-29-

3.1K 129 188
                                    

Dün Beşiktaş'ta yaşanan, maalesef ki şu sıra fazlasıyla benzerini gördüğümüz bomba faciası hepimizi üzdü. İnsanlık her geçen gün ölüyor. Bizim yapabildiğimiz tek şey üzerine toprak atmak. Biz toprak attıkça yeni mezarlar kazılıyor. Bunun sonu gelmiyor. Şimdi herkes ağlıyor. Herkes üzgün. Ama elbet biz de geride bırakacağız. Olan ölenin ailesine olacak. Onların acısı kalacak. Bizimkisi her yıl aynı gün sosyal medya hesaplarından paylaştığımız görsel mesajlarla kalacak. Allah şehitlerimize rahmet, ailelerine sabır, kötü ruhlara vicdan versin.

En acısı da, bunca insan ölürken bazı insanımsı yaratıkların sosyal medyada 'Direkt stadı patlatsaydınız ya!' tarzında aptalca bir cümle kurabiliyor olması. Bu nasıl bir vicdansızlıktır? İnsan başka bir insanın ölümünü bu kadar kolay kabullenebilir mi? Özür dilerim. Cümlemde fazladan bir 'insan' kelimesi kullandım.

Allah hepimizi korusun. Ama bombadan değil. Bombayı patlatandan, bir de ölenin arkasından kalbi sızlamayandan.

Hepiniz çook dikkat edin. Önümüz arkamız, sağımız solumuz tehlike. Bir adım atarken çok kere düşünün.

Bu üzücü haberin dışında, hikayemi okumuş ve kıymetli zamanını kitap kapağı yapmaya harcamış canım okuyucuma buradan da teşekkür etmek istiyorum. glasscastle

   Multimedia: Serhan Yasdıman & friends (Dalgalandım da duruldum) 'Açmanız gereken yeri belirttim, kesinlikle açın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

   Multimedia: Serhan Yasdıman & friends (Dalgalandım da duruldum) 'Açmanız gereken yeri belirttim, kesinlikle açın.'

"Uyanıyor."

"Bu olay baya bir dejavu oldu."

"Necip sus Allah aşkına!"

"Tamam abi sustum."

Garip bir koku alıyordum. İlaç kokusu gibiydi ama tarif etmek zordu. Öyle çok bilindik bir koku değildi. Etkisi fazla olmasada insanın ruhunu sıkıyordu.

Gözümü araladığımda yüzüme vuran güçlü ışık ile birlikte açtığım gözlerimi tekrardan kapatmıştım.

Hastanedeydim.

Şu dönemler de hastaneleri sevmek zordu. Hastane insana iyileşmeyi çağrıştırmıyordu. Hastane şu sıralar ölüm demekti. Koridorları ölüm kokuyordu. Sedyeler temiz gözüksede başka birinin kanının kalıntılarını taşıyordu. Şu yattığım hasta yatağı kaç tane insanın ölümüne tanık olmuştu? Başında kaç masum yaş dökmüştü? Bu yaşananları hangi fani temizleyebilirdi?

"Ayşegül bizi çok korkuttun!"

Merve?

"Ben size demedim mi? Beni hastanelerden çok toplarsınız diye. Aldınız başınıza benim gibi belayı, şimdi çekin cezasını!"

"Huylu huyundan vazgeçmez! Hasta yatağında bile dalga geçiyor!"

Sahi ben neden hastanedeydim?

Önüm, Arkam, Sağım, Solum Sen / Oğuzhan Özyakup (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin