♧ 6 ♧

8.7K 779 276
                                    

" Evet. Babam daha iyi. Büyükanne nasıl? İyi olmasına sevindim. Babam hâlâ  dinlendiği için işlerle benim ilgilenmem gerekiyor. O yüzden şuan kapatmak zorundayım. Aradığınız için teşekkür ederim."

KyungSoo telefonunu kapatıp annesinin hazırladığı siparişleri tepsiye dizdi

"Kimdi? "

" Büyükannenin torunu Jongin. Babamın durumunu sormak için aramış."

" Ne akşamdı ama!! Bebeğimin yakışıklı olduğunu  biliyordum ama bir erkeği etkileyecek denli çekici olduğunu bilmiyordum."

" Anne dalga geçmeyi bırakır mısın?
Öyle bir şey yok. Büyükannenin kurgusundan başka bir şey değildi dün akşam. Sen de gördün Jongin de en az bizim kadar şok olmuştu."

" Ne o üzüldün mü  yoksa?"

" Anne sen heveslisin galiba oğlunu bir erkekle evlendirmeye."

" Baban bırakmaz ki!"

KyungSoo hayretle irileşen gözleri ile annesine baktı.

" Yani aklına yatıyor öyle mi benim o adamla evlenmem?!"

" Annenin YunJae çiftini desteklediğini biliyorsun."

" YunJae mi kaldı anne! Grupları dağılalı yıllar oldu."

" Ama onlar hâlâ  birlikteler."

" Anne hayran olarak onlar gözüne, gönlüne hoş görünebilir. Ama ben senin oğlunum. Kendi oğluna nasıl yakıştırırsın böyle bir şeyi?! Baştan aşağı düzüm. Bir erkeğe asla ve asla o gözle bakmadım da bakmam da. Dünkü faciadan sonra adamla telefonda çok zor konuştum. Zaten aramasını büyükanne istemiş. Eminim o da tedirgin olmuştur. Hem sevgilisi olduğuna göre o da düz. Yani iki düz adamı evlendirmek tamamen saçmalık. Asla böyle bir şey olamaz asla.
Pipim olduğu sürece böyle bir şey asla olmayacak. Aklıma geldikçe kafamı duvarlara vurmak istiyorum."

Annesi kızarmış tavukla dolu geniş tabağı tepsiye ilave edip oğlunun sinirden kızarmış yanaklarından makas aldı.

" Zaten seni zorlayan yok bebeğim. Kararın ve tercihin ne olursa olsun ben senin yanındayım."

" Karar vermeye bile gerek! Sonuç belli,  asla olmaz!"

KyungSoo siparişleri masalara teslim edip yeni siparişleri topladı.
Tezgahın arkasında çalışan annesine uzattı.

" Abim nerede? Benim dersim var çıkmam gerekiyor. "

" Abini biliyorsun."

" Ya şu  zamanda ortadan kaybolunur mu ya!? Arayacağım. Gelmek zorunda."

KyungSoo telefonunundan abisini aradı.

" Abi neredesin? Benim dersim var. En azından ben üniversiteden dönene kadar gel dükkana. Hayır. Babam hâlâ rahatsız. Bak sen geliyorsun diye çıkıyorum. Annemi tek bırakma."

KyungSoo telefonunu kapatıp derince iç çekti. Üzerindeki önlüğü çıkarıp tezgaha bıraktı. Saçlarını geriye attığı sırada duyduğu sesle masalarda gezindi gözleri. Bir kaç liseli kız kendisinin resmini çekmiş, utanıp kızararak yüzlerini saklamaya çalışıyorlardı. Şu küçük kızlar bir kaç resmini çekebilmek için her gün dükkanlarına geliyor ya da yolunu bekliyorlardı. KyungSoo başını sağa sola sallayarak kasaya yöneldi. Gerekli hesaplamaları yazıp siyah ciltli deftere not aldı. Annesinin yanağından öperek dükkandan çıkıp eve geçti.
Üzerine sinen tavuk kokusundan kurtulmak için duş alıp hazırlandı, üniversiteye yol aldı.

Saatler sonra ağrıyan başını ovalayarak üniversiteden çıktı.
Sınıf arkadaşlarının içmeye, halı sahaya davetlerini reddedip evine ulaşmak üzere metro durağına ilerledi ağır ağır.
Her ne kadar aslalar ile reddetse de bir erkekle evlenmek fikri oldukça ilginçti ve kafasını gereksiz yere meşgul ediyordu. İki erkek neden evlensindi ki?! Nikah her şeyden önce iki kişinin birbirini sevip koruyacağına dair şahitlerin huzurunda söz vermesiydi.  Bir erkek için nikah ile sevip korumaya  değer olan kadındı. Sevilip korunmak en çok kadına yakışırdı. Sevilip korunmaya en muhtaç yine kadınken nasıl olurdu da bir erkek başka  bir erkeği sevip koruyacağına dair söz verebilirdi ki?! Bir erkeğin korunmaya ihtiyacı var mıydı ki?! Ya da bir erkeğin yine bir erkek tarafından sevilmeye ihtiyacı var mıydı? Yasaların artık meşru kılması bunu gerçekten makul yapar mıydı? Doğada insandan başka hangi canlının erkeği, dişisi varken kendi türünün erkeği ile ilgilenir, kurlaşır ya da çiftleşirdi? KyungSoo yaşadığı kesimde böyle bir ilişkiye hiç rastlamamıştı. Bazı film ve dizi sahneleri ile annesi gibi bir kaç ünlü hayranı kızın hayal dünyasından başka hiçbir yerde iki erkeğin birbirini sevdiğine rastlamamıştı.
Düşünmekten zonklayan başını ellerinin arasına aldı. Gözlerini göğe kaldırdı. Yıldızlar çoktan kendini göstermeye başlamıştı.
Yanından geçen her yaştan kadını izledi. Üzerlerinde onları şık ve güzel gösterecek değişik tarzda kıyafetlerle, kimisi uzun saçlı kimisi kısa,  kimisi makyajlı kimi makyajsız, kimisi gülümsüyor kimi yorgun kimi düşünceli; her biri apayrı bir dünya ve kendi dünyasında güzel. Bunca güzelliğe rağmen  neden bir erkek olsun?! Bir erkek yine bir erkeğe bir ilişki de bir kadının verebileceklerini verebilir miydi ki?! Asla bir evlat veremezdi ki KyungSoo çocukları çok severdi. Kız kardeşi Bomi neredeyse elinde büyümüş, bir evlat arzusunu onda pekiştirmişti. Evlenince üç çocuğu olsun istiyordu. Bu isteğini bir erkek nasıl verebilirdi ki? İki erkek, aşkları ile birbirlerine kendi genlerinden kendi kalplerinden kopan bir evlat veremezdi. Meyve vermeyen bir ağaç sadece gölge demekti. Yani kendilerinden sonraya bir şey kalmayacaktı bu dünyaya.
Gölgelerin ömrü vardı,  meyvelerin ise tohumları yani geleceği.
Kendi kanından bir yüreğin 'baba' deyişini hiç duyamayacaktı. Evlat edinse bile bu dahi yine bir erkek ve bir kadının evladı olacaktı. Bu dahi onların ilişkisini dışlamak olacaktı. KyungSoo zihnindeki düşüncelerden kurtulmak istercesine başını iki yana salladı. Metro durağına varmak için  ağır ağır indi merdivenlerden. Mesai çıkışına denk geldiğinden oturacak bir yer bulma umudu parlamadan sönmüştü.
Nihayet evine ulaştığında evlerinin önündeki tanıdık lüks araçla başındaki ağrının şiddeti katlandı.
Dükkanın önündeki kaldırımda kollarını bağdaşlamış, başı önünde, yavaş adımlarla volta atan genci görünce bütün damarlarının gerilip kendisini boğduğunu hissetti.
Genç kendisini görünce gözlerini kaçırarak ona yaklaştı.

"Konuşabilir miyiz?"

" Olur. "

KyungSoo evine adımlayacakken Jongin onu kolundan yakaladı. KyungSoo bu dokunuşla irkilip titredi.

" Başka bir yerde."

KyungSoo kolunu kurtarıp gözlerini kaçırdı.

" Peki. Notlarımı bırakıp geliyorum."

KyungSoo elindeki ders notlarını dükkana bıraktı. Babası ayaklanmış annesine yardım ediyordu. Abisi ise dağıtıma çıkmıştı. Annesine döneceğini söyleyip açıklama yapmadan ayrıldı.
Jongin arabasına çoktan binmiş onu bekliyordu. KyungSoo ön kapıyı açıp tedirginlikle koltuğa oturdu.
İkisinin de üzerindeki ciddiyet ortamdaki havayı ağırlaştırıyor nefes almayı güçleştiriyordu. Araba hareketlendiğinde KyungSoo ağrıyan başını koltuğa yasladı,  gözlerini kapattı. Yanındaki erkek kalbinde tedirginlikten başka bir his uyandırmazken onunla evlenmek fikrini kafasından tamamen sildi.

~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~

Güzel şeyler düşlemeye ihtiyacım var

Bana bilmediğim güzel hikayeler fısıldayın

We Got MarriedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin