♧ 19 ♧

7.6K 682 166
                                    

Sınav haftası sonrası  kafa dağıtma gezme tozma etkinliklerinin sonunda dinlenmek için bir kafeye kendilerini attıklarında genç kızın kendisini sürüklemesine tüm gün olduğu gibi yine izin verdi. Oturdukları bir masada içecek ve yiyecek bir şeyler siparişinden sonra sevgilisinin günün özetini geçişini dinlemeye koyuldu. Dirseğini masaya çenesini avucuna yaslayarak yorgunluktan esnememek için kendini güçlükle tutarken arada gülümseyerek diğerini dinlediğine dair emareler sergilemeyi ihmal etmedi, aksi halde uzunluğu her geçen gün artan trip seansı her an karşı karşıya kalabilirdi.

" Keşke hız trenine de binseydik."

" Ama sen korkuyorsun."

" Korkuyorum ama merak da ediyorum. Hem bizim kızların çoğusu binmiş. Nasıl biniyorlar anlamıyorum. Benim gondola binince dahi kalbim ağzımda atıyor sanki."

" Yaaa işte. Hız treni on kat daha fazla."

" Midem bulandı o dönen aletler yüzünden."

" Binince emin ol daha kötü olurdun."

" En güzel stres atma yöntemi alışveriş. Sadece mağaza gezerek dahi kafam dağılıyor."

" Paran olunca alışveriş zevklidir. Beğendiklerini alamadığını düşün."

" Ayyy yok. . Düşüncesi bile kötü."

" Bununla yüzleşen çok fazla insan var ama."

Jongin yanağında gezinen el ile irkildi.

" Neden bu can sıkıcı konuları konuşuyoruz ki?!"

Jongin yanağındaki eli indirerek avuçlarının arasına aldı.

" Bazen merak ediyorum. Yani hiçbir şeyim olmasa yine beni sever miydin?"

" Bu da nereden çıktı Jongin? Neden böyle konuşuyorsun? İflas durumunuz mu var? Ama öyle olsa babam bana mutlaka söylerdi."

Jongin ellerini diğerinin ellerinden çekti. Gözleri kafasındaki düşüncelerin yoğunluğunu azaltmak istercesine kafede gezinirken günler sonra diğerini görünce kalbine bir anda dolan heyecanla gülümsemesine engel olamadı. Diğerinin tedirgin bakışlarını yakalamak için uzun süre ona baksa da karşısındaki kişinin konuşmasına öylesine odaklanmıştı ki kara gözleri bir türlü kendisininkine değmiyordu.

" Heeyy..Nereye daldın !?

Jongin tekrar sevgilisine döndüğünde sorusunu yenileyerek yineledi.

" Birlikte gezeceğimiz arabam olmasa, sana istediğin, beğendiğin şeyleri alamasam , pahalı hediyeler veremesem yine mutlu bir çift olur muyduk?"

" Jongin neden böyle şeyler söylüyorsun? Son zamanlarda çok garipsin. Sürekli bir yerlere dalıyorsun. Benimle daha az buluşuyorsun ya da gecikiyorsun."

" Büyükannemi ziyarete gelmedin hala."

Kızın yüzündeki zoraki gülümseme silinip gerginliğe bürünürken bakışları masada bir yerlerde takılı kalmıştı.

" Biliyorsun. O beni pek sevmiyor. Gelmeyi çok istedim ama istenmeyen biri olmak.."

" Soojung o kaza geçirdi, günlerce hastanede kaldı. Beş dakikalık bir ziyaret seni çok da zora sokmasa gerek. Üstelik  o benim için çok değerli. Hastanede sürekli yanındaydım. Sen ise buluşamamalarımızdan bahsediyorsun. Ya ona bir şey olsaydı ben ne halde olurdum hiç düşündün mü?"

We Got MarriedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin