Her yeni bir kitap, yeni bir hayata adım demektir.
Bu sefer benim kitabımı Yalova yazacak... Benim hayalim Yalova sokaklarında yaşayacak.-Bilge Sena Bulut
~~
Yeni hayatlar yeni kitaplar gibidir.
Her şehir farklı bir kitap, farklı bir hikayenin serüveni..Yeni şehrimin adı Yalova.
Yeni hayatımın adı da yakında...
Daha karar verilmedi, ne teması belli hikayemin ne de konusu.Umarım annemin bana sürekli ettiği nasihatlerin içindeki, "17 yaşın en mükemmel yaşın olacak Dicle. Genç kızların 17 yaşları önemlidir. En mükemmel yılın olsun." cümlesine uyacak bir 17 yaş geçiririm dedim.
Hep dedim.
17 yaşım geçene kadar da diyeceğim..
Yarıdan çoğunu yol aldım 17 yaşımın. Ama unutulmaz bir şey yaşamadım.
4 ayım daha var..
4 ay daha o unutulmazı bekleyeceğim.Şu an bunları zihnimde tekrar edişimin sebebi, üşümem. Üşümekten nefret ediyordum. Islanmayı seviyordum. Üşümeyi sevmiyorum. Karmakarışığım ama şu an üşüyorum. Bunu biliyorum. Bir de ıslandım. Bunu da biliyorum. Islanmayı sevmek bir şey değiştirmiyor. Ya üşüyorum işte!
Üşümek ne iğrenç bir kelime ya. Üşümek, nerden türüyor acaba?
Kim buldu üşümeyi ya?
Ben üşümek istemiyorum.Ama biraz daha zihnimdeki bu işkenceye devam edersem üşüteceğim. Normal üşümek değil. Kafayı üşütmek.
Üşüttüm sanırım.
Ölüm tehlikesi mi?
Fazlasıyla...17. yaşımın son 4 ayında ölmek istemiyordum. Tamam belki 17 yaşıma kazınmış en önemli unutulmaz olay olur ama ben bunu yaşıyor olmam.
Boğazımı yakan tuzlu suyu ile gün yüzüne çıkmam zor olmadı.
Nefesim mi kesildi, galiba.
Kış aylarına yakın bu zamanda denize düşmüş olmam, yüzme bilmiyor oluşuma eklenince ölümümü yaklaştırıyor derken kurtarıldım. Ne bekliyordunuz ki?Hikayemin ilk bölümünde ölmemi falan?
Almayayım..
Daha unutulmaz yaşayacağım bir 17 yaşım var.Tamam tamam çok abarttım.
"Nefes al."
Omuzlarına tutundum beni kurtaran kahramanımın yoksa ecelimin mi demeliyim?Öksürerek nefes alabildiğimde yüzüme yapışan saçları geri çekti.
"İyi misin?" diye sordu.
Olumsuz anlamda başımı salladım.
"Burdan çıkmam lazım. Üşüyorum."
Üşütüyorum..."Tamam sen sakin ol."
İlk önce bana çarpıp denize düşüren sonra da boğulmak üzereyken kurtaran çocuğa baktım.Sadece çocuk demek biraz hafif kalırdı.
Fazlasıyla yakışıklıydı. Kirpiklerinden bahsetmiyorum...
Deniz suyu upuzun kirpiklerinden aşağı doğru süzülüyordu.
Titreye titreye beni denizden çıkartırken yoldan geçen bir abladan yardım almıştı.
Korkuluk falan yoktu burada. Ufacık çocuklar gelse hemen düşebilirlerdi.Bende şu an karşımda kaykayını hızlı kullanan çocuk yüzünden düşmüştüm.
İlk önce bana çarpmış, ardımdan da o mu düşmüştü yoksa peşimden mi atlamıştı kestiremiyordum.Damarlarımda dolaşan soğuğun etkisi ile bu kadar sessiz kalabiliyordum.
Aksi takdirde karşımdaki çocuk yaşamıyor bile olabilirdi.Duvarın üzerine oturduğumda soğuk o kadar işlemişti ki içime titremeden duramıyordum.
Bize yardım eden abla üzerindeki ceketi benim omuzlarıma atarken ben o çocuğun beni izleyişini izliyordum. Benim gibi titremiyordu. Benden gözlerini alabildiğinde denizin yüzeyinde ileri doğru giden kaykayını gördü.
Yüzünde garip bir ifade oldu ve direk denize atlayarak kaykaya doğru yüzdü. Bu hareketine anlam veremeden bakarken kaykayı yakalamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çam Kozalağı "Hırçın"
Novela JuvenilBu hayatta her şey insanın istediği gibi gitmeyebilir. Zorluklarıyla var çünkü hayat. Dünya da ki insanların kötülüğünden gerçek anlamlı hayatı yaşayamayabiliriz bazen. İşte bu kitap, her kötülüğe, her kırıklığa, her iyiliğe rağmen pes etmemeyi aş...