♧ 16 ♧

8.1K 703 188
                                    

" Sen de gelseydin.."

" Sen arkadaşlarınla takıl. Ben bir kaç işimi halletmek zorundayım."

Dudaklarına konan kısa öpücükle gülümsedi.

" Bu defa seni özgür bırakıyorum. Ama bir daha ki sefere sen de geleceksin, itiraz istemem."

Arabadan inerken işaret parmağını  kendisine doğrultan sevgilisine gülümsedi.

" İyi eğlenceler.."

" İyi eğlenceler, ne !!!"

" İyi eğlenceler sevgilim.."

"İstediğim bu değil. Daha özel sözcükler. "

Jongin, başını direksiyona yaslayıp sızlandı.

" Soojung yapma! Söyleyemiyorum öyle şeyler.."

Genç kız bağdaşladığı kollarını arabanın açık penceresine yaslayıp diğerine ısrarını sürdürdü.

" Bekliyorum. Duymak istiyorum"

" Hazır olunca söylesem. "

" Jongin bir yıl oldu sevgiliyiz ve hala bana aşkım, birtanem  diyemiyorsun. Ben senin askerlik arkadaşın mıyım sevgilin mi?
Bir yıl alışmak için yeterli bir süre."

" Telefonda söylesem."

" Hayır!  Şimdi yüzüme karşı söyle. Gözlerime bakarak."

" Arkadaşlarını bekletiyorsun."

" Elimden kurtulamazsın. Duymadan gitmeyeceğim."

"Ben de gecikiyorum ama.."

Genç kız yaslandığı pencereden ayrıldı.

"İyi git. Ve bana o sözleri söylemek için hazır olana kadar da karşıma çıkma."

Jongin öfkeden, topuklulularını yere vura vura giden kızın ardından nefesini sıkıntı ile bıraktı. Soojung'la yaşadığı her trip krizinin ardından aklına düşen ihtimaller ve onların doğurduğu bir hayaller silsilesi daha zihnine akın ediyordu. Acaba ile giriş yaptıkları düşüncelerine KyungSoo ile evlenip yuva kurmaya kadar gidiyordu. Ya kızların hepsi tripli, atarlı idi ya da böyleleri hep Jongin'e denk geliyordu. Ama arkadaşlarından duyduğu yakınmalara göre de kızlar genel olarak böyleydi. İstedikleri olmayınca bir elinde Güneş diğer elinde Ay önünde diz çöksen de illaki Mars'ı istiyorum diye tutturabiliyordu. Oysa KyungSoo kadar anlayışlı olsa, sıkıntılarını anlayıp yanında olsa belki o sözler kolayca dilinden dökülürdü. Sadece alışverişe, yemeye, içmeye, gezmeye tozmaya dayalı bir ilişkide kız arkadaş gerçekten de asker arkadaşın yalın hali idi. Öyleyse neden devam ettiriyorum bu ilişkiyi sorgusu diğerine dair hislerini vurunca sürgülü cam kapıdan içeri girerken kendisine kırgın bakışlar atan sevgilisini allayıp pullayıp gönlünü alıp yeniden sevesi gelivermişti. İstediği, birisini sevmek mi yoksa mağrur duruşu ile pembe saçları omzuna dökülen kızı sevmek mi, bu cevabını bulamadığı bir soruydu.
Son zamanlarda trip seanslarının ardından tek başına bırakılışlarında bir yıllık ilişkisini ve dahi öncekilerin defterini önüne açıyor, tek tek hesaplıyor yine de kalbine zarar ettiren ilişkilerinin açığının nerden kaynaklı olduğunu bulamıyordu. Bir şeyler ya eksik ya da fazlaydı. Belki de son zamanlarda büyükannesinin durumları, KyungSoo'nun babası ile olanlar ile sinirleri fazla yıpranmış, sürekli eski ile yeninin analizini yapar olmuştu. KyungSoo ile de o günden beri görüşmeyişi bir kez daha hatırına düşünce eli telefonuna gitti. Parmakları diğerinin numarasında kararsızca dururken ne diyeceğini bilemeyişi ile vazgeçti. Ne diyebilirdi ki!? Baban ile durumlar nasıl mı diyecekti!? Üstelik işleri kendisi zora soktuğu halde.. Ya da nasılsın,  nasıl oldun mu demeliydi? Küfür gibi. Belki bir kere arasa KyungSoo rüyalarına girmesinden, düşüncelerini alt üst etmesinden kurtulurdu. Kız olsaydı durumlar kesinlikle bu kadar zorlu olmazdı. Hatta belki daha iyi olurdu. KyungSoo kız olsaydı yine bu kadar anlayışlı olur muydu ki? Soojung ailevi işleri sebebiyle büyükannesini ziyarete gelememişti. Onun yerinde KyungSoo olsaydı gelir miydi? Yine yanında olur muydu? Yine ona sarılıp, her şeyin daha iyi olacağına dair sözler verir miydi? Kız olsaydı ondan hoşlanır mıydı?  Onun için savaşır mıydı?  Ama gerçek olan o erkekti ve bütün bu ihtimalleri her defasında düşünmek, kafasında canlandırmalar yapmak gereksizdi.
Olmayacak işlere dair düşüncelerini bir tarafa bırakıp arabasını hareketlendirdi.
Yapması gerekenler için yola koyulmak şuan için elinden gelendi. Caddeden bir sokağa döndüğünde tanıdık görüntü ile sürüşünü yavaşlattı. Günlerdir göremediği gibi arayıp soramadığı, sanki bir senaryo ile karşısına çıkarılmıştı. Hani ayarlasa, planlasa, anlaşsalar ancak bu kadar denk gelirdi onunla ilgili düşüncelerinin üzerine.
Arabasını duraklattığında kornoya basması ile diğeri irkilmiş siyah kaskının kaldırdığı camından kara gözleri kendisininkileri bulmuştu.

We Got MarriedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin