"Sen bu kadar ağır mıydın ya belim koptu."
Batın'ın kucağında otele doğru gidiyorum. Salak iki saattir söylenip duruyordu. Omzuna bir tane vurdum.
"Kızım vurmasana zaten ağırsın."
Ağır değilim ben sen güçsüzsün.
"Şuna güçsüzüm demiyorsun da."
Birden durdu. "Bırakırım seni kendin yürürsün." dedi ve bir elini karnıma koydu."Acıyor hayvan." diye bağırdım. Dalların çarptığı yerler çok acıyordu. Elini çekti ve bende boynuna biraz daha sarıldım. "Boğ ya beceremedin biraz daha sık kollarını belki boğulurum." dedi. Aslında amacım bu. Şaka maka baya acıyordu karnımdaki yara bir de baya kanamıştı şu an.
"Batın çok acıyor ben dayanamıyorum galiba."
diye sızlandım. Başımı onun omzuna yasladım. Otellerin olduğu yere gelmiştik.
"Hastaneye götüreceğiz seni muhtemelen dikişlerin açılmıştır." dedi. Bizim odaya girip beni yatağıma yatırdı. "Çok fazla kanamış. İzin ver bakayım." Tişortümün ucunu kaldırdı. Canım acıyordu zaten izin vermeme gibi bir şansım yoktu.
Tişörtümü kaldırdığı an camdan içeri giren rüzgar yarama değdi ve başımı yana yatırdım."Çok mu acıyor?" diye sordu.
"Yok keyfimden acı çekiyormuş gibi yapıyorum." diye cevap verdim. Yanıyordu."Tişörtünü çıkaralım başka bir şey giydireyim sana sonra müdürü çağırırım hastaneye gideriz. Dikişlerin açılmış. Böyle müdürü çağırırsam tişörtündeki kanı görüp endişelenebilir. "
Haklıydı. Çok fazla kan vardı. Yavaşça tişörtümü çıkardı. Karnımdaki sargı bezi, sargı bezi sıfatından çıkmıştı.
Onu da yavaşça çıkarıp çantamdaki yeni sargı bezini hafifçe sardı. Ellerimi yumruk yaptım.
"Ahh!" diye bir ses çıktı ağzımdan.
"Çok mu acıttım pardon. Bir an önce hastaneye gitmeniz gerekiyor mikrop kapacak yoksa."
Başım ile onayladım ve sıktığım yumruğumu serbest bıraktım.Üzerime başka bir tişört giydirdi. Sonra odadan çıktı. Bizimkiler birer birer odaya girdi. "İyi misin sen?" diye sordular. Batın müdürü çağırmaya gitmişti.
Batın gelene kadar biraz konuştuk. Sonra Batın müdür ile beraber odaya girdi. Sakin bir şekilde olayı anlattık.Hastaneye gitmek için müdürün arabasına gittik.
Benimle birlikte hastaneye Batın ve Karen gelmişti. Diğerleri gezi yerinde kalıp diğer hocalar ile beraber tüm öğrencileri toplayıp geri dönmüşlerdi. Geri dönüş saati zaten yaklaştığı için pek bir sorun olmadı.
Şu an karşımda beni azarlayan bir doktor vardı. Neden dikkat etmiyormuşum? Kurşun yarası diğer yaralara benzemezmiş. Hemen mikrop kaparmış falan filan. Dikişlerimi yenilemişlerdi. Ağrı kesici serum verdiler.
Şu an Batın karşımda camdan dışarıyı izliyor. Hastane odasında ikimizden başkası yok. Doktor az önce çıktı.
Biz de şu an serumun bitmesini bekliyoruz.
Batın'ın canı sıkılmış olmalı ki bir şarkı mırıldanmaya başladı."Sen bir daha şarkı söyleme." dedim.
Aslında tam olarak duymuyordum sesini.
"Neden sesime mi hayran kalıyorsun?" dedi gülerek."Yok canım hayattan soğuyorum." dedim bende aynı şekilde gülerek.
"Ben seni hayata bağlarım canım." dedi canım kelimesine vurgu yaparak. Tekrar sırıttı. "Ayrıca benim sesim çok güzeldir." diye ekledi.
O sırada içerir hemşire girdi. Serum bitmişti. Hastaneden çıktık müdür beni evime bıraktı.
Anneme çaktırmadan odama gittim. Yanıma geldiğinde yatağa yatmıştım. "Ne oldu iyi geçemedi mi gezin?" diye sordu. Yatağın ucuna oturdu. "Gayet güzeldi biraz yoruldum sadece çok uykum var anne sonra konuşsak?" O sırada içeriye Arya girdi. Yine yavaş yavaş yürüyordu.Çok özlemiştim onu ama şu an pek de kucağıma alacak durumda değildim
Annem yavaşca yataktan kalktı. "Gel bakalım Arya'cık ablan çok yorulmuş biraz dinlensin. "dedi ve Arya'yı kucağına aldı. Dışarıya çıktı ve odanın kapısını kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çam Kozalağı "Hırçın"
Teen FictionBu hayatta her şey insanın istediği gibi gitmeyebilir. Zorluklarıyla var çünkü hayat. Dünya da ki insanların kötülüğünden gerçek anlamlı hayatı yaşayamayabiliriz bazen. İşte bu kitap, her kötülüğe, her kırıklığa, her iyiliğe rağmen pes etmemeyi aş...