Evet, tam da söz verdiğim gibi bir hafta sonra yeni bir bölümle karşınızdayım 🖤 Artık herhangi bir aksilik olmadığı müddetçe bölümler Pazartesi günleri gelecek.
Bölüm Parçası/ Koray Avcı - Diz Dize (Normalde çok fazla Koray Avcı sevmem. Ama bu şarkı bölüme oldukça uydu.)
Keyifli okumalar...
Gözlerim gördüğü fotoğrafın gerçekliğini inatla reddetmeye çalışıyor olsa da, maalesef ki gerçek olduğunun farkındaydım. Oğuzhan'ın saçlarından da anlaşıldığı üzere bu benimle tanışmadan önce çekilmiş olan bir fotoğraftı. Evet, benden öncesinde de bir takım ilişkileri olmuş olabileceğinin bilincindeydim. Ama gururumun bunu çok fazla önemsediğini söyleyemezdim.
Yahu kadını kucağına oturtmuştu!
Ben o kucağa rahatça yayılmış olan kalçaları yakmaz mıydım? O çarpık bacakları iki parçaya ayırmaz mıydım? Elbette yapardım. Ama önceliğimi o kızı kucağına oturtmuş olan Oğuzhan'a verirdim.
Çevik hareketlerle rehberimden Oğuzhan'ın ismini bulup üstüne tıkladığımda, vücudumda patlamaya hazır bir volkan olduğunu hissedebiliyordum.
"Efendim gün ışığım, günümü güzelleştirecek sevgilim."
Sanki telefonun ucundan gerildiğimi hissetmiş gibi yatıştırıcı bir ses tonuyla konuşmuştu. Bu noktada işe yaradığını söyleyemezdim.
"Neredesin?"
"Antrenmana gideceğim. Yarınki maç önemli."
"Görüşmemiz lazım."
Telefonun ucundan birkaç saniye hışırtı sesleri geldikten sonra yeniden konuşmaya başlamıştı.
"Önemli bir şey yok değil mi?"
"Ne zaman müsait olursun?"
Bana yönelttiği soruyu es geçerek ben ona bir soru sormuştum.
"Seni almaya geliyorum. Antrenmana biraz geç katılmamdan zarar gelmez diye düşünüyorum."
"Görüşürüz."
"İyi ol."
Sesindeki tereddüt hissedilir seviyedeydi.
Onu hâlâ çok seviyordum. Ama aklımdaki soru işaretlerine mantıklı cevaplar alamamaktan korkuyordum. Ona olan güvencim sarsılmamalıydı.
İlişkilerin temelinde güven bulunuyordu. Dolayısıyla güven olmadığında ilişkiler yürümüyordu.
Boşanan aile örnekleriyle fazlasıyla içli dışlı yetişmiştim. Zamanında çok fazla çocuğun acısına tanıklık etmiştim. Bunlardan bir tanesi bizim çocuğumuz olmamalıydı.
*************
Arabayı Beykoz sahilini görür şekilde park ettikten sonra bakışlarını benden tarafa çevirmişti. Bir süre aklımdakileri düşünmek için kendime zaman tanıdıktan sonra ben de başımı ona doğru çevirmiştim.
Aramızdaki soğukluğu hissetmiş olmalıydı ki, gözlerinde bolca merak pırıltısı bulunuyordu.
"Sorun ne Ayşegül?"
Telefonumun kilidini açtıktan sonra kapatmadığım sekmeden görünen fotoğraf ile birlikte, yatışmakta olan sinirlerim yeniden ortaya çıkmıştı. Bu kolayca sindirebileceğim bir olay değildi.
"Bana bu fotoğrafı açıklayabilir misin?"
Bakışları bir süreliğine ona doğru çevirdiğim telefonumun ekranına kaydığında, yüzünü büyük bir şaşkınlık ifadesi kaplamıştı. Bunu beklemediği anlaşılıyordu. Ben de beklemiyordum. Her şey öylesine iyi ilerliyordu ki, böyle bir olayın ihtimali dahi aklımdan geçmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Önüm, Arkam, Sağım, Solum Sen / Oğuzhan Özyakup (Düzenleniyor)
FanfictionKulüp yöneticilerinden, Zafer Hanzade'nin yurt dışında yaşayan kızının İstanbul'a gelmesiyle başlayan bir aşk hikayesi. Ayşegül Hanzade & Oğuzhan Özyakup "Hayatıma yön veriyor olmanı seviyorum. Bana karışmanı sevdiğim gibi. Gülümsemeni seviyorum. Gü...