğumu düşünmem gerekti."Kaşlarımı çattım. Garipti.
"Dün doğum günümdü. 18 yaşıma girdim."
Dün, karşılaştığımız gün doğum günüydü."Doğum gününde mi ölmek istedin yani?"
Onayladı beni.
"Ne yaşadın?"On bininci soruşum olabilir miydi?
"Belki sonra anlatırım. Şu an bu mekan, bu zaman uygun değil."Yutkundum. Bu, bundan sonra da görüşeceğiz anlamına geliyordu.
"Okuyorsun dimi?" diye sordum.
Güldü.
"Okuyorum galiba."
Galiba?
Çok fazla tuhaftı sanki."Bir yıl kaldım. Lise üç." diye merakımı giderdi.
Bende lise üçtüm..."Hangi okul?"
Belki aynı okulda olabilirdik."Aynı okulda olup olabileceğimizi mi merak ediyorsun." Arya elimi çekiştirince ona baktım. Salıncağı gösteriyordu. Parka doğru yürümeye başladık.
"Yani, belki aynı okuldayızdır."Olası bir şeydi. Bu civardaki okulları düşünürsek, olasılığı fazlaydı.
Bir de özele gidiyorsa.."Benim gittiğim okul biraz çakar ama." dedi gülerek. Yok artık ya..
"Hadi canım!" diye bağırdım gülerek.
O da güldü.
"Aynı okulda olduğumuzu biliyordum zaten." dedi.Nereden biliyordu Allah aşkına?
"Motorlu bir kız, evi güzel falan. Civardaki tek özel okul da bizim ki."
Zeki çocuk.
"Anladım."Görüşecektik işte, görüşürüz dedirtmesem bile mutlaka karşılaşacaktık aynı okulda.
Arya'yı salıncakta salladım bir süre. Her hızlı sallayışımda gülücükler saçıyordu etrafa.
Bende onunla beraber gülüyordum.
"Ben gideyim artık." Demirin yanında bekleyen Batın'a baktım."İşin mi var?" diye sordum.
Sanki gitmesini istemiyormuş gibi gözükmüştüm. Zaten öyleydi de..."Aslında yok."
O zaman kal.
Sesli söylemeye cesaretim var mıydı? Hem kalsaydı ne yapacaktık?"Görüşürüz o zaman?" dedim. Mal gibi..
"Görüşürüz Hırçın."
Gidişini izledim. Gözden kaybolana kadar Arya'nın sallanan salıncağı durmuştu.
Hipnotize olmuş gibi arkasından bakıyordum. Kendime geldiğim an Arya'ya baktım.
Salıncak tamamen durmuş Arya sallansın diye çırpınıyordu. Komikti bu hali.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çam Kozalağı "Hırçın"
Novela JuvenilBu hayatta her şey insanın istediği gibi gitmeyebilir. Zorluklarıyla var çünkü hayat. Dünya da ki insanların kötülüğünden gerçek anlamlı hayatı yaşayamayabiliriz bazen. İşte bu kitap, her kötülüğe, her kırıklığa, her iyiliğe rağmen pes etmemeyi aş...