"Dünya... İçerisinde üç farklı insan türü bulunduran, gizemlerle dolu gezegen. İlk zamanlarda bu üç tür tamamen birbirinden habersiz, dünyanın üç bir yanına -üç farklı kıtaya- ayrılmış durumdaydılar. Bu türler zamanla kendi aralarında küçük haneler oluşturdular. Sonra krallıklar, imparatorluk...
İlk tür Yöneticilerdi. Antlaşmayı yöneten tür oldukları ve tüm kıtayı tek elden kontrol ettikleri için onlara bu şekilde hitap ediyorlardı. Asil, aynı zamanda güce tapan kişilikleri vardı.
Yöneticiler de kendi aralarında farklılıklar gösteriyordu. Üç farklı yönetici varyetesi vardı.
İlk varyete okinslerdi. Bunların görüş açıları insan türlerine oranla çok daha fazla gelişmişti. Gözleri her zaman sarı renkteydi. Baktıkları herhangi bir yere odaklandıklarında gördüklerini sekiz veya dokuz misli yakınlaştırabilir ve kilometrelerce uzaktaki küçük bir toz parçasını bile görebilirlerdi.
Diğer bir varyete kornslardı. Bunların inanılmaz bir duyu yeteneği vardı. Odaklanmaya bağlı olarak sadece bir sesi veya tüm sesleri aynı anda duyabilirlerdi. Göz renkleri maviydi.
Üçüncü ve son varyete genslerdi. Göz renkleri kırmızıydı. Bunların doku yeteneği oldukça gelişmişti. Bir ağacın gövdesine dokunduğunda, ağacın köklerinden yapraklarına çıkan suyu bile hissedebilirlerdi. Bir diğer özellikleri bir insana dokunduklarında aklından geçeni de okuyabilirlerdi. Hatta dokunmadan bile yapabilenler vardı.
Bu varyeteler de kendi kıtalarının üç yanına dağılmış durumdaydılar. Yüzyıllar sonra bu varyeteler çoğalıp yavaş yavaş birbirlerini buldu. Ve hepsi bir araya gelerek Akrepol imparatorluğunu kurdular. Her varyetenin kendilerini temsil eden bir kralı vardı ve hepsini yöneten, Erom hanesinden bir kral vardı. İlk Erom bütün yöneticileri mükemmel bir disiplinle yönetti. Koyduğu kurallar iç karışıklıkları önlüyordu ve uzun süre geçerliliğini korumuştu. Yöneticiler bir arada mutlu bir yaşam sürdürüyordu.
Zamanla ortaya melezler çıktı ve her şey bundan sonra başladı. Melezler ilk olarak saf soylular gibi doğdu ve büyüdü. Zamanla iki farklı varyetenin kanını taşıyan ve özelliklerini bir arada kullanabilen melezlerin yaşam süresi, varyetelerin, hatta türlerin kat ve kat üstüne geçti.
Ülkenin başına en güçlü melez Harke Erom geçti. Harke; hem gens, hem korns kanını taşıyordu. Gözleri mordu. Teni beyazdı. Genel olarak bütün melezler beyaz tenliydi.
Harke zamanında diğer türler keşfedildi ve insanların sadece yönetici türünden ibaret olmadığı anlaşıldı. Farklı kıtalarda koruyucu ve katil türleri vardı ve onlar da kendilerinden başka, farklı iki türün varlığından habersizlerdi.
Koruyucu türünün ilginç yetenekleri vardı. Koruyucu denilmelerinin sebebi tanrının temsilcileri olduklarına inanmalarıydı. Hepsi bir hayvan ırkını kontrol ediyordu ve her kişi kendilerine özgü bir yetenekle donatılmışlardı. Göz renkleri yoktu. Bir ayna gibi gördüklerini yansıtıyordu.
Koruyucular doğanın kendisi gibiydi. Birini öldürmezlerdi, insanları da korurlardı. Genellikle birbirinden habersiz, ormanın derinliklerinde yaşarlardı. Her bir koruyucunun kontrol ettiği hayvan türünden kendisinin bağlı olduğu bir hayvan vardı. Bu bağ duygusal bir bağ idi. Bir anne ya da bir babanın çocuğuna olan şefkatini besliyorlardı birbirlerine.
Başka bir kıtada olan Katiller ise öldürmek için yaratılmışlardı. Çok hızlı hareket eder ve derilerini hiçbir silah delemezdi. Onları ayırt etmenin en iyi yolu yine gözlerine bakmaktı. Gözleri siyahtı. Onları öldüren şeyin ne olduğunu kimse bilmiyordu. Öldürüp yağmalamak onların doğasıydı. Kendi kıtalarındaki haneler hep savaş içindeydi. Fakat birbirini öldüremiyor, her seferinde agresif ruh haline sahip oluyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT : Yöneticiler
FantasyDünya'nın bilinen bir dengesi vardı. Yöneticiler zekaları ve farklı renkteki gözleriyle ayrılan varyeteleriyle bir kıtada; Koruyucular doğayı kontrol ederken bir kıtada; Katiller doğuştan savaşçı olmalarına rağmen derilerini hiçbir silah delemediği...