Adela ışığa kavuştuğunda gördükleri yine aynı odada olduğunun kanaatine varmasını sağladı. Harke'yi ilk gördüğü odadaydı. Yine bir kalabalık vardı. Hepsinin gözünde heyecan vardı. Adela ise yeniden bir anının içinde olmanın korkunçluğunu yaşıyordu. Gerçeklikten korkuyordu. Bunların yaşanmış olaylar olduğunu ummak korkunçtu çünkü.
Odanın içinde dolaşmaya başladı. İnsanlar Adela'ya dönüp bir kere bakmıyordu. Onu görmüyorlardı. Bazılarına dokunmaya çalıştı ama hissetmiyorlardı. Birinin yanına ilerledi. "Merhaba."
Adela'yı duymamıştı. İlerlemeye devam etti ve kalabalığı aştı. Odanın büyük kapısından çıktı. Büyük koridoru görünce buranın sarayın içi olduğunu anladı. Koridor boyunca dizilmiş insanlar ellerinde sepet tutuyorlardı. İçinde gül yaprakları vardı. Çalan müzik hareketlenince karşıdan bir kadını gördü.
Beyazlar içerisinde ki kadın çok güzeldi. Saçları ve gözleri sarıydı, beyaz tenli, uzun ve aşırı güzel bir kadındı. Emin adımlarla ilerlerken koridorun tam ortasında duran Adela'ya doğru baktı ve gülümsedi. Adela kendisini gördüğünü düşünerek garipserken Harke Erom yanından geçip beyazlar içerisinde ki kadına yöneldi. Kapının önünde buluşana dek gül yaprakları atıldı üstlerine. Kapıya ulaştıklarında el ele tutuşup içeriye girdiler. Adela da onları takip edip içeriye girdi.
İçeride ki kalabalığın hepsi birden alkışlamaya başlayınca etrafına baktı Adela. Zor da olsa kralları tanıyabilmişti. Korns kralı yine başı dik ve gergin yüz ifadesiyle alkışlıyordu. Aynı şekilde Okins kralı da gergindi. Gens kralı ise mutlulukla gülüyordu. Yanında duran kadın koluna girmiş başını omzuna yaslamıştı ama bu kadın Gens kralının eşi değildi. Farklı bir kadındı. Adela yanlarına gidip konuşmalarını dinledi.
"Umarım Katel mutlu olur."
Harke'nin yanındakinin Katel olduğunu zaten tahmin etmişti Adela. Kitaplarda anlatılanlardan çok daha güzel bir kadındı. Adela bir gülme sesi duyduğunda küçük bir erkek çocuğu gördü. Gens kralının paçasını çekiştiriyor ve gülüyordu. "Baba. Ben de annemle evlenmek istiyorum."
Gens kralının yanında ki kadın güldü ve çocuğu kucağına alıp öptü. "Sen kendine çok güzel, akıllı ve güçlü bir kız bulacaksın Rodrigo. Hislerim beni asla yanıltmaz."
Rodrigo ismini duyduğunda Adela çocuğa dikkatle baktı ve gerçekten Rodrigo olduğunu anladı. Küçükken çok neşeliydi. Onu değiştiren şeyin ne olduğunu merak etti ve annesinin neden şu an Gens kralının evli olduğu kadından farklı biri olduğunu.
Adela bunları düşünürken gelen alkış sesleriyle arkasını döndü. Kral Harke eşinin elinden tutuyordu. Ellerinde yüzükleri ışıldıyordu. Yanda duran bir adam öne çıktı ve Katel'e elini uzattı. "Katel Erom!"
Alkışlar yükselmeye devam ederken Adela krallara baktı. Gens kralı hariç diğerleri mutsuzdu. Adela yapacakları şeyi bildiğinden nasıl ve neden yaptıklarını öğrenmek istedi. Arkasını döndüğünde Rodrigo Adela'ya doğru bakıyor ve gülüyordu. Adela dizlerinin üstüne çöktü ve Rodrigo'yu izledi. Kırmızı gözleri parlıyordu. Yanakları tombuldu. Tatlıydı. Daha çok küçüktü. En fazla iki yaşında olduğunu düşünüyordu. Rodrigo elini Adela'ya doğru uzatınca Adela şaşırdı. "Sen evlen benimle."
Adela şaşkınca Rodrigo'ya doğru bakıyordu. Arkasına baktı ama kimse yoktu. Şaşkınca önüne döndü. "Beni görüyor musun?"
Rodrigo cevap vermedi. Onu görmüyordu. Sadece hissediyordu. Orada olduğunu hissediyordu ve hayal gibi gelen bu hisle konuşuyordu.
Adela hızla ayağa kalktığında karanlık onu yine ele geçirdi ve gerçek hayata döndü. Başı ağrıyordu. Yavaşça bir yere oturdu. Önceki kadar kötü olmamıştı ama yine de ürkünçtü. Gördüklerinin geçmiş olduğuna emindi. Hepsi gerçekti.
Adela kendini iyi hissedince eşyaları incelemeye devam etti. Harke ve Katel'in yüzüklerini gördü. Masanın altına bir göz attığında bir şeyin dikkatini çekmesiyle eline aldı ve baktı. Bu siyah bayrağın üstünde bulunan beyaz üçgeni hatırlıyordu. Erom krallığının simgesiydi bu. Asırlardır süregelen krallığın belki de son bayrağı olduğunu düşündü Adela ama tüm bu eşyaların burada ne işi olduğunu bilmiyordu.
"Hey sen!"
Adela merdivenin başında duran muhafıza döndüğünde yutkundu. Muhafız Adela'ya hızla ilerledi ve kolunu tutup sürüklemeye başladı. Adela muhafıza direnmeye çalışsa da işe yaramıyordu. "Bırakın beni. Yanlış anladınız."
Sarayın bu bölgelerine girmek yasaktı ve muhafız onu hırsız zannetmişti. Adela'yı merdivenden zorla çıkarıp koridorda sürükledi. Biraz ileride yine aşağıya inen bir merdivenden indirdi. Adela her ne kadar açıklamaya çalışsa da ikna edememişti. Uzun süre merdivenden indikten sonra Adela nemli yere ayak bastı. Nem o kadar yoğundu ki Adela zar zor nefes alıyordu. Duvarlar yosun tutmuş, yerler sular altında kalmıştı. Duvardan sular damlıyordu. Meşalelerin bazıları yanıyordu, bazıları akan su damlalarıyla sönmüştü.
Muhafız Adela'yı parmaklıklar ardına doğru ittiğinde Adela suyla kaplı yere düştü. Muhafız Adela'yı bir hücreye kapattığında Adela parmaklıklara doğru koştu. "Bakın yanlış anladınız. Lütfen yapmayın."
"Hırsızlığın cezası burada bir hafta kalmak. Sağ çıkarsan yaşarsın. Şimdiden kendine uyuyacak yer ayarlamaya başla."
Muhafız arkasını dönüp giderken Adela elini parmaklıklardan uzattı ama bir şey demedi. Doğru düzgün bir açıklaması yoktu. Muhafız gözden kaybolurken gözlerini yumdu ve olanların bir rüya olmasını diledi. Gözlerini tekrar açtığında Adela yine karanlık hücrenin içindeydi. Hızla etrafına bakındı. Karanlık küçük odada oturmak için bir yer yoktu. Yerler ise sular altındaydı. Adela burada kalamazdı. Hızla parmaklıkları açmaya çalıştı. "Çıkarın beni buradan! Ben bir şey yapmadım!"
Adela sinirle parmaklıkları tekmeledi ve öfkeyle arkasını döndü. Bir hafta orada nasıl duracağını bilmiyordu. "Kimse yok mu?"
Adela orada yalnızdı. Yavaşça yere çöktü ve dinlemeye başladı. Sessiz mahzenin ötesini duymaya çalıştı. Çok uzaktan bir su sesi geliyordu. Adela hücreden kafasını çıkarabildiği kadar çıkardı ve etrafı inceledi. Mahzenin uzun koridorunun sonunu görmeye çalıştı. Bir ışık geliyordu hafifçe. Hızla düşünmeye çalıştı.
"Kimse yok mu? Desire!" Desire belki onu duyar diye düşündü. Belki benim yokluğumu anlar dedi kendi kendine. Hem sesleniyor hem de dinliyordu ama kimseyi duymuyordu. Kimse de onu duymuyordu.
Adela sonunda pes ettiğinde yere çöktü. Nemli hava Adela'nın nefes alışını etkilerden Adela gözlerini yumdu. Başka şeyler düşünmeye karar verdiğinde bugün gördükleri aklına geldi. Rodrigo'nun çocukluğunu görmüştü ve hala bunu nasıl yaptığını bilmiyordu. Rodrigo'nun annesinin neden farklı biri olduğunu bilmiyordu. Ona sormalı mıydı? Belki de ona her şeyi anlatmalıydı, tüm bunları başlatan o rüyadan itibaren.
Adela nefes alış verişini düzene sokmaya çalışırken kendini oldukça yorgun hissetti. Kenara bir yere oturdu ve başını ıslak duvara yasladı. Karanlık odada nedensizce panik yaptı. Korkuyordu. Derin derin nefes alırken duvarlar sanki onu sıkıştırıyordu. Kalp atışları, tarifsiz bir panik duygusuyla hızlı hızlı atıyordu. "Sakin ol Adela. Bir şey yok."
Adela sessiz hücrenin her bir yerini dikkatle dinlemeye çalıştı. Damla seslerinden başka bir şey yoktu. Kendini sakinleştirmeye çalıştı. Onu rahatsız eden bir şey vardı. Adela vücudunda bir uyuşukluk hissettiğinde gözleri büyüdü. "İlacım! İlacımı içmeliydim!"
Adela elinden geldiğince kapıya yöneldi. Parmaklıkları yumrukluyor, vuruyordu. Oradan çıkmalıydı. Fazla zamanı yoktu. En fazla iki gün dayanabilirdi. Sinirden ağlamaya başladı. Elinden bir şey gelmiyordu ve bu onu deli ediyordu. "Çıkarın beni buradan! Burada ölmek istemiyorum!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT : Yöneticiler
FantasiaDünya'nın bilinen bir dengesi vardı. Yöneticiler zekaları ve farklı renkteki gözleriyle ayrılan varyeteleriyle bir kıtada; Koruyucular doğayı kontrol ederken bir kıtada; Katiller doğuştan savaşçı olmalarına rağmen derilerini hiçbir silah delemediği...