-8-

4.8K 199 59
                                    

Bu bölümü, bana bu yılın getirdiği en güzel arkadaşlıklardan olan minelll 'e ithaf ediyorum. İyi ki yanımdasın, iyi ki tanımışım seni  

Başlarken kurulan cümlelerim şimdiden tükendi.

Bu bölümün geç gelme nedeni yazarken Ayşegül'ü kıskanmış olmam. Yersiz ve ultra saçma kıskançlığım yüzünden kendi kendime triplenip yazmaya ara verdim.

Tabi dayanamayıp, yarım saat sonra yazmaya kaldığım yerden devam ettim. Arada bana da geliyorlar. Lütfen mazur görün :)

"Multimedia/Melih Hanzade"

Valla ben bu Melih'i çok sevdim. Hem minnoş, hem karizmatik, yeri geldiğinde de itici bir tip. Tam da bir Melih Hanzade.

Bölüm Parçası/Manga-Ben bir palyaçoyum. (Açmanız gereken yeri belirttim)

Öpüldünüz, keyifli okumalar...

"Melih'le anlaşamama nedeniniz ne?"

"Onun tarzı böyle. Çıkarlarımız ortaksa bizden iyi abi kardeş bulamazsın. Ama zıt düşersek kanlılara taş çıkarırız."

Çünkü Melih olmak bunu gerektirirdi. Ona göre gıcık olmadığı her an yaşam süresinden iki katı harcardı.

"Siz nasıl Oğuzhan'la bu kadar iyisiniz?"

"Oğuzhan benim her şeyim. O küçüklüğünden beri ailesine çok düşkün bir çocuk oldu ama bizim de kavga ettiğimiz zamanlar var. Bazen onun tercihleriyle benim tercihlerim çakıştığında çok güzel kavga da ederiz."

Açık açık Oğuzhan benim her şeyim diyebilmek, güzel bir his olmalıydı.

"Oğuzhan'ın sana değer verdiği, sana olan bakışlarından hemen anlaşılıyor zaten."

"Ablasının bir tanesi o. Bu haftalarda çok yoruluyor. Antrenman sayıları da, süreleri de çoğaldı. Ama şampiyonluk için bu kadar çalışması gerekiyorsa, çalışsın. Sonuçta Beşiktaş böyle zorluklara fazlasıyla değer."

Alakasız bir şekilde tam da şu an iliklerime kadar acıktığımı hissetmiştim.

Sahi ben bugün kahvaltı bile yapmamıştım ki şu an saat altıya geliyordu.

"Ben bir şey soracağım ama sonunda yine rezil olma tehlikem var."

Ben zaten bu soruyu sorarak kendimi rezil etmiştim sanırım. Ama artık rezil olmayı kafama o kadar da takmamaya çalışıyordum. Sonuçta sakarlığımı seven, güzel gülümsemeli biri vardı.

"Saçmalama. Ne rezilliği? Sormaman hata."

"Ben çok acıktım. Yemek yiyelim mi?"

Yüzünde çarpık bir gülüş oluşmuştu.

"Ben de bu soruyu bekliyordum. Hadi yemek yiyelim."

Allahım sonunda kiloyu sorun etmeyen, yanında istediğim gibi yemek yiyebileceğim biri!

Ben fazla zayıf olan bir kız değildim. Hatta azıcık balık etli bile sayılabilirdim. Anneme göre dünyanın en zayıf kızı olsamda, görünen köy kılavuz istemezdi.

Şermin eliyle işaret ederek garsonu yanımıza çağırmıştı.

"Ben bir porsiyon iskender, bir tane ayvalık tostu, patates tava, büyük boy limonata ve su alacağım."

Garson siparişimden sonra yüzüme tuhaf bir ifadeyle baksada, defterine not almıştı.

Ve, evet. İskender ile aramızda gizli bir ilişki var.

Önüm, Arkam, Sağım, Solum Sen / Oğuzhan Özyakup (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin