14.Bölüm\Kömür

11.8K 785 139
                                    

Bölüm şarkısı: The Vamps - Rest Your Love

~~~~

Ne demekti şimdi bu ?

'Seni hiçbir zaman kardeşim olarak görmedim.'
O zaman kesinlikle baldızı olarak gördü başka olur yolu yok yani.

Batın hemen karşımda. Aramızdaki mesafe cetvel ile ölçülecek kadar yakınken nasıl davranabilirim ki? Ne diyecektim? Nefesi ıslak yüzüme rüzgar oluyordu. Benim ki de öyle. Saçları anlına yapışmıştı. Kesinlikle şu an karşımda mükemmelliği fethediyordu. Nefes kesecek kadar güzeldi gözleri. Oysa sadece kahverengiydi. Bu kadar mükemmel olmasının sebebi neydi? Az önce bana beni baldızı olarak gördüğünü söylemişti. Baldızı mı?
Ah ne saçmalıyorum.
Bir şey yapıp bu yakınlığına mesafe koymalıyım. Kalbe zarar.

Acaba onu itsem nehire düşse nasıl olur? Sonra 'ay pardon yanlışlıkla oldu ' derim kızmaz. Bence de bunu yapmalıyım.
Ya da daha güzel bir fikir geldi aklıma. Evet evet kesinlikle bunu yapmalıyım. İki kere derin nefes aldım."Batın." diye fısıldadım. Gözlerinin içine bakıp biraz daha hızlı nefes aldım. "Ne oldu? " Cevap vermedim. Koluna tutundum ve kolunu sıktım. "Hırçın?" Böyle seslenmesi de ayrı bir tatlı tabii.

"Ne oldu cevap ver. " Planımı uygulamaya başladım. Yavaşça beni oturttu,

"Hırçın iyi misin? Bak gözlerime. İlacın nerede. Neden hep böyle zamanlarda oluyor. Kahretsin! "

Zeki ben. Lanet olsun neden bu kadar zeka fışkırıyorum?

Ne ama? Başka türlü kurtulamazdım o durumdan. Herkes bize dönmüştü Karen yanıma gelmişti. Batın naylonun altından çantamı aldı ve içini karıştırdı. İlacımı bulduğunda dibime oturdu. Ben kalbimi tutmuş güya(!) nefes almaya çalışıyordum. Eliyle ağzıma doğru tuttu ilacı. Ondan destek alarak boğazıma doğru ilacı sıktım. Elim elinin üzerindeydi. Kalbim de horon tepiyordu içeride. Neden? Çünkü eli elimin üzerindeydi.

Hayır yani ben niye heyecanlanıyorsam?

Şu an hepimiz ıslaktık yağmurluklar pek de işe yaramamıştı.Yavaş yavaş kıyıya yaklaştığımızda Batın, "Biraz daha iyi misin ?" diye sordu. "Hı hı. " diye cevap verdim. Kıyıya vardığımızda öğretmenler ve bizden başka kimsenin ıslanmadığını gördüm. Müdür bile ıslaktı. Bize doğru geldi."Otobüsün arkasında bir kaç battaniye olacak çocuklar otellere gidene kadar onlarla idare edin. Ama sayısı az iki kişi kullanın."

İki kişi kullanın derken?

Battaniyeler geldiğinde Çağan Karen'i aldı her zamanki gibi.

Batın "Gelsene." diye seslendi. Onunla aynı battaniyeyi paylaşmak gibi bir niyetim yoktu.

Azra ve Kutay aynı battaniyenin içindeydi. Azra Kutay'a vurup duruyordu."Bıraksana be hayvan. Ya bırak. İstemiyorum. Ü-şü-mü-yo-rum ben. Bırak! Ya Kutay valla müsait olmayan bir tarafına tekmeyi getireceğim onu istiyorsun sen. Bırak!"

Onları biraz daha izledikten sonra Azra "Dicle kurtarsana ya. Bırak öküz! " diye bana doğru seslendi ama Kutay yalvarırcasına bana baktığında 'sevenleri ayırma' kuralına uyarak onlardan umudu kesip üzerine bastığım çimlerin üzerine oturdum.

Karen ve Çağan ayrı bir ironi. Böyle vıcık vıcık hayat mı geçer? Az bir kavga edin ama.
Emir desen... Yaşamıyor...

Çam Kozalağı "Hırçın"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin