Öhöm öhöm bu bölüme yine bir açıklamayla başlıyorum. 'Genelde Türkçe şarkı kullanıyormuşum, aralara yabancı şarkılarda katmalıymışım.' Belirteyim ki, genellikle değil her bölümde Türkçe şarkı kullanıyorum. Çünkü yabancı şarkılar zaten şu dönemde fazlasıyla dinleniyor. Ben hoşuma giden, tabiri caizse sözleri hâlâ bir şeyler hissettiren, günümüz popüler Türkçe şarkı modasından uzak parçalar seçmeye çalışıyorum. Umarım kullandığım yere uygun seçimler yapıyorumdur.
Bölüm Parçası / Bahadır Tatlıöz - Eflatun. Açacağınız yeri belirttim.
Keyifli okumalar...
"Burnumu kırdı yenge! Ölüyorum yenge! Kendi burnu çirkin diye benimkini kıskanıyor yenge!"
Necip yarım saattir elindeki buz torbasını burnuna bastırırken, bir yandan da bana karşı çokça 'Yenge' içerikli cümle kuruyordu.
"Konuşma Necip konuşma!"
Oğuzhan'ın sesiyle birlikte ağzına fermuar çekmişti.
Oğuzhan genelde sempatik bir adamdı ama kızdığında gerçekten korkutucu bir hâle bürünebiliyordu.
"Yalnız, hayatım sen bu kadar sinirli bir adamsan ben gerçekten evlilik kararımı tekrardan bir gözden geçirmeliyim. İleride çocuklarımız olursa babalarından korkmalarını istemem."
Oğuzhan ışık hızıyla yarışır bir şekilde başını bana çevirmişti.
"Ayşegül, canım ben şaka yapıyorum. Yoksa bırak Necip'i, karıncaya bile zarar vermem. Eskiden büyüteçle karıncalara bakar, basmamak için üzerlerinden atlardım."
Ona cevap vereceğim sıra da bir şeyi yeni fark etmiş gibi tekrardan konuşmaya başlamıştı.
"Sen az önce çocuklarımız mı dedin?"
"Dememeli miydim?"
Gözlerini biraz daha büyütmüştü. Şu an gerçekten uysal ve heyecanlı bir kediye benziyordu.
"De Ayşegül de. Hatta hiç susma sen."
"Az önce kurduğum cümlenin anahtar kelimesi çocuklarımız değildi. Anahtar kelime sinirindi. Bugün Necip'in burnunu kanatan adamın geçmişte karıncaları ezmediğinden nasıl emin olabiliriz?"
Yüzünün aldığı şekilleri izlemek oldukça eğlenceliydi.
"Yürü be yenge! Kim tutar seni be yenge! Parti kur oy verelim be yenge!"
"Necip!"
Oğuzhan'ın sesini yükseltmesiyle birlikte ona attığım yalancı bakışla susmuştu.
"Yani Necip'ciğim, konuşma demek istedim canımın içi. Ayşegül yengenin başı ağrımasın ama değil mi?"
Necip bana göz kırpmıştı.
"Artık en sevdiğim yengem Ayşegül Hanzade'dir. Kayıtlara geçsin."
"Peki Necip."
Ece'nin attığı yalancı triple birlikte herkes gülmüştü.
Saat oldukça geç olduğu için burada kalma kararı almıştık. Tolgaylar ve Canerler farklı bahanelerle yanımızdan erken ayrılmıştı.
"Verme beni ellere Ayşegül. Görür dayanamazsın."
Bu adam gerçekten bedeninde bir kamyoncuya ev sahipliği yapıyordu.
Ayrıca benimkisi sadece blöftü. Yoksa onun gibisini bulmuşken kimseye bırakmazdım zaten.
"Orada duracaksın işte Özyakup. Çünkü sana benden başkası yasak. Benden başkası sana zehir. Tenimize başka eller değerse ikimizde ölürüz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Önüm, Arkam, Sağım, Solum Sen / Oğuzhan Özyakup (Düzenleniyor)
FanfictionKulüp yöneticilerinden, Zafer Hanzade'nin yurt dışında yaşayan kızının İstanbul'a gelmesiyle başlayan bir aşk hikayesi. Ayşegül Hanzade & Oğuzhan Özyakup "Hayatıma yön veriyor olmanı seviyorum. Bana karışmanı sevdiğim gibi. Gülümsemeni seviyorum. Gü...