♧ 34 ♧

8.3K 629 253
                                    

Arabasını uygun bir yere park ettiğinde gözleri kapalı olan gence döndü. Titreyerek inip kalkan göğsü hala hıçkırıklar saklıyordu. Ağlamaktan kızaran burnu ve yanakları pembeye dönmüşse de iki kez dokunduğu dudakları hala kıpkırmızıydı. Kirpiklerinin birleşimindeki tireşimler rüzgarda sallanan karamsar çalılıklar gibiydi. Elleri birbirini sararak kucağına sığınmıştı. Başı sağına düşmüş, emniyet kemerine yaslanmıştı. Jongin sol yanında seyre açık olan beyaz boyundaki iki küçük beni farkettiğinde ona yaklaştı. Kulağının hemen altında bir tanesi ve diğeri de yuvarlanarak ensesine doğru kaymış gibi iki küçük ben kendisine merakla bakıyordu. Jongin de en az onlar kadar merakla iki küçük benin kalbine yaydığı sancıyı damarlarından iliklerine kadar hissediyordu. Yaklaştıkça artan kokusu ile gözleri kısıldı. Dudakları iki küçük ben arasında kararsızdı. Ensesine yakın olanın KyungSoo'yu uyandırmayacağını düşünüp ona yöneldiği sırada göğsüne yaslanan ellerle durdu. KyungSoo yarı aralık gözlerindeki durgun bakışları ile ellerini dokunuşuna siper etmişti.

" Yapma.."

Jongin şaşkınlıkla ne diyeceğini bilemezken mırıldandı.

" Be-Ben şeyy olmuştu. Şuranda saç vardı. Evet saç vardı, onu alayım dedim."

Jongin parmaklarını KyungSoo'nun ensesine doğru uzattığında KyungSoo onun elini durdurdu.

" Dokunma bana!"

Jongin KyungSoo'ya  hayretle bakarken KyungSoo Jongin'i üzerinden iterek hızla arabadan indi. Elini cebine attığında cüzdanını yanına almadan öylece çıkmış oluşuna sinirlendi. Etrafına bakındığında bir eğlence parkına gelmiş olduklarını görünce mahcup bakışları ile kendisine doğru gelen gence baktı.

" Kafanda tahammül edemediğin, kâbuslar doğuran gürültüleri susturmanın en iyi iki yolu vardır: O gürültüyü yutacak kadar derin bir sessizlik ya da o gürültünün canına boğacak daha büyük bir gürültü. Biraz eğleniriz diye burayı seçtim."

KyungSoo hayretle irileşen gözleri ile ona bakarken ne diyeceğini bilemeyişi ile diğerinden bakışlarını kaçırarak başını eğdi. Ayağının ucu ile yerdeki küçük taşları yuvarlarken mırıldandı.

" Teşekkür ederim. Ama burası çok kalabalık. Herkes bize bakar, bizi konuşur."

Jongin ona yaklaşıp sevinçle ellerini kaldırdı, KyungSoo'nun omuzlarını tutacağı sırada arabada olanlar aklına gelince ellerini indirdi, cebine yerleştirdi.

" Bir fikrim var. Beni burada bekle hemen geliyorum. "

KyungSoo koşarak kendisinden uzaklaşan Jongin'in ardından bakarken bir anda sokulan yalnızlık hissi ile titredi. Kollarını etrafına sarıp omuzlarını ovdu. Arabanın yanında ileri geri küçük adımlarda bulunurken evde olanları hatırlayınca olduğu yere çöktü, başını ellerinin arasına aldı. Saklanmak istiyordu. Saklanıp, görünmez olmak, ayaklarının altındaki toprağa karışmak istedi. Önünde duran ayaklar ile başını kaldırdığında Jongin de onun gibi çömeldi. Elindeki acayip gözlüğü ve şapkayı KyungSoo'ya taktı, kendisi de sadece gözlerini saran örümcek adam maskesi takındı. KyungSoo Jongin'in maskesine bakıp bakıp güldü.

" Nereden buldun bu saçma şeyleri?"

" Sevdin mi? Bunlarla bize baksalar bile bizi tanıyamazlar. Sen ve ben artık KyungSoo ve Jongin değiliz. Ben örümcek kocayım sen de .. Seen de.. Sooquirtle damatsın."

We Got MarriedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin