-44-

1.4K 71 73
                                    


Gölgedeki Papaya adlı hikayeme de bakabilirsiniz. Hepinizi kocaman öpüyorum. Keyifli okumalar diliyorum 🖤

Bölüm Parçası / Buray - Melodi

Şimdi karşımdaki Oğuzhan'ın gözlerine bakarken, bir haftanın aslında ne kadar uzun bir zaman dilimi olduğunu fark ediyordum. Küçümsenen bir hafta, bazen bir ömür gibi geçiyordu. Hatta çoğu zaman geçmiyordu. Bunu da öğrenmiştim.

Rahatça konuşabilmek için Polonezköy yakınlarında bir at çiftliğine gelmiştik. Yolculuk boyunca birkaç santim uzağımda olan Oğuzhan ile konuşmamış olmamız bir bakıma işime gelmişti.

Benim aksime o gözlerini üzerimden çekmiyordu.

"Nasılsın?"

Tek bir kelime bazen içerisinde çokça anlamı barındırabiliyordu.

"Aynı. Sen nasılsın?"

"Bıraktığın gibiyim."

Elim yanağına doğru hareket etmek istiyordu. Bu dürtüyü oldukça zor durduruyordum.

"Oğuzhan, ben o fotoğraf-"

Cümleyi devam ettirmek istememiştim. Çünkü kırıldığım bir durumu dile getirirsem, yeniden kırılırdım. Bu ihtimal beni fazlasıyla korkutuyordu.

"Bu yaşanılanları unutmanı sağlamak isterdim. Ama böyle bir gücüm yok. Gerçi yokluğunda öğrendiğim bir şey var ki, sensiz benim hiç gücüm kalmıyormuş. Gücümün kaynağı sen oluvermişsin. Ben bundan sonra sensiz olamam."

İnatla bakamadığım gözlerine bakma cesaretine eriştiğimde, elim de benden izinsizce yanağındaki yerini bulmuştu.

Göz temasımızı kesmeden, uzamaya başlamış olan sakallarında parmaklarımı gezdirmeye başlamıştım. Dokunuşlarımla birlikte kapanan gözleri, yüzüme uzun bir sürenin ardından gerçek bir tebessümün yerleşmesini sağlamıştı.

"Sana çok kızgınım, çok kırgınım. Hatta o fotoğrafı gördüğümde senden nefret etmek istedim. Senden ve o kad-"

Bu defa cümlemin yarıda kesilmesinin nedeni, aniden mekanda yankılanmaya başlayan Necip'in sesiydi.

"Değer mi hiç?
Boş yere küsme düşlerine
İnan
Onun da yanına kalmaz
Bırak gitsin üzülme
Hayat sevenlerin yanındadır
Unutma
Gülümse kaderine"

Tarkan gibi giyinmiş hâlde, onun dansını taklit etmeye çalışan Necip ile birlikte kahkahamı tutamamıştım. Gerçekten böylesine ciddi bir ortamdan bu kadar hızlı sıyrılmamızı sağladığı için Necip'i tebrik etmeliydim.

"Yak bütün fotoğrafları
Ona ait bütün eşyaları
Bu gece ümitlerini al koynuna
Gün doğmadan unut insafsızı"

Nakarat bölümünü dizlerime yapışmış bir şekilde Oğuzhan'ı işaret ederek söylediğinde, kahkaha ile birlikte gelen karın ağrımdan dolayı ölmek üzereydim.

Bakışlarımı Oğuzhan'a çevirdiğimde, onun bu durumdan benim kadar memnun olmadığını anlamam zor olmamıştı.

"Ulan Neco! Ben sana bu şarkıyla mı gir dedim? Lan şarkıda unut diyor! İnsafsız diyor lan!"

Aklımda yapbozun parçaları birleşmeye başladığında, Necip'in girişinin planlı olduğunu anlamıştım. Bu ikili bazen gerçekten korkutucu olabiliyordu.

"Pardon kardeşim, düzeltiyorum hemen!"

Cebinden çıkardığı siyah gözlüğü taktığında, yeniden ayağa kalkmıştı.

Önüm, Arkam, Sağım, Solum Sen / Oğuzhan Özyakup (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin